16. Bölüm: Dikenli Sırlar

4 0 0
                                    

İyi okumalarr
-----☆☆☆☆
"Her adımıma dikkat etmem gerekiyorsa oraya ait değilimdir."
----------------------------------
Kaşlarım gergince aşağı doğru indi. Neyi öğrenmeye çalışıyor anlamıyorum.

L-"Ne istiyorsun?" Yüz ifadesi aniden değişiverdi.

M-" Hemen agresifleşme! Sadece söyle gitsin." Kollarımı göğsümde bağlayıp sandalyede kaykıldım.

L-" Söylesem inanacaksın sanki!" Bana inanmayacak. Tıpkı daha eskiden olduğu gibi...

M-" İnanacağım! Söyle!" Kendinden emin çıkan sesine göz devirmemek için direndim. Bu kadar emin olmamalı. Sertçe nefesimi verdim.

L-"Peki, söylüyorum. Bana yardım eden bir ses duyuyorum."

Sessizlik...

Düşünüyormuşçasına gözlerini gözlerime dikti. Dudakları ince bir çizgi halini aldı. Pencereden esen rüzgarla açık kahve saçları dalgalandı. Yani... garipten bur ses duymak sadece benim dünyam için değil bu dünya için de oldukça tuhaf bir durum.

L-" Bir sey söyle."

M-" Bu 'ses'in varlığını kanıtlayabilir misin?"

L-" Ah, inanmıyorsun işte!" Beni yalanlayamadı. O inanmadı ve bir başkası da inanmayacak.

M-" Sadece... kanıtla."

S-" Bu kadar depresif olmana gerek yok. İstersen bir şeyler yapabilirim."

L-" Gerçekten mi? Ah, Neden bunu daha önce söylemedin, Ses?!" Sitemimden hiç etkilenmeyerek  konuştu.

S-" Hiç sormadın ki." Ciddi olamaz... Harika, işte Sokrates'in savunması! Eh, kanıtla o halde.

S-" Hey, Miles!" İlk defa zihnim dışında bir ortamda yankılanışını duyduğumda irkildim. Vay, ses tonu pek farklı değil. Sadece...biraz daha ürkütücü?

L-" Adı, Mark." Mark'ın lila gözleri hafifçe titredi. Yüz ifadesinden içinden küfrettiğini açıkça görebiliyorum.

M-" Sen nesin?" Üzerindeki şaşkınlığı atıp güçlü bir tonda sordu.

S-" Ne kadar kaba bir soru, Mason!" Yine yanlış söylüyorsun. İç geçirdim.

M-" Gerçekten Lily'nin duyduğu ses sen misin?" Alaycılıkla sesini yükseltti.

S-" Yok canım, Ben değilim! Salak mı bu, Myron?" Elimi yüzüme götürdüm.

L-" Verdiği tepkilerden böyle olduğunu
düşünmeye başlayacağım, Ses. Ayrıca adını yanlış söylüyorsun."

S-" Hm, umurumda değil." Peki. Mark sahte bir öksürük ile araya girdi.

M-" Ne kadar küstah..." Ses, ona karşılık vereceği sırada bu sefer ben araya girdim. Bir tartışmayı kaldıramam.

L-" Artık bana inandığını var sayıyorum?"

M-" Tabii, inanıyorum." Tereddütsüz cevabına rağmen gözlerindeki anlamlandıramadığım o bakış kendimi rahatsız hissettirdi.

Ortamdaki garip sessizlikten kurtulmak adına tekrardan konuşmaya başladı.

M-" Javier ile Mai'ye de söyleyecek misin?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. Bilemiyorum. Eğer Mark'ın tepkisi beni garip hissettirmeseydi bu konuda tereddüt etmezdim.

M-" Onlar senin dostun, değil mi?" Onayladım. "Öyleyse söyle. Sonuçta gerçekten arkadaşsanız bir sorun olmayacaktır."

Peki, gerçekten arkadaş mıyız? Onlarında benim gibi hissedip hissetmediklerini bilmiyorum. Eğer tepkileri olumlu olmazsa bu bir sorun olur. Onlara şimdilik ihtiyacım var...

Gölgedeki Işık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin