6. Bölüm

907 63 43
                                    

Bilmem kaçıncı kez Albay'ın odasına girişimizdi. Odada Albay harici Binbaşılar da bulunmaktaydı.

"Evet çocuklar operasyona gidiyorsunuz." Albay'ın samimi ve otoriter sesi ile kendimize çeki düzen vermiştik.

"Nereye gidiyoruz Albay'ım?" Yüzbaşı merakla sordu.

Irak ile yapılan görüşmeler olumlu seyretti. Kuzey Irak'a gidiyorsunuz. Son gittiğiniz operasyon bölgesine de oldukça yakın. Bu sayede paralı askerlerinin izini bulmamız kolay oldu. Şehirden uzakta olan bir mevkiye gidiyorsunuz. Burada çok önemli sözde iş adamları toplantı yapacak. Aralarında elbet ki Fadi de bulunmakta. Binbaşı Barçın da Tuğra Timi'ne eşlik edecek. Binbaşı Batın ve ben operasyonu Ankara'dan yöneteceğiz. Paralı askerlerle çatışmaya gireceksiniz. Toplantının gerçekleşmesini engelleyeceksiniz ve uzun bir süre sözde iş adamları korkudan toplanamayacak. Son olarak da Fadi'yi buraya Türkiye Cumhuriyeti'ne getireceksiniz. Anlaşıldı mı?

"Anlaşıldı Komutanım!" Hepimiz olabildiğince sesli bir şekilde bağırdık.

"Pek iyi. Yüzbaşılarım komuta size emanet. Yüzümü kara çıkarmayınız." Albay kendinden emin bir şekilde iki elini açtı.

"Bize karşı güveninizi boşa çıkarmayağımızı temin ederim Albay'ım." Ciddiyet dolu gür sesle konuştum.

"O halde çıkabilirsiniz Tuğra Timi."

Askeri baş selamı verip hepimiz odadan çıktık.

"Sizce güveninizi zedeleyecek mi Komutanım?" Batın ifadesiz ses tonu ile sormuştu.

"Umut ediyorum ki öyle bir şey olmayacak Batın."

"En iyisini siz bilirsiniz."

"Ya söylediğiniz gibi olmazsa Albay'ım?" Binbaşı Barçın'ın sesi ise oldukça kaygılıydı.

"Cevabını bildiğin soruları sormana lüzum yok Barçın." Albay'ın çene kasları gerilmişti.

"Emredersiniz Komutanım."

Tuğra Timi hazırlıklara başlamıştı. Ben de çantama yedek tabancamı, n'olur n'olmaz diye hançerlerimi, çelik yeleğimi koymuştum. Pansuman için ihtiyaç olur diye gazlı bez ve tentürdiyot almıştım.

"Ellerim koptu lan. Çok yoruldum."
Mirza'yı halsiz görmek neredeyse imkansızdı.

"Bunu sen mi diyorsun Mirza?" Şaşkın bakışlarımı Mirza'ya çevirdim.

"Saygısızlık yapıyor Komutanım. Ben onun icabına bakarım hemen." Yavuz Mirza'nın arkasına geçti. Masaj yapmaya başladı. Bu terslikte bir iş vardı.

"Oh oh, devam et Yavuzcuğum. Sırtım da çok ağrımış, orayı da yumruklayıver."

"Burayı mı?" Yavuz yumruk işini biraz kaçırmış olmalı ki Mirza çığlığı bastı.

"Biraz dedim eşek! Sırtımı deldin."

Koltuktan kalkıp masaüstü bilgisayarın önüne geçtim. Arkadan hala Mirza'nın sesi geliyordu. Ziyad'ı Google'a arattırdım. Harvard'dan mezun olmuştu. BBC'de haberleri vardı. Kendisinden oldukça güzel bahsediliyordu bu şerefsizin. Gözüm adamı bir yerden ısırıyordu. Daha önce kesinlikle görmüştüm fakat neredendi?

"Neye bakıyorsunuz Yüzbaşı'm?" Alptekin bana doğru tebessüm ediyordu.

"Merhaba Yüzbaşı'm. Ziyad'ı araştırıyordum."

"Niçin özellikle Ziyad?"

"Kendisini daha önce bir yerde görmüş gibiyim."

"O zaman kesinlikle görmüşsünüzdür. Hafizanız çok kuvvetli."

İzler KalırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin