1.3

125 39 105
                                    

Oy ve yorum lütfen 🎡
•••

İlk başta sadece küçük bir baş ağrısıydı.

Kelimeler ağzımdan çıkar çıkmaz aniden kafam zonklamış ağrı giderek azalmıştı ama şimdi... Sanki içimde bir his vardı ve bunu yönetmek fazla zorluydu. Zorlukla nefes aldım. Başımda Onihra bekliyordu ama benden ne gibi bir beklentisi vardı bilmiyordum.

Neden? Neler oluyordu?

"Canın acıyor mu Hannie?"

"Emin değilim." Elimi başımın iki yanından ayrılıp kafamı kaldırdım. Şu an. Şu an kutunun içindeydik ve ben yeni fark ediyordum.

"Ağrın olmasın diye buraya getirdim seni. Sormadan yaptığım için özür dilerim lakin canın yanması en son isteyeceğim şey."

Nasıl bu kadar tatlı ve sempatik olabilirsin? Nasıl bu kadar iyi olabilirsin anlamıyorum cidden...

"Sorun değil ben... Sadece bilmiyorum." Başımı geriye attım ve derin bir nefes aldım. Sonunda nefesim normale gelmişti ama içimdeki his hala devam ediyordu. Bir güç vardı ve bedenim buna karşı koyuyordu sanki. "Ne olduğunu bilmiyorum veya ne olacağını. Neden bu sözleri söylemem gerekiy-"

Sustum. Gördüğüm şey kelimelerimi bitirmişti sanki. Büyük, gizemli lunaparkın şu an dışındaydık ve demirlerin yükseldiği mor gökyüzünde beyaz tabelada mor harflerle yazılmıştı.

Handora.

Benim ismimle birleşen kutu... Gözlerimi kıprıştırıp önüme döndüm ve soran gözlerle Onihra'ya baktım. Kullanıcı ile birleşir herşeyi mümkün kılar tarzı bir şey söylemişti. Şu an gerçekten uzun bir açıklama bekliyordum.

"Artık. Birlikte olabiliriz. Sadece sen ve ben. Sonsuza dek."

Kendi düşüncem olabilirdi. Sadece bir yanılsama veya daha fazlası ama bilmiyorum. Bana mı öyle geliyordu yoksa ikidir Onihra gerçekten korkutucu olmaya giden cümleleri o güzel yüzüyle romantik bir şekilde söylüyordu? Seslice nefesimi verdim. Bu sırada beyaz elleri benim esmere çalan parmaklarımı bulmuş ve kaldırıp üstünden bir öpücük almıştı. Havalara uçuruyordu beni. Anlıyor ve iyi geliyordu. Şüphe? Hayır. Ona karşı şüphe diyemezdim. Farklı bir şey vardı içimde. Hayattaki olumsuzluklarla dolu herşeyden sonra iyi bir tavır gördüğüm içinde olabilirdi bu.

"Artık senin ismin yazılı. Boş değil orası. Artık buraya hakim olan sensin sevgilim. Burası artık ikimizinde evi. Gerçi senin ikinci olmuş oluyor ama olsun. İstediğin zaman girip çıkabilir, beni zorlamadan hemen yanına çağırabilirsin. Sahi! Birlikte lunaparka gidelim mi?" Çocuksu bir heyecan vardı yüzünde. "Buradakine değil. Rengarenk olanına. Olmaz mı?"

"O-olur. Ben... Şey. Ah Onihra." Eğildim ve başımı omzuna koydum. Gerçekten yorucu gelmişti bu yaşadıklarım. Üstelik hala tam anlamıyla ne olduğunu anlamış değildim. İsmim lunaparkın tabelasında yazıyordu ve Onihra bana artık evin diyordu. Süre kısıtlanması kalkmıştı anlaşılan. Beni çağırabilirsin dediğine göre de onun da güç sınırlandırılması kalkmıştı.

İyi de niye?

Kafamda soru işaretleri varken başımı kaldırıp mor gözlere baktım. Gülümsüyordu. Mutluydu. Bu da beni mutlu ediyordu. "Gidelim." Başımı sallayarak gülümsedim. Ardından sıkıca tutmuştu elimi.

"O zaman götür bizi."

Anlamayarak baktım. Ben mi? Paralellik gücü olan- "Artık kutunun gücünü kullanabiliyorsun. Tabi ki benim kadar değil. Ben mutlak bir varlığım. Sadece sana şu an güç paylaşımı yapabiliyorum."

Handora •Minsung•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin