3. Bölüm

1.3K 91 67
                                    

Herkese selam. Yeni bir bölümle karşınızdayız. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.

Sonunda karargaha gelmiştik. Hızlı bir şekilde Albay'ın odasına gitmemiz gerekiyordu. Ne söyleyeceğini bilmesem de az çok tahmin edebiliyordum. Yüksek ihtimal kırmızı kod ile aranan Fadi'yi elimizden nasıl kaçırdığımızı soracak ve azar çekecekti.

Odanın önüne kadar Faruk da bize eşlik etti ama Albay sadece Yüzbaşı ve beni görmek istediği için yanımızdan ayrıldı.

Yüzbaşı'nın kapıyı çalması ile içeriden "gel" komutunu beklemeye başladık. Çok geçmeden Albay'ın sesini duymamız ile seri bir şekilde odaya girmiştik.

Asker selamı vermemiz ile Albay:

"Rahata geçin arkadaşlar." dedi ve oturmamızı işaret etti.

Yüzbaşı ile karşılıklı bir şekilde oturup Albay'ın ne diyeceğini beklemeye başladık.

"Öncelikle, Hazan çok iyi bir iş çıkardın, eline sağlık. Yaralanmışsın geçmiş olsun Yüzbaşım kendine daha fazla dikkat et bundan sonra." Demesi ile önce idrak edemedim ve bön bön bir Albay'a bir de Yüzbaşı'ya baktım.

"Anlamadım Albay'ım." Diyerek şaşkınlığımı belirttim.

"Anlamayacak bir şey yok asker. Artık bir Yüzbaşı'sın. Tuğra Timi'nin diğer bir Yüzbaşı'sısın. Anlayacağın üzere artık Tuğra Timi'ndesin. Alptekin Yüzbaşı ile timi yöneteceksiniz."

İkinci bir şoku atlatmam kesinlikle kolay değildi. Hem tim değiştirmiş hem de rütbe artmıştım. Ayrıca Alptekin ile aynı timde olmayı kesinlikle istemiyordum.

"Albay'ım çok teşekkür ederim ama neden tim değiştiriyorum?"

"Yüzbaşı, kurduğum cümle bir emir niteliğindedir, sen benim emrimi mi sorguluyorsun?"

"Estağfirullah Albay'ım." Konuyu daha fazla uzatıp başıma iş açmak istemiyordum.

Biz konuşurken sesini çıkarmayan Yüzbaşı sonunda ağzını açıp konuşmaya başladı.

"Tebrik ederim Yüzbaşı'm."

"Teşekkür ederim Yüzbaşı'm"

"Albay'ım tim için yetersiz miyim? Niçin ikinci bir yüzbaşıya ihtiyaç duydunuz?"

"Hazan'a söylediğim her şey senin içinde geçerli Alptekin. Hadi çıkın artık, çok işim var. Ayrıca Fadi'nin kaçmasını da daha sonra konuşacağız."

Albay'a kısa bir baş selamı verip odadan çıktık. Eski timim ile vedalaşmam gerekiyordu.

"Yüzbaşı'm benim timim ile vedalaşmam lazım. İki saate sizin toplanma alanınıza gelirim. Tuğra Timi ile tanışmam lazım."

"Senin timin artık Tuğra Timi Hazan Yüzbaşı'm. Buna alışsan iyi olur, yani dilin alışsın. Biz seni bekliyoruz."

Benim konuşmama fırsat vermeden hızlı adımlar ile yanımdan uzaklaştı. Bu bütün kibir abidesi kim oluyordu da bana emir veriyordu? Neyse bu konuyu sonra onunla hallederim.

Sancak Timi ile vedalaşmamın üzerinden yarım saati biraz geçmişti. İki saat demiştim Yüzbaşı'ya, geç kalırsam demediğini bırakmazdı. Eğer yanında tim olmasaydı belki onu bekletirdim. Ama timi bekletmek istemezdim ayrıca onları merak da ediyordum.

Hızlı adımlar ile timin toplanma odasının önüne geldim ve hiç beklemeden kapıyı açtım. İçeri girmeden önce göz gezdirdim ve içeri girdim. Odada Yüzbaşı dışında beş kişi vardı. Biri kadın, dördü erkekti. Odaya girdiğim an hepsi kalkıp asker selamı verdi. Ben de asker selamı verip rahata geçmelerini söyledim.

İzler KalırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin