3.BÖLÜM: Düğün

551 35 0
                                    

Saat yaklaşık üç civarıydı her ne kadar istediğim sonucu alamasamda daha iyisini yapmak için çabalıyordum. Gerçi insanların ilgisini çektiği söylenemez Adana'da ressam... komik. Eşyalarımı toparlayıp yattım. Kendimi ağır uykunun kollarına teslim ettim.

Sabahın erken saatlerinde kalktım. her ne kadar iştahım olmasada Ayşe annemin zoruyla kahvaltıya indim. Sadece oturdum sofrada,zaten iştahım yoktu. "Hele senin niye moralin yoktur Mert oğul, hiç bir şeyler yememişsin" ağanın tok sesiyle ona döndüm.

"Dün iyi uyuyamadım ağam, ondandır." Kafasını onaylar anlamda sallayarak önüne döndü. Yemek sessizce devam etti. Ağa kalktıktan sonra bende kalktım.

Odama çıkıp kitap okuma kararı aldım. Kitabımı okurken kapı tıklatıldı. "Gir." Giren Ayşe annemdi. "Biraz konuşalım mı annem?" Her ne kadar üvey annem olsada öz anne  gibiydi bana. "Tabii annem gel."  Beraber odamdaki koltuğa oturduk. "Önemli bişey mi annem" Kafasını iki yana salladı. Dikkatle dinliyordum onu. "Mert, beni anan olarak görüyorsun değil mi?" Kafamı sallayarak onayladım onu. "İki gün sonra düğünün var ve sakın kendini yanlız hissetme yavrum. İsteyerek evlenmediğini biliyorum ve şunu unutma ne zaman istersen beni arayabilirsin. konuşurum seninle, yanına gelirim. Bilirim ben seni, çekinirsin ama çekinme annem. Birine yaslanmak iyi gelir kendi başına sırtlanmaya çalışma sakın. Orada sana ne derlerse desinler dik dur. Sakın kendini ezdirme bak, sakın. Tamam mı?"

Gözlerim dolmuştu bile annemden duymak istediğim sözleri söylemesi mutlu etmişti ama annemin söylememesinin burukluğu vardı tabi. Kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladığımda sarıldı baka sımsıkı sarıldı tek destek kaynağım olmuştu artık annem, ablam, sırdaşım, dostum olmuştu. 

Biraz daha ağladıktan sonra ayrıldım, iyi gelmişti bu sözleri, yanımda birinin olduğunu hissetmek. "Teşekkür ederim anne.. yanımda olduğun için." Mahçup çıkmıştı sesim. "Anan kurban olsun sana." Hafif bir gülümseme yayıldı yüzüme. "Neyse hadi kalkayım ben bi dünya iş var." Kafamı salladım hafifçe.

"Abii!" Koşarak gelen Yaren'e baktım. "Abi, hadi yemek hazır. Gidelim" kolumu tutup çekiştirmeye başladığında hafif kıkırdayıp Yaren'i kucağıma aldım. Küçük ellerini boynuma dolayıp yere değmeyen ayaklarını sallayıp tatlı tatlı kıkırdadığında yanağına kocaman bi öpücük kondurdum.

Sessiz şekilde yemek yiyip odama çekildim. Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı. Ama ben bir şey istersem o olmazdı. Telefonum çalıyor. Komidinin üstüne duran telefonumu elime aldım. Ekrana baktığımda 'bilinmeyen numara' yazısıyla karşılaştığımda bi tık şaşırdım. Kim diye düşünürken açmaya karar verdim. 

"Alo?"
"Heh, açabildin sonunda! Boran ben, yarın seni almaya geleceğim. Saat 9'da aşağıda ol."
"Niye beni almaya geliyorsun?"
"Yatak odası takımları ve damatlık seçilmedi"
"Tamam, inerim."

Şaka maka evleniyordum. Hemde hiç tanımadığım bir adamla. Ya ben en son kafamı dinleyecektim!

***

Saat 08:30 a geliyordu ve ben anca hazırlanırım diyip kalkmıştım.

Saat yaklaşık 08:52'ydi be ben hazırdım.

Böyle hayal edebilirsiniz.

Saat tam 9 olduğunda telefonuma bi bildirim geldi.

Boran ağa
Boran: kapıdayım.

Bir cevap verme gereksinimi duymadan aşağı indim. Kapının önündeki siyah araca kalçasını yaslamış bi elinde telefon diğer elinde sigara ve ful siyah bi kombin. Yani olmuş gibi pek beğenemedim.

Şimdi yiğidi öldür hakkını yeme TAŞŞŞ gibi olmuş.

SUS İÇ SES!

Derin bi nefes alıp arabaya doğru yürüdüm. Beni fark edince kaşları çatıldı ve elindeki sigarayı yere atıp söndürmek adına üstüne bastı. Her yakınlaştığımda kaşları dahada çok çatılıyordu.

"Bu ne?!" Gözleriyle üzerimi göstertti.
Derin bir nefes aldım.
"Kıyafet." Bu sefer sabır dilercesine gözlerini kapattı. "Salak değilim, görebiliyorum. Bu şekilde mi gideceksin?"

"Evet. Sonuçta böyle giğinmişsem başka nasıl gidebilirim."

"Sabrımı sınama çocuk!"  sObRoMo SoNoMo ÇoCoK. GERİZEKALI! Gözlerimi devirdim. "Çocuk değilim." 'He tabi tabi' der gibi bi hareket yaptı.

Arabaya binip emniyet kemerimi taktım. Oda kemerini taktıktan sonra sakin bi şekilde arabayı ana yola çıkartıp sürmeye devam etti. 
"Şey- acaba ben düğüne bi arkadaşımı çağırabilir miyim?" Sesim çok tedirgin çıkmıştı.
"Ne meraklıymışsın evlenmeye." Alay eder tonu sinirimi bozmuştu. "Hmm, evet bi an önce evlenelim daha çocuklarımız olacak aşkım." Sesimdeki bariz alaya göz devirdiğini gördüm.

"Evlenmeye merakım yok. Sadece yalnız olmak istemiyorum."  Nefes vererek güldüğünü gördüm. "Ben varım ya karıcığım." nE! Karıcığım ne yA "salak saçma konuşma! Ayrıca o sondaki kelimeyi senin götüne sokarım." Hafif kıkırdadığında gözlerimi devirdim. Gözlerim bi gün değişik kalıcaktı artık. Hepsi bu herif yüzünden. "Çağır, ama çok kişi çağırma!" Derin bi nefes aldım. "İki tane var zaten."

Sessiz geçen bi araba yolculuğunun ardından yatak odası seçmek için bi mağazaya ilerledik. Genel olarak beyaz tonlarında dizayn edilmiş ferah bi mağazaydı. "Hoşgeldiniz efendim." "Hoşbulduk." Boran abi önde ilerlerken bende peşine takıldım. "Seç!" Soğuk ve kalın sesi ile konuştu ve açıkçası bi tık irkmiştim.  "Ben anlamam, sen karar ver." 'Sen bilirsin' dercesine omuz silkti. Biraz ilerledikten sonra gri tonlarında bi yatak odasının önünde durdu. "Bu nasıl?" Güzeldi baya güzeldi hatta. "Güzel."

Bu şekil düşünebilirsiniz. Ben pek beğenmedim ama olsun bu arada eğer hayal ettiğiniz varsa onuda düşünebilirsiniz.

"Bunu alalım o halde." Kafamla onayladım. 
"Alıyoruz!" Satıcı kadına yönelik söylediği cümle ile kadın hafif gülümsedi.

***

Damatlıkları da seçmiş şimdi ise eve dönüyorduk. İçimde tarif edemediğim bir huzursuzluk vardı. Neden bilmem sanırım düğün çok yakın bir zamanda olacağından bu kötü his her geçen gün daha da artıyordu. Düşünmemeye çalışarak uyumaya çalıştım ama uyku tutmadı. 

Kaç saattir bilmem sadece tavana bakıyordum.
Uyku tutmuyordu kendimi nefes alamıyor gibi hissettim. Camın yanındaki sandalyeme kurulup bi sigara yaktım. Camdan gelen temiz hava ile bi anlık da olsa nefes aldığımı hissettim. Yorgundum. Hem ruh, hem fiziki açıdan o dadaş yorgundum ki, üç gün uyusam yine geçmezdi, son günlerde hastalığım ilerlemiş, hiçbir şey yiyememiş olmuştum. Ne yersen geri çıkarıyor be içsem kusuyordum...

***
Sonunda o malum gün gelmişti bi mal gibi karşılıklı verileceğimiz gün..

"Hazır mısın annecim?" Kapıdan giren Ayşe annemle zorlada olsa gülümsedim. "Hm, hmm"
Yanıma yaklaşıp kapıyı kapatmıştı. "Annecim, birazdan bu evden gideceksin ama sen hep bu evin bi üyesisin ne olursa olsun beni aramaktan çekinme tatlım. Ama şunuda unutma. Birazdan ne olursa olsun mutlu görünmek zorundasın! Oradakilerin hepsi düşmanın emin ol." Kafamı sallayarak onayladım onu. Kollarımı boynuna götürdüm ve kocaman sarıldım.

Herkes odaya girip çıkıyordu arkadaşlarım dışarıda idi.

Biraz sonra odaya sözde 'öz' annem girdi.
"Hazır mısın?" Kafamla onayladım onu "iyi, bak orada ailemizi güzel temsil et, kimseye yanlış yapma! Tek bir yanlışını duymayacağım! Hele ki bi duyayım senin o baca-" kapıdan gelen sesle annemin sözü kesildiğinde bakışlarım oraya yöneldi Boran..

"Ne olur ailenizi kötü temsil ederse!? Bu çocuk bu gün benim soy adımı aldığına göre artık sizin değil benim ailemden! Ve ben aile işlerime  karışılmasından hiç hoşlanmam! Gerekli açıklamayı yaptığımı düşünüyorum. Şimdi izninizle müstakbel eşim ile bir şeyler konuşmam gerek."

Annemi resmen açık açık kovmuştu. Annemde bu lafın üstüne gerekeni yaparak gitmişti. Boran annemin arkasından açık bıraktığı kapıyı kapatarak yanıma gelip nereden geldiğini bilmediğim sandalyeyi tam önüme koyarak oturdu.

"Birbirimizi severek evlenmiyoruz farkındayım, sevmek zorundada değilsin. Ama en azından bu günlük dışarıya rol oynamanı istiyorum, lütfen. İkimiz içinde katlanılabilir olması açısından  arkadaş olabiliriz. Ne sen beni tanıyorsun ne ben seni dediklerim saçma gelebilir sana ama lütfen birazdan severek envleniyor muşuz gibi davran. Hm?" Düşündüm. Aklımda birşeyler yarattıktan sonra onayladım. "Tamam."

BERDEL |BxB|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin