3. Bölüm: Bazı Şeyleri Bilemeyiz

27 21 1
                                    

Eve geldiğimde bir gariplik olduğunu fark ettim. Ev her zamanınkinden daha da sessizdi. Salona girdiğimde annem sırtı dönük bir şekilde duruyordu.

L-" Anne?" Diye seslendim Endişeli bir sesle. Annem sesimi duymasına birlikte irkilerek bana döndü.

S-" Ah, tatlım. Geldiğini fark etmemişim." Dedi yüzünde sahte bir gülümsemeyle. Anlayamayacağımı düşünüyordu. Bir sorun vardı.

L-" Ne oldu?"

S-" Hiç bir şey olmadı. Hadi git üzerini falan değiştir, bende sofrayı hazırlayayım." Omzumu şefkatle sıkıp mutfağa yöneldi. Bir sorun var. Biliyorum. Duygularını gizleyebildigini zannediyor fakat ben insanları okumada iyiyimdir.
《☆☆☆》
S-" Seninle bir şey konuşmam lazım Zambak'ım." Ses tonu oldukça endiseliydi. Ne diyeceğini merak ederek koltukta ona doğru döndüm.

Annem ellerini gerginlikle kucağında kavuşturmuş bana bakıyordu. Ne diyeceğini bilemez bir hali vardı.

S-" Bazen neler olacağını bilemeyiz. Herkese her şey olabilir." Duraksadı , gözlerini yere çevirdi.

L-" Anne ne demeye çalışıyorsun?" Beni kaygılandıracak bir şekilde iç çekti.

S-" Sana tek bir şey diyeceğim. Odamdaki şifonyerin çekmecesinde önemli bir.... şey var. Onu bir gün alman gerekecek." Kafam dahada karışıyordu. Bilmace gibi konuşup duruyor.

L-" Bilmece gibi konuşuyorsun." Diye sizlandim." Neyi ne zaman alacağım?" Annem gözlerimin içine baktı. Çok şey söylemek istiyor da soyleyemiyor gibiydi. Bu bakış daha fazla sorgulamamam için yeterliydi. Kafamı usulca sallayıp yorgun olduğum gibi bir şeyler mırıldanip odama çıktım. Yatağıma yatarken aklımda bir çok düşünce dolanıyor beni düşünmeye zorluyordu. İçimde ilerleyen zamanlarda hiç hoş şeylerin olmayacağını söyleyen bir his belirirken huzursuzca kendimi uykunun kollarına bıraktım.
《☆☆☆》
M-" Neden bana kötü kötü bakıyorlar anlamıyorum." Dedi bir yandan da sandiviçini isirirken. Yemekhanede caprazimizda ki masada oturan kız ve oğlanlar Mai'ye sert bakışlar atıyorlar fakat ben ne zaman onlara dönsem bakışlarını kaçırıyorlardı.

L-" Onları tanımadığını söyledin ama ya bir yerden tanisiyorsaniz? " tek seçenek bu gibi görünüyordu.

İllaki bir şekilde tanışıp sonrada anlaşmazlık yaşamaları gerekiyordu ki ona böyle baksınlar. Mai hızla kafasını iki yana salladı. Tanımıyor. Garip. Bu hikayede bir çok parça eksikmiş gibi duruyor. İkimizde yemeklerinizi bitirip bahçeye çıktık.
《☆☆☆》
Keyfim yerinde, sallana sallana eve yürüyordum. Keyfim yerinde çünkü okul çıkışı Sasha ve arkadaşlarının tüm okulun önünde yere kapaklanışını görmüştük. O an ki yüzlerindeki ifade kesinlikle görülmeye değerdi. Yüzleri domatesten bile daha kırmızıydı. Mai ile ben buna katıla katıla gülmüştük. Normalde insanların rezil oluşlarına gülmem. Lakin onlar gibi insanlar şey... istisna. Eve yaklaştıkça içimde garip bir his oluştu fakat bunu görmezden geldim. Keyfim şu an oldukça yerinde ve bunu hiçbir şey bozamaz. Kapıyı anahtarimla hızlıca açıp içeri daldım. Anneme yaşananları anlatmak için sabırsızlanıyorum. Seslenmek üzere ağzımı açtım.....

BAAAMMMMMM!!!!!!

Kulakları sağır eden bu ses iliklerime kadar işledi. Bu ses.... silah sesi miydi? Korkuyla salona koştum, kapıyı açıp içeri daldım. Gördüğüm manzara karşısında buz kestim. Çantam sırtımdan kayarak küçük bir patirtiyla yere düştü. Fakat bu önemsizdi, şu an her şey o kadar önemsiz ki.
Salonun en üç köşesinde
siyah giysisi ve siyah maskesi ile bir adam ile bir kadın dikiliyordu. Açıkta kalan tek şey gözleriydi ve bu gözlerde hiç bir duygudan eser yoktu. Bu gözler buzdan hancerler gibiydi. Fakat ben onlara bakmiyordum. İstesem de bakamam. Gözlerim ona kitlenmiş durumda. Yerde cansız bir şekilde yatan anneme. Acı bir vavelya duyuldu tüm evi inleten. Muhtemelen bendendi. Lakin şu an kendimde değilim. Farkında bile olmadan kendimi annemin yanı başına diz çökmüş halde buldum. Elimi yanağına koydum. Buz gibi teni elimi çekmeye itsede elimi yanağından çekmedim. Hayır. Hayır. Hayır. HAYIR!! Ölmedi, ölemez. Annem o benim. Çok güçlüdür o. Söz vermişti bana. Seni hiç bırakmayacağım demişti. Annem sözünü tutar. Yalan söylemez bana. Sözünü tutar, tutmalı. Gerçeği kabul etmiyorum.

L-" NEDEN?" Diye haykırdım. Neden sözünü tutmadı? Neden o? Gözümden yaşlar akmasını beklerdim, akmadi. Hıçkırıklara ağlamayı beklerdim, öyle bir şey olmadı. İçimde sadece öfke ve keder vardı.

L-" Söz vermiştin bana! Sen sözünü tutarsın hep! Neden simdi de tutmadın? " bana bunu nasıl yaparsın? Ruhum paramparça fakat gözlerimde yaş yok. İçim öfke ve keder dolu fakat elimden hiç
bir şey gelmiyor.
Bağırdım, çığlık attım bir süre. Icimde ne keder ne öfke kalmıştı. Hiç bir duygu yoktu içimde. Hissizleşmistim. Gözlerim annemden yerde yatan iki bedene kaydı. Siyahlar içindeki kadın ve adam. Onlara...Ne oldu böyle? Herneyse, umurumda değil. Ne olduysa oldu. Ama- Tuhaf bir ses duydum. Fakat arkamı donmeye tenezzül etmedim. İki kişinin ayak sesini işittim lakin bunlar iki siyahlı kişilerin ayak sesleri değildi. Onlar hala yerde yatıyorlar. Gelen iki kişi -her nasıl geldilerse- duraksadilar. Sanırım onlarında görmek istedikleri bir manzara değildi bu. İki tane elin Omzumu kavradigini hissetmedim.

?-" Burada ne olmuş böyle?" Diye fisildadigi duydum sol omzumun üzerindeki elin sahibi. Garip, sesi çok tanıdık. Ama bunu düşünemeyecek kadar bomboşum.

?-" Artık... gitmeliyiz." Dedi uyarı dolu sağ omzumdaki elin sahibinin sesi. İkisi birden beni tutup kaldırmaya başladılar.

L-" Bırakın beni!!" Sesimi ben bile tanıyamadım. O kadar vahşice çıkmıştı ki sesim beni anında bırakıp geri çekildiler. Ben daha neler olduğunu bile anlayamadan altımdaki zeminde bir geçit açılıp başka bir zemine düştüm.

Gölgedeki Işık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin