iyi okumalarrrr🤍🤍
Uzun zaman ardından ilk defa bu kadar huzurlu bir uyku geçirmiştim. Hala göğsünde uyuduğum bedene baktım. Şekilli dudakları, çok uzun olmayan kirpikleri, Moğollarınkini andıran gözleri ve çok düzgün olmasada yüzüne oturan şekilli bir burnu vardı ve Yasemin'i andıran tuhaf kokusu vardı.
Yatmak istemiyordum fakat yanımdaki bedenden ayrılmakta istemiyordum.
Kollarımdaki beden biraz kıpırdandığında biraz uzaklaştım. Beni kendine çektiğinde gözlerimiz birbiriyle buluştu. "Günaydın." dedim çekingen bir ses tonuyla, "Günaydın güzelim." uyumaktan dolayı boğuk erkeksi sesi ile ve kullandığı hitap ile karnım kasılırken 'güzelinmiyim gerçekten' deme hissim ile savaşıyordum. İlk uyandığında ve çok değişik anlardayken bu hitabı kullanıyordu. Çekiniyor gibiydi..Biraz daha yatakta o beni ben o hariç her yeri izlerken zaman geçmişti. "Hadi kalkalım, kahvaltı hazırdır." rutin işlerimizi halledip aşağı indik. Aynı rutin şekilde kahvaltımızı yaptık bu gün tek fark Ege beni satmıştı Doğan ile gezmeye çıkmıştı.
Arabaya bindiğimizde ise gittiğimiz yolların atölyeye ait olmamasında kaynaklı "nereye gidiyoruz?" Diye sordum. "Hastaneye." İtiraz istemeyen ses tonunu takmadan "neden? Ben iyiyim." Diyebildim sadece "İyi olduğunu bende biliyorum güzelim." Dedi ve ekleme yaptı. "Fakat bende merak ediyorum durumunu tedavilerini aksatıyormuşsun doktorundan bu gün için randevu aldım ve beraber gideceğiz tek olmayacaksın."
***
Hastaneye gelmiştik. Ben her adımımda dahada geriliyordum ilaçlarımı kullanmıyordum ve sonuçun çok iç açıcı olmayacağını biliyordum ve bu beni germeye yetiyordu. Doktorun kapısına geldiğimizde Boran kapıya iki kez tıkladı içeriden gelen "gir" sesi ile karnım dahada kasıldı. Eski doktorum daha iyiydi keşke zamanında o'na gitseydim.
Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra geriye sadece sonuçların çıkmasını beklemek kaldı. Beklediğim her saniye daha daha geriliyordum.
Tekrar içeriye girdiğimizde doktorun değişik suratı tahminlerimi doğruluyordu! "Sonuçlar nasıl?" Boranın endişeli sesi başka bir yerde olsak net sırıtırdım. Benim için endişelenmesi hoşuma gidiyor. Beni bu düşüncelerimden ayırıp konuşan doktora döndüm. "Durum pek iç açıcı değil ne yazık ki." Beklediğim şey buydu zaten.
Biraz durduktan sonra sözlerine ekleme yapmak için aralanan ağzıyla Boran dahada dikkatli dinliyordu, bu hoşuma gidiyor kesinlikle. "Fakat hastalık erken teşhis sayesinde erkenden tedavi edilmiş ilk başlardaki düzenli gidilen kontrollerinde hastalığın hızla yayılmamasına etkili olmuş. Düzenli kontroller ve ilaç kullanımı sayesinde daha iyi olacaksınızdır."
Boran bana sinirli bir şekilde bakarken bunun kontrollere gitmememden kaynaklı olduğunu düşünüyordum. "O iş bende doktor bey."
"İki hafta sonra tekrar gelin lütfen."Yolda gördüğümüz ilk eczaneden ilaçları aldık daha doğrusu boran aldı ben arabada bekledim. Kıyamamış inmeme şapşik!
Boran tekrar arabaya binip elindeki poşetleri arkaya koydu. Arabayı sürerken "Şimdi sana gelelim Mert efendi!" Dedi. Şirince sırıttım. "Bence bana hiç gelmeyelim, çok gereksiz bi' mesele zaten?" Derince nefes aldı.
Arabayı hızla sağ çekip bana döndü. Rahat edememiş olacak ki taktığı emniyet kemeri çıkartıp çenemi tuttu. "Neden gitmiyorsun o lanet randevuya?! Neden içmiyorsun ilaçlarını, beden kendi hayatını hiçe sayıyorsun Mert! Neden yapıyorsun bunu?!" Gözlerim doldu. "İçmek istemiyorum o ilaçları, içtiğimde olan tek şey beynimin uyuşması uyuşuyormuş gibi hissediyorum, sadece hap almış gibi hissediyorum!" (Bu kısmı salladım. Kullanılan ilaçların ne gibi yan etkisi olduğunu bilmiyorum) "güzelim ağla diye söylemiyorum sadece, neyse boş ver" kemerini tekrar takıp eve sürdü.
***
Konağa geldiğimizde yardımcılardan biri yanımıza koştu. "Ağam yetiş! Nazgül bacı kendini vuracak!" Boran adamı es geçip direkt konağa koltuğunda bende arkasından gittim.
Nazgül ve Kaan abinin odasına geldiğimde gözlerim fal taşı gibi açıldı etraf irili ufaklı cam parçaları ile doluydu birkaç hanım yardımcı Nazgül'ü sakinleştirmeye çalışıyordu. Nazgül ise elinde silah ile odanın köşesinde gelmemelerini söylüyordu.Borana 'gelme' deyip içeri dalıp "Nazgül abla!" Diye bağırdım. Gözleri beni buldu. "Gelme!" Bi adım geri gittim. "Tamam gelmiyorum, bacılar siz çıkın biz ablamla özel konuşacağız!"
"Mert aptal misin dışarı çık!" Boranın arkamdan bağırmasına aldırmadım. Tereddütte kalan ablalara ağzımı oynatarak 'halledicem' dediğimde hepsi odayı terk etti. Arkalarından kapıyı kapattım. "Ablam bırak o silahı, konuşalım." Kafasını iki yana salladı. Odaya pat diye dalan Eren ile Boran'a kaş-göz yaptım. Eren donmuştu. Boran onu kucağına alıp bahçeye çıkarttı.
"Ablam ne oluyor? Niye dellendin bu kadar?" Elinde hala silah vardı. "Benim kocam olacak o kaan çoluğundan çocuğundan utanmamış benim üzerime kuma getirmiş! Ben dellenmeyem de kim dellensin Mert!" Gözlerim kocaman açıldı! "Ablam sakin ol gözünü seveyim. Bak sen dedin çocuğunuz var sizin sen Eren'i bırakıp nereye gideceksin? Ölecek misin? Abla bırak silahı gel konuşalım, anlat bana her şeyi!" Kafasını onaylar anlamda salladı. Yavaşça bıraktı silahı. Yatağa oturturdum onu. Göz yaşlarını sildim.
Yeni gelin izleyicileri deja vu yaşıyor
Çok kısa oldu ama idare edin