4. Bölüm

1.1K 76 19
                                    

Herkese selamm. Yeni bölüm ile karşınızdayız. Keyifli okumalar dileriz.💗

Kahvaltı masamı toplamaya başladığımda telefonum çaldı. Arayan Noyan Karahan'dı. Babam İstanbul'da, ben Ankara'da olunca görüşmemiz çok zor oluyordu. Sadece babam işinden dolayı Ankara'ya geldiğinde görüşebiliyorduk.

"Bay Karahan siz beni arar mıydınız?"

"Ben senin babanım kızım elbette ki arayacağım. Sen ne yapıyorsun Hazan, işin seni zorluyor mu?"

"Hayır aksine baba, asker olmak gurur verici."

"Biliyorum ancak hala teklifim geçerli. Şirkette sana belli bir mevki verebilirim sen de alın teri ile paranı kazanırsın."

"Baba bırak da hayatım için en iyisini ben karar vereyim."

"Şirket sana her zaman açık biliyorsun. Herneyse Hazan benim toplantım başlamak üzere. Tekrar seni ararım müsait olduğum zaman. Ama sen de her şeyi babandan bekleme. Biraz da sen beni çaldır."

"Çaldırdığım zaman müsait olmuyorsun ki."

"İğneleyici sözlerini kendine sakla Hazan Hanım."

"Görüşürüz Baba."

Telefonu yüzüme kapattı. Babamı seviyordum fakat tam bir işkolikti. Biraz insan gibi benimle vakit geçirse ne olurdu demeyeceğim çünkü onu sorgulamayı artık bıraktım.

Son kez masayı sildim. Ellerimi yıkayıp üniformamı düzelttim. Kapıyı iki kere kilitleyerek dışarıya çıktım. Dışarıda beslediğim sokak köpeğimin mama kabının içinde köpek maması bitmişti.

Apartmanımızın depoları dışarıdaydı. Anahtarımı çantamın içinde bulmak için biraz çaba göstermem gerekti. Anahtarı kilide takıp döndürdüm. Rafın üstünde duran köpek mamasını alıp kabın içine döktüm. Tekrar rafa koyduktan sonra depoyu kilitledim. Arabama güzelce yerleştim ve karargahın yolunu tuttum.

Karargahın içine girmiştim. Asansöre geçtim.
Duruşumu dikleştirdim. Tuğra Timi'nin olduğu kata bastım. Asansör açıldığında uzakta Çiğdem ve Yavuz'u gördüm yanlarında otuz, otuz beş yaşlarında bir adam vardı. Üniformasından binbaşı olduğu anlaşılıyordu.

"Günaydın Komutanım." Çiğdem gür bir sesle konuştu. Yavuz da baş selamı verdi.

"Günaydın Çiğdem."

"Sizinle tanışamadık Yüzbaşı." Güler yüzlü birine benziyordu.

"Yüzbaşı Hazan Karahan, Komutanım."

"Binbaşı Barçın Gümüsoy, memnun oldum Hazan."

"Ben de öyle Komutanım."

Tok adım seslerini kulağımıza gelince hepimiz adım seslerinin olduğu tarafa döndük. Gelen Yüzbaşı'ydı. Yüzünde kaskatı bir ifade vardı.

"Günaydın tim. Albay Erdinç Arslan bizi çağırıyor. Operasyon hakkında konuşacak. Geri kalanlar nerede?"

"Mirza ve Güney kantindeler. Efe ortak salonda, son operasyonu gözden geçiriyor." Yavuz konuşurken fazla ciddiydi. Fakat Yüzbaşı'yı geçebilir miydi onu bilemem.

"Onları arayın gelsinler." Sözü Binbaşı devraldı. Muhtemelen baskınlığını göstermeye çalışıyordu. Çiğdem Efe'ye haber vereceğini, Yavuz da Mirza'ya haber vereceğini soyledi. Yüzbaşı, Binbaşı ve ben asansöre bindik. Albay'ın odasının kapısını Binbaşı çaldı. 'Gel' sesi duyulunca içeri girdik.

Odada Albay tek değildi. Yanında Binbaşı rütbeli bir üniformaya sahip biri vardı.

"Binbaşı Batın Arslan." Albay eliyle Binbaşı Batın'ı gösterdi.

İzler KalırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin