2. Bölüm: Arkadaş

30 22 0
                                    

Belki de haftalar önce gördüğüm kan kırmızısı gözüm sadece bir yanilsamaydi. Evet, kesinlikle öyle olmalı. Okula doğru yürürken birden bire aklıma o görüntü gelmişti. Sanki unutmam istenmiyor gibi.

Gözümü yerden kaldırdığım sırada gözüme bir mavilik takıldı. Ne kadar uzakta olsa da onu zar zor secebilmistim.
Duvarın üzerinde Mai duruyordu. Tam ona doğru koşup seslenecekken gördüğüm şey beni olduğum yere sabitledi. Duvarın üzerinden atladı. Beni durduran tabii ki de bu değil. Atlarken yer çekimi onu pek etkilemedi. O süzüldü. Yani sanırım. Uzakta gördüğümüz için yanlış görmüşte olabilirim. Mai yolda yürümeye başladı. Acaba hiç bir şey olmamış gibi yanına mı gitsem yoksa arkada kalmaya devem mi etsem? Tereddütü bırakıp koşarak onun yanına gittim.

L-"Selam!" Mai irkilerek bana döndü. Afallamış görünüyordu.

M-"Merhaba!" Dedi garip bir gülümsemeyle. Dikkatle onu inceledim. O da bana beni sorgulayan küçük bakışlar atıyordu benim fark etmeyeceğimi düşünerek.

L-" İyi misin?"

M-" Evet, iyiyim." Dedi çok hızlı bir şekilde ardından hemen konuyu değiştirdi. Ben de yanlış gördüğüme kanaat getirdim. Ne de olsa böyle bir şey mümkün değil, değil mi? Fakat belkide o an inanmak istediğime inanıyordum .
《☆☆☆》
Mai zil çaldığı gibi yanıma gelip beni hafifçe ittirerek yanıma oturdu.

M-" Bak ben ne aldım?" Dedi iki elini aynı anda açarak. Sağ elinde yarısından çoğu mavi, geri kalanı sarı olan bir bileklik, diğer elinde ise bunun tam tersi olarak yarısından fazlası sarı, geri kalanı mavi olan bir bileklik vardı. Arkadaşlık bilekliği idi bunlar. Ben bilezik takmayı pek sevmem ama Mai o kadar çocuksu bir heyecanla bana bakıyordu ki bir şey diyemedim.

M-" Hadi, seç birini." Dedi sabırsızca. Onun bu haline gülerken mavili bilekliği seçtim. Çünkü onun sarıyı çok seçimini biliyorum bu yüzden sarılı bilekliği ona baktım. İkimizde gülümseyerek bilekliklerimizi taktık. Tam Mai bir şey söyleyecek iken tanıdık üç sima karşımıza geçti.

S-" Başka kim seninle arkadaş olurdu ki zaten Lily?" Dedi iğrenç bir sırıtışla. Ona bakıp kaşlarımı çattım.

L-"Defol" tek kelimelik cevabım yüzünü burusturmasina sebep oldu.

K-" iki ezik birbirini bulmuş." Kim gözlerini devirdi. Bunun üzerine kaşlarımı daha da cattim. Neden sürekli beni hedef alıyorlar? İçimden bir ses sorumu hemen cevapladı tabii ki. Bu kadar korkak olup arka planda durduğum için.

M-" Gidin burdan." Dedi Mai sesi titreyerek. Güçlü durmaya çalıştığının farkındayım ama pek te başarılı olduğunu söyleyemem.

A-" Seni küçük sonradan gelme. Sen bundan bile daha eziksin." Dedi Amy yüzünde sahte bir acıma ifadesiyle. Göz ucuyla Mai'ye baktım. Suratı hiç olmadığı kadar asıktı. Hışımla sıradan kalktığım gibi tehditkar bir havayla elimi masama dayayıp hafifçe eğildim.

L-"Git Sasha." Onun adı ağzımdan iğrenç bir küfürmüşçesine çıkmıştı. Mai ayağa kalkıp kolumu tuttu.

M-" Lily, gidelim..." fakat ben onu duymazdan geldim. Gözlerim Sasha'dan arkasındaki aynaya kaydı. Bu sefer kesinlikle doğru gördüğüme eminim. Sağ gözümün renkli kısmı kan kırmızısına bürünüyordu. Kafamı eğip gözümü sımsıkı kapadığım gibi doğruca bahçeye koştum. Bahçeye çıktığımda Mai kolumdan tutarak durdurdu beni.

M-" N'oldu? İyi misin?" Endişeli yüzüne korkarak baktım gözümün eski haline dönüp dönmediğinden emin değildim çünkü. Fakat o sıradışı bir tepki vermedi. Sanırım gözüm çoktan eski rengine dönmüştü.

Neden öyle koşup dışarı çıktığımı soracakti fakat yüzümde her nasıl bir ifade gördüyse bunu sormaktan vazgeçti.

M-" İstersen biraz bahçede dolanabiliriz, ne dersin?" Dedi gözlerime bakmaktan sakınarak. Kafamı iki yana sallandim.

L-" Hayır, içeri girelim. Hem zil çalacak birazdan." Cümlemi bitirmemle zil çaldı.
《☆☆☆》
Çantamı sırtıma atıp sınıftan çıktım yanımda Mai ile. Üst kattaki kütüphaneye çıktık.

M-" Tahmin ettiğimden daha az insan varmış burada." Dedi çantasını sandalyeye bırakırken. Az insan olduğu konusunda haklıydı. Genellikle çalışmak isteyenler kütüphane yerine (tabii araştırma yapmaları gerekmiyorsa) en alt kattaki çalışma salonlarını kullanıyorlardı. Kafamla Mai'yi onaylarken sandalyeme oturdum. Mai'nin yapması gereken bir tarih ödevi vardı. Bense ödevlerimi çoktan bitirdiğim için sadece kitap okuyacağım. Eğer yardım isterse yardım ederim. Çantamdan kitabımı çıkarıp okumak üzere açtım. Mai'nin arkaya kitap almak için gitmesi gerekiyordu fakat o birden durdu. Gözlerimi okuduğum cümleden kaldırıp ona baktım. Onun bana bakmadığını fark ettim. Kitabıma bakıyordu. Yüzünün rengi çekilmiş, hayalet gibi duruyordu.

L-" İyi misin? Ne oldu? " Dedim tedirginlikle.

M-"S-sen.... y-yani iyiyim." Dedi. Sesi çok zayıf çıkıyordu. Elini hızla kitabın üzerine koydu.

M-" Ben bunu senden ödünç alabilir miyim?" Ne? Bu da nerden çıkmıştı şimdi?

L-" Bitirince sana ödünç veririm." Mai kafasını hızlı hızlı salladı.

M-" Olmaz, şimdi versen olmaz mı? Lütfen...?" Dedi yalvaran bir sesle. Bir kitap için neden bu kadar ısrar ediyor ki? Genelde kitaplarımı bitirmeden kimseye ödünç vermem ama...

L-" Eger bu kadar istiyorsan peki, al." Dedim kitabı ona uzatarak. Omuzlarının rahatlamayla çöktüğünü gördüm. Teşekkür edip ona yardım edip edemeyeceğimi sordu.

Gölgedeki Işık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin