Yıldızı parlatmayı unutmayın 🌟
#hayaletokuyucuolmaKonakta bi kargaşa hakimdi. Önce Aynur hanım konuştu kaan abi ile fakat Kaan abi tabiri caiz ise pek siklemedi. Şimdi ise Ferhat ağa bağırıp çağrıyordu. "Kaan o karı bu evden gidecek biz ne zamandan beri eşlerimiz üzerine karı alırız He!" Kaan ağa kararlıydı. "Ben Sibel'i seviyorum! Hiçbir yere gitmeyecek! Onun yanı beni-" Kaan ağanın sözünü bölen Ferhat ağanın attığı tokat oldu. Attığı tokatla yere savrulan Kağan abiyi yakalarından tutup tekrar vurdu. Birkaç kez daha tekrarlanan bu eylem yerini tokattan yumruğu bıraktı.
Tüm ev ahalisi kızgındı Kaan abiye, ama hiç biri Nazgül'ün ki kadar olmazdı. Aynı yastığa baş koyduğun adamın üstüne birimi getirmesi.. aynısını Boran'ın bana yapacağını düşündüm. Hayali bile iğrençti.
Paçalarımdan çekiştirilmesiyse düşüncelerimden kurtuldum. Bakışlarım aşağı gittiğinde yerde gördüğüm Eren'i kucağıma alıp bahçeye çıkarttım. "Meyt, kimşe bana bişey anlatmıyoy. Sen anlatsana?" Bi yumru oluştu, nasıl denirdi ki.. "benim daha güzel bir fikrim var. Sen boya yapmayı seviyor musun?" Başını aşağı yukarı salladı. "O zaman seninle çok güzel bi yere gidelim olur mu?" Kafasını salladı yine. "Tamam sen odandan montunu giy, bende anahtarı alayım." Hızla tekrar konağın içine girdi. Bende onun peşinden boranın yanına gittim.
Yan odaya çağırdım boranı "Boran. Şey belki sırası değil ama ben Eren'i alıp atölyeye geçsem sorun olur mu? Sürekli ne olduğunu soruyor cevap veremiyorum." Saçlarıma bi öpücük kondurdu. "Güzel düşünmüşsün. Bırakmamı ister misin?" Kafamı iki yana salladım. "Sen burada kal. Şey anahtarı verebilir misin?" Kafasını sallayıp paltosunun iç cebindeki anahtarı bana uzattı. "Teşekkür ederim." Gülümsedi. Bende gülümsedim merdivenden inen Eren'i de alıp atölyeye geçtim.
***
"Eren seninle ne yapalım?" Küçük parmağını çenesine götürüp düşündü. Bu hali gülmeme sebeb oldu. "Bence, önce reşim yapalım, donduyma yiyelim, bide çikoyata" gülümsedim. "Tamam hadi resmee!" Dedim. Küçük çocukların kullandığı şövalelerden birini önüne koydum. "Nasıl bi resim yapmak istiyorsun?"
"Şüpriz" kafamla onayladım onu. Önüne kalın bi sulu boya kağıdı koyup kuru boyaları verdim. "Meyt! Dayımı çijsene.""Dayını mı?" Kafasıyla onayladı beni "dayıma hediye edeyiz?"
"Ederiz tabii, ama bende dayının fotoğrafı yok."
"Ya beynimi şana mı veyim! İnstaygraymdan baksana!" (İnstagram) telefonumdan İnstagrama girip attığı fotoğraflara baktım.
Mercedes, BMW, gibi arabaların önünde poz vermişti. Arabaları çizmeden nasıl olur diye düşündüm. Sanırım, kafamdan çizecektim.***
Yaklaşık üç saat sonunda yarısına bile gelememiştim, Eren sıkıldığı için dondurma almaya gidiyorduk. "Meyt şen çok güjel reşim çijiyorsun banada öyretsene?" Güldüm. "Öğretirim tabii, ben senin gibi çocuklara öğretiyorum." İstekle parladı gözleri, hadi derler ya; gözlerinin içinde galaksiler barındırıyor. Diye şu an tam olarak öyleydi. "Peki bende geyebilir miyim?" Normalde Eren kadar küçüklerine hiç ders vermemiştim ama yapabilirdim sanırm. Kafamla onayladım.
***
Çikolatalı ve çilekli Dondurmalarımızı yedikten sonra Eren'e çikolata alıp eve gitmek için önce Eren'i arka koltuğa sonra kendim sürücü koltuğuna binip emniyet kemerini taktım.
"Meyt, yine gejelim böyle" dikiz aynasından arka koltuğa baktım. "Gezeriz tabii." Dedim. Bende sevmiştim Erenle gezmeyi.. sanki Yaren'in küçüklüğü gibiydi...***
"Dayıııı!" Konağın bahçesinde oturan Boran'a doğru koşmaya başladı. Boranında bakışları Eren'i bulduğunda ayağa kalkıp kollarını açtı. "Dayıcım!" Koşarak kollarının arasına girdi Eren. "Dayı biz bugün Meytle seni çijdik. Ama çok ajcık bitsin sana hediye edcej." Hmmladı Boran. Bakışları veni buldu. "Başka ne yaptınız?"