TİMUR
Kafedeki her zaman ki sıkıcı günün ardından sonunda işten çıkıp eve geçebilmiştim. Normalde babamla birlikte yaşıyordum ama bu aralar ikimizin de birbirimizi görmeye tahammülü yoktu o yüzden kendime bir ev kiralamıştım. Babam bana zaten her ay belli bir miktar para gönderdiği için sorun yoktu.
Kendime basit bir şeyler hazırlayıp mutfaktaki masada yemeye başladım. Bu sırada masanın üstündeki telefonum çalmaya başlayınca elime aldım, en yakın arkadaşım Berk arıyordu. "Alo" dedim ağzım dolu bir şekilde. "Neredesin sen?" dedi asabi bir tavırla, arkasından yoğun bir müzik sesi geliyordu. "Evdeyim, sen neredesin ve o müzik sesi ne?"
"Bir insan bu kadar unutkan olamaz, dedim ya evde parti vereceğim diye. Bütün üniversite burada sen yoksun" dedi bağırarak. Bana parti olacağını neredeyse bir ay önce söylemişti ve aklımdan tamamen çıkmıştı. "Unuttum ya ben onu" dedim umursamaz bir şekilde. "Bir saate burada ol" dedi ve ben daha cevap vermeden telefonu yüzüme kapattı. Oflayıp masadan kalktım anlaşılan dinlenme planlarım iptal olmuştu.
Yarım saatte hazırlanıp Berk'in evine geçtim, gerçekten okuldan tanıdığım tanımadığım herkes buradaydı. Elimdeki az önce ortada ki masadan aldığım kokteyle birlikte kendime sakin bir köşe seçip oradaki koltuğa oturdum. Buradan bütün ev neredeyse gözüküyordu. Elimdeki kokteyli keyifle yudumlarken gözüm bir duvara yaslanmış sinirli bir şekilde karşısını izleyen çocuğa kaydı. Ata buradaydı. Açıkçası onu bir daha görebileceğimi düşünmemiştim ama şuan karşımdaydı. Onun sinirle baktığı yöne gözlerimi çevirdiğimde sevgilisinin bir kızla öpüştüğünü gördüm. Başkası olsa ortalığı birbirine katardı ama o hiç bir şey yapmadan sinirle köşeden izlemeyi seçmişti. Elimdeki kokteyli kafama dikip yan tarafta duran sehpaya koydum ve ayağa kalktım. Onun yanına gidip duvara yaslandım, yandan bakışlarımı hissetmiş gibi güzel yüzü bana döndü.
"Niye bir köşede durmuş izliyorsun?" dedim sakinlikle. Yüzüme tuhaf bir şekilde bakıp "Sen kimsin?" dedi, sesi ilk günkü gibi ukalaydı. "Hatırlamadın mı? Timur kafede sana soğuk mocha veren garson" dedim sırıtarak. Onun yüzünde bir aydınlanma fark ettiğimde sırıtmam daha da büyüdü. "Affedersin, sinirim bozukta. Tanıyamadım" dedi. Sorun yok dercesine kafamı sağa sola salladım, "Neden gidip suratına bir tane çakmıyorsun?" dedim alayla. Onunda yüzünde bir gülümseme oluşurken "Yapamam, benim görevim onu böyle kenardan izlemek. Hem dediğini yapsam elime rezil olmaktan başka hiçbir şey geçmez, gerçi şimdide rezil oluyorum. Herkes beni boynuzlarımla tanıyor" dedi. Bunları söylerken gözleri dolmuştu. Gözleri dolunca yeşil mi oluyordu sanki?
"Anladığım kadarıyla ilk değil, niye ayrılmıyorsun?" dedim yüzünü incelerken. "Ayrılamam çünkü, uzun bir mesele boş ver. Sen nasıl buradasın, sadece üniversitedekiler gelebiliyor?" dedi sorumu geçiştirerek. "Partiyi organize eden eski bir arkadaşım" dedim gözlerimi gözlerinden çekerken. "Anladım" dedi sessiz bir şekilde, sesini zar zor duymuştum. "Daha fazla izlemek istemiyorum, bahçeye çıkmak ister misin?" dedi tatlı bir şekilde. Kafamı sallayıp önden gitmesi için elimi uzattım.
İkimiz birlikte tek tük kişinin olduğu arka bahçeye geldiğimizde havuzun kenarındaki oturaklara oturduk yan yana. Bir süre ikimizden de ses çıkmadı, bu sessizliğimizi bozan Ata oldu. "Onu sevmiyorum ama çocukluktan beri arkadaşız. Daha doğrusu babalarımız arkadaş, ortak iş yapıyorlar. Çok klişe ama onunla babam yüzünden birlikteyim, o da kendi babası yüzünden benimle. Ama yine de, ne biliyim? Benim neyim eksikte ikide bir başkalarıyla takılıyor? Sonuçta benimde bir gururum var ve her ne kadar onu sevmesem de benim sevgilim. Çok sinir bozucu"
Bu söyledikleriyle biraz düşündüm ona nasıl kendinin çok değerli biri olduğunu açıklayabilirdim ki?
"Sen çok güzelsin Ata ve bunu görmemek onun eksikliği, senin değil. Ayrıca bence her ne olursa olsun ayrılmalısın, nasıl bir ailen var bilmiyorum ama kendi iyiliğin için yapmalısın bunu" dedim gözlerinden akan yaşları ellerimle silerken. Bana dolu gözleriyle bakarken kafasını salladı, "Haklısın ama artık bu düzene alıştım galiba. Bilirsin düzeni bozmak hatadır" dedi kırık sesiyle. "Ya düzenin kendisi hataysa, hem şuan yanlış insanla vaktini boş yere harcıyorsun. Senin için doğru olan kişi bir yerlerde seni bekliyor olabilir" bu söylediklerimle kafası karışmış gibi yüzüme bakıp yüzünü ellerimin arasından çıkardı.
"Bu söylediklerini düşüneceğim, teşekkür ederim" dedi kibar bir şekilde. Bir süre havuza bakıp tekrar bana döndü, "Senin sevgilin var mı?" dedi merakla. Bu merakına gülüp "Olsun ister miydin?" dedim alayla. Bir anda kızaran yanaklarıyla gözlerini kaçırdı "Beni ilgilendirmez ki" dedi hızlıca. "Hımm niye sordun o zaman?" dedim onu biraz daha sıkıştırarak. "Merak ettim" dedi yine hızlıca. "Yok sevgilim, merak etme" dedim gülümserken. O da bu söylediğimle gülümserken önüne döndü, bense hala onu izliyordum.
Orada ne kadar süre oturduk hatırlamıyorum ama aklımıza gelebilecek tüm konuları konuştuk. İkimizin de yüzünden gülümseme silinmemişti. En sonunda kalktık ve içeri girdik, ev biraz da olsa boşalmıştı. Ata etrafına baktı muhtemelen sevgilisi olacak o lavuğu arıyordu. Bende baktım ama hiçbir yerde gözükmüyordu. "Anlaşılan hormonlarını tutamayıp kızı eve atmış" dedim alayla. Ata bana dönüp kötü bakışlar attı. "Hadi gel seni evine bırakıyım" dedim ve ince belinden tutup kapıya yönelttim. İkimiz arabaya binip Ata'nın tarif ettiği evine doğru yola çıktık.
"Şey yanlış anlamazsa, sen garson değil misin? Bu son model araba ne alaka?" dedi sesini yanlış anlamayayım diye olabildiğince kibar tutmaya çalışmıştı. "Arkadaşımın" dedim işin içinden sıvışarak. Ona şimdi hayatımı anlatamayacak kadar yorulmuştum. Başını sallayıp camdan dışarı seyretmeye devam etti. Kısa bir süre sonra büyük bir villanın önünde durduğumuzda Ata bana döndü. "İçeri davet etmek çok isterdim ama babam ve annem pek hoş karşılamaz. Her şey için çok teşekkür ederim Timur" dedi gülümseyerek.
"Rica ederim Ata ve sorun değil." dedim ona gülümserken. Bugün o kadar çok gülmüştüm ki artık çenem ağrıyordu. "O zaman iyi geceler" dedi ve kapının kulpunu tuttu tam o sırada elimi bileğine geçirip onu durdurdum. "Telefonunu alabilir miyim?" dedim bir anda. Bu davranışıma gülüp elini uzattı. Uzattığı eline telefonumu koydum ve numarasını girmesini bekledim. "Çaldırırsın" dedi ve telefonu bana geri uzattı.
"İyi geceler Ata ve çok teşekkür ederim"
"Tekrardan iyi geceler Timur ve rica ederim" dedi ve arabadan çıkıp villanın büyük kapısından içeri girdi.
..................
OY VERMEYİ VE YORUM ATMAYI UNUTMAYIN
SİZİ SEVİYORUM