13.Seni ilk gördüyümdr ödlürmeliydim

182 27 5
                                    

First kissi kapdınız Hadi yine şanslısınız

Başlamadan önce bir oy verinde rahatlayalım

Bu arada tt/Yt dan görüp okumaya gelen varmı?¿

🖤Keyifli okumlar🖤

Hyunjin'den
Yine burada geçirdiğim her gecenin sabahı gibi her yerim tutlumuş bir şekilde uyandım.
Fakat bu sabahı her şeyden farklı kılacak olan bir şey vardı. O da Bir azdan bu saçma yerden kurtulacak olmamdı.
Lan bir dakika ben gece Jeonginle uyumamışmıydım?

"Jeongin"
Uzandığım yerden kalkıp Jeongini sesledim. Ama ne bana bir cevap gelmişdi ne de odada Jeongin vardı.
Yoksa rüyamı gördüm ben. Ama sarılmışdık öpmüşdüm onu rüyamıydı hepsi?

Hızla dün gömleğimden yırtıp Jeongine pansuman yaptığım yere baktım. Yırtılmışdı. Demek ki hiç bir şey rüya değilmiş.

İşte şimdi asıl tedirdigin olmam gereken yer geldi. Bir azdan silah sesinden geçilemeyecekdi. Ama Jeongin ortalıkda yoktu. Ya panik yaparsa. Silah sesinden çok korkuyor kesin bu sesler onu korkutucakdı.
Eğer yanımda olsaydı onu sakinleşdire bilirdim. Şimdi ne yapacakdım?

Daha da kötüsü şu an neredeydi?
Bunun Wonjun pisliği'nin başının altından çıktığına adım kadar eminim. Saldırı olacağını tahmin etmişdir. O yüzden Jeongin'i yanımdan almış olmalıydı.
Umarım ki hala bu evdedir.

Şu an onun yerini bilmiyor ola bilirim ama bir şeyi çok iyi biliyorum
Eğer ona bir şey olursa bu evi başların yıkmaktan hiç çekinmem.

Aradan neredeyse bir kaç saat geçmişdi. Ama ne Jeonginden ne de bizimkilerden bir haber vardı.

"Off nere de kaldı bunlar"

"Naber Lan piç"
Demele içeriye Minhonun dalması bir oldu.

"İki dakika gecikdik hemen arakmızdan konuş. Her neyse bu defalık aff ediyorum."

"Şimdi planı kısaca özetliyorum. Ben buraya gizlice senin yerini teğin etmek için geldim. Adamlarımız dışarıda benim işaretimi bekliyor.
İşaretimle birlikte içeriye girip girişi temizleyip seni çıkaracağız.
Sonra daaa BOM"

"Olmaz."

"Anlamadım?"

"Jeongin burada ola bilir patlatamayız."

"Hyunjin bütün plan bunun üzerine kuruldu ne demek patlatamazyız? Doğru düzgün adam bile toplamadık.
Bir çoçuk uğruna bu kadar şeyi mahv edemem."

"O zaman toplasaydınız. Jeonginin bizimle birlikte bu evden çıkacak.
Sen planında kararlıysan ben de burada parçalara ayrılmaya hazırım."

Inatçı biriyim ve Minho hyung beni iyi tanır eğer dediysem gözümü kırpmadan ölümümü beklerdim

"Peki plan değişikliyi yapıyoruz o zaman. Buradan dışarı çıktığımız anda ateş edip işeret vericem ve çatışma başlayacak,sen de gidip Jeongini bulucaksın ve gidicez ama ola bildiyince hızlı olmalıyız."

Kafamı olumlu anlamda salladım. Minho hyung'a her ne kadar hiç bir şey söylemesemde Jeongine karşı boş olmadığımı anladığını biliyordum.
Eğer karşısındaki ben olmasaydım ve hislerim bu kadar ortada olmasaydı
Parçalara ayrılmama izin verirdi ama karşısındaki bendim işte.
Ikimizde kalkıp kapıya doğru gitdik.

"Üç dediğimde çıkıyoruz."
Birden üçe doğru saymasını bekledim

"Üç"

"Saymayı mı unutdun gerizekalı."

Kapıyı bir hışımla açıp dışarı çıkdık çıktığımız gibi Minho hyung işaret vermişdi. Anında çatmışa başlamışdı son bir kere Minho hyung'a bakıp Joengini aramaya başladım.

Bir kaç dakika geçdikden sonra sonunda onun odasını bulmuşdum.

Kapının önüne geldiğimde sert bir şekilde kapıyı çaldım.

"Jeongin. Benim Hyunjin. Iyimisin?"

"Jeongin oradamısın"

Oda da olmadığını düşünüp diğer odaları aramaya başlayacakdım ki
Kapının kildinin açılıp boynuma iki kolun dolanmasıyla yerimde donup kaldım.

"H-hyunjin ben çok korkdum s-sana bir şey oldu sandım."

Kollarımın arasında titrerken hala beni düşünüyordu. Acaba ben onu hak edecek ne yapmışdım?

"Korkma bebeğim bak ben iyiyim."

"Babam beni zorla ayırdı senden beni seni bırakmak istemedim ama özür dilerim."

"Biliyorum minik tilkim. Hadi gidelim artık."

Onu arkama aldım ve birlikte merdivenlerden indik.
Fakat her bir adımımızda ellerimin arasında kalan minik parmaklar daha çok titriyordu. Ona doğru dönüp bir az olsun rahatlatmak adına konuşdum.
"Jeongin minğim senin için zor farkındayım sadece bir az sabr et bitecek hepsi"

Ellerimi sıkıp gözlerini kapatdı ve derin derin nefesler alarak kendine gelmeye çalışdı.
Bende onun ellerini okşuyordum.

"Seni ilk gördüğüm anda öldürmeliydim ama kısmet bu güneymiş
Güle güle Hyunjin"

Arakmdan konuşduğunu duyduğum Wonjuna döndüm.
Elindeki silahı bana doğrultmuş üzerime tehdidler yağdırıyordu.
Bu durumda kaçamazdım,yada kenara çekilemezdim arkamda Jeongine vardı,onu durdurmakda tehlikeliydi ve şu an bununla ilgilene bilecek biri yoktu.
Silahdan çıkacak kurşunu bekledim.

En sonunda elindeki silahın tetiğine bastı. Silahdan çıkan kurşunun an be an bana doğru gelişini takip ederken kurşunu vücudumda his etmeyi bekledim.

Karşıma geçen minik bedenle o kurşunu asla his edemedim. Ama onun bana vereceği acıdan bin kat daha fazlasını his etdim.
Dipsiz bir kuyuda gibiydim. Gördüğüm tek bir şey vardı o da kollarımın arasında kanlar içinde yatan bedendi.
Yapamazdı bırakamazdı beni. Her şey daha yeni başlamışken öylece çekip gidemezdi.

Gözlerimden delilercesine yaşlar süzülüyordu. Tüm vücudum hareketsizken sadece gözlerimden yaşlar akıyordu.
Hiç bir şey için kendimde güç bulamıyordum.

Annem,babam,şimdi de Jeongin...

Jeongin gözünden bir damla yaş süzülürken kollarını belime doladı

"Beni unutma her aklına geldiğimde gülümse ağlama tamamı.
Seni seviyorum Hwang Hyunjin"

Kısık neredeyse hiç çıkmayan bir şekilde konuşmuşdu. En son kelimesinde de gözleri kapandı.

"Hayır hayır hayır Jeongin hayır
Yalvarırım dayan,gitme. Bırakma beni
Jeongin lütfen yalvarırım gitme"

Kollarımı sıkıca ona doladım ve geri gelmesini dilercesine konuşdum.

Işte bu an ikici bir kurşun sesi duyuldu

"Bir taşla iki kuş işte buna denir"
















Final değil

Çok üzüldüm la bu bölümü yazarken

Biri Wonjuna doyasıya söve bilirmi

In bed/hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin