Bölüm 7

129 6 0
                                    

Ata

Yaşananların ardından bir şekilde babamı ikna edip kredi kartlarımı almıştım ama arabamı vermeme konusunda kararı kesindi. O yüzden hayatımda ilk defa otobüse binecektim. Sabah erkenden kalkıp hazırlandım, daha doğrusu yüzümü yıkayıp üstüme bir şeyler giydim. Burak'la yaşadıklarımdan sonra yaşama sevincim gitmişti resmen, etrafta ölü gibi geziniyordum. Uyuyamıyordum, yemek yiyemiyordum -ki annem bundan çok memnundu çünkü kilo vermiştim- dışarı çıkmıyordum. Günler sonra okula gitme kararımın sebebi ise devamsızlığımı sonuna kadar sömürdüğüm içindi. 

Evin on dakika uzağındaki duraklara yürürken kulağımda çalan şarkıya kısık sesimle eşlik ediyordum. Kısa süre sonra durağa varmış ve otobüse binmiştim. Biraz sıkışıktı ama değişik bir deneyimdi. Yaklaşık yarım saat otobüsle ayakta yolculuk etmiştim, okulumu gördüğümdeyse otobüsün kapısından fırlamış uzaklaşmıştım. İlk ve sondu...

Üniversiteye girdiğimde ister istemez gerilmiştim. Herkes bana bakıyordu, arkamdan konuştuklarını duyabiliyordum. Bana bakanları görmezden gelip hızlı bir şekilde fakülteme doğru ilerledim ve beni fakültenin kafesinde bekleyen Can'ın yanına ilerledim. Masaya oturduğumda Can bana şaşkınlıkla bakıyordu, muhtemelen beni ilk defa bu kadar dağılmış görüyordu. 

"Bu sabah bir afetsin" Alaylı sesine göz devirip sinirle ona döndüm. "Sende kısasın, benimkisinin çaresi var seninkinin yok" dedim ukala bir tavırla. Sözlerime gülerken bende etrafımdaki bakışları yok saymaya çalışıyordum. "Şaka bir tarafa da, ne oldu oğlum sana? Üstünden tır geçmiş gibisin" dedi. 

"Üstünden Burak geçti, daha ne olsun?" 

Yanımdan gelen sesle bize doğru gelen Ahmet'i gördüm. Can sevgilisini gördüğü için mutlulukla Ahmet'in üstüne atlarken göz devirdim. Mıç mıç ilişki hiç benlik değildi. İkisi de yerlerine otururken Ahmet bana bakıp, "Çökmüşsün resmen" dedi. Ona sinirle bakıp "Daha fazla birisi bunu söylerse kendimi camdan aşağı atarım" bu sinirime ikisi de güldü. Can bana  bakıp "Birinci kattayız, yaparsan eline geçen tek şey alay dolu bakışlar olur" dedi gülerken. 

Oflayıp sandalyeden ayağa kalktım "Sohbetinize doyum olmaz ama benim dersim" dedim ve kafeden çıkıp dersimin olduğu anfiye doğru ilerledim. En arka sıralara geçerken tanıdık yüzle duraksadım. Timur'un siyah saçlı, benim tam zıttım olan arkadaşı arka sıralardan birine oturmuş bana bakıyordu. Ama normal bir bakış değildi sinirli gözüküyordu, onu umursamadan arkaya geçip oturdum. Hala onun bakışlarını üstümde hissediyordum ister istemez ona doğru döndüğümde beni süzmüş ve alayla sırıtmıştı. Resmen gözleriyle eziklemişti beni, ezik miyim lan ben?

Ona sinirle bakıp önüme döndüm ve kürsüye çıkıp ders anlatmaya başlayan adamı dinlemeye başladım. 

Yaklaşık iki saat süren blok dersimden çıkarken artık dik bile duramadığı fark etmiştim. Şuan ihtiyacım olan şeyi çok iyi biliyordum, fakülteden hızlı adımlarla çıkıp Timur'un çalıştığı kafeye doğru ilerledim. İhtiyacım olan şey kesinlikle kafeindi, kafeye ani bir giriş yapıp cam tarafındaki masaya oturdum. Tam o sırada bir yanımdaki masada oturanlardan bir kahkaha koptuğunda oraya döndüm. Gördüğüm manzarayla yerimde gergince kıpırdadım, Timur ve arkadaşları oturmuş sohbet ediyorlardı. Bunda bir sorun yoktu ama siyah saçlı çocuk yine keskin ve alaylı gözlerle bana bakıyordu. Her zaman ki gibi Timur'un yanında oturuyordu, benim de ona baktığımı fark edince Timur'a biraz daha yaklaşıp koluna girdi. 

Şaşkınlıkla onlara bakarken Timur çocuğa dönmeyip sohbet etmeye devam ediyordu. Gözlerimi onlardan çevirip ellerime diktim, resmen bana nispet yapıyordu. Ama hiçbir sebep yoktu ki, sonuçta Timur ile ben sadece arkadaştık. 

Zengin Çocuk Fakir AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin