Herkese yeni bir bölüm ile selamlarr. Keyifli okumalar dileriz.
Hızla koşmaya başlamıştım. Ama tünelin sonunu göremiyordum. Ayrıca yüzümde olan maskeden ve kafamda olan kasktan, yerin altında da olmanın verdiği havasızlık ile iyice daralmıştım. Zaten kulaklıkta çalışmıyordu. Yüksek ihtimal burada jammer bulunuyordu.
Kafamdan düşünceleri atıp daha sakin ve temkinli adımlar ile ilerlemeye başladım. Uğultu seslerinin yanına benim botlarımdan gelen ayak seslerimde karışmıştı. Ayrıca boğuk boğuk seslerde duymaya başlamıştım. Burada saklanan birileri olabilir miydi? Bu sefer adımlarımı daha sessiz atmaya başlamıştım ki burada birileri varsa onları huylandırmayayım. Çünkü yanlarında bulunan silahları ve kaç kişi olduklarını bilmiyordum (tabii eğer biri varsa). Gerçi bir Türk askerinin karşısında hiçbir köpeğin şansı yoktur.
Adım attıkça sanki alanım daha genişliyor gibi hissetmeye başladım. Daha sonra birkaç adamın telaşlı seslerini duydum ve onları dinlemeye başladım. Sesleri çok net gelmiyordu. Boğuk boğuktu.
"Lan nasıl fark etmezsin Türklerin burayı bulduğunu? Ya bu tüneli de bulsalardı?"
"Efendim hiçbir adamımız geldiklerini görmemiş ayrıca merak etmeyin bu tüneli kimse bulamaz." Diyen adam ile içimden bir kahkaha patlattım. Salağa bak ya kendini çok zeki sanıyor.
"Çok konuşma da çıkar beni buradan çabuk!" Sesini yükselten adam ile ortaya çıkma zamanımın geldiğini düşünüyordum. Zaten onlara çok yaklaşmıştım.
"Hey hey dur bakalım ya daha karpuz kesecektik, nereye böyle?" Diye ortaya çıkmam ile bir adamın bana doğru koştuğunu gördüm.
Bana yumruk sallaması ile elini tuttum, arkasına çevirdim ve dizime doğru sertçe indirdim. Kemik kırılma sesi gelince dirseğimi boynuna indirmem ile yere yapışması bir oldu.
Hızlıca başımı kaldırıp etrafıma baktım. Az önce konuşan iş adamlarının bana arkası dönüktü ve önlerinde birkaç adam vardı. Yüzlerini göremiyordum. Ben oraya bakarken üzerime bir adam atladı ve ikimizde yere yuvarlandık.
Salak adam benim başımda zaten kask vardı ama onda hiçbir şey yoktu. Atlamanın şiddetini de ayarlayamayınca başını yere sertçe çarpıp kendi kendine bayıldı. Bunlar harbi kafasızdı. Adama daha elimi bile sürememiştim. Keşke şöyle iki patlatsaydım.
Ayağa kalktım ve konuşmaya başladım.
"Eğer bundan leşinizin çıkmasını istiyorsanız teslim olmayın ama yok ben yaşamak istiyorum diyorsanız ben sizi öldürmeden teslim olun!" Benimde sesim çok boğuk çıkmıştı.
"Yok ya başka isteğin? Halledin şu kendini bilmez kadını da yolumuza bakalım beyler." Adamın bu küstah tavrına ayrı bir gıcık olmuştum.
Adamın konuşması biter bitmez üzerime oda da bulunan konuştuğum adam haricindeki 2 adam koşmaya başlamıştı. Bana doğru yaklaşan adamın ayağına çelme takıp dirseğimi sırtına geçirdim ve gelen diğer adamın üzerine atmıştım. Adam tökezlemişti ama düşmemişti. Yüzüme bir yumruk salladı, ellerini tutup yüzüne yumruk attım. Sendeleyip kendine geldi ve karın boşluğuma yumruk attı. 2 saniye nefes alamıyor gibi hissetsem de hızlı bir şekilde bana silah çeken adamı fark edip silaha tekme attım. Silah düşünce adam tekrar üzerime geldi ama bu sefer ben karin boşluğuna tekme attım ve o düşmeden yüzüne birkaç yumruk indirdim. Bayılmıştı.
Oda da sağlam olarak bir tek ben ve liderleri gibi gözüken iş adamı kalmıştı. Adamları ile dövüşürken asla arkasını dönüp bize bakmamıştı. Hareket dahi etmeden olduğu yerde dikiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzler Kalır
Action"Soysuz köpek! Ne yaptın lan sen? Türk askerini vurmaya utanmıyor musun? Ölmek için yalvaracaksın." diyerek saçımdan sürüklemeye başladı. Bir yandan omzumun acısı bir yandan saçımdan sürüklenmenin hırsı ile çevik bir hamle ile kolunu ters çevirip bü...