"Çiçeklerden papatyayı, insanlardan seni sevdim..."
-Oğuz Atay
•ig&tt:Scarletwm_
•🕯
****
Nesrin ve Gülizar, lojmanın bahçesinde ki minik çardakta otururken keyif çaylarını yudumluyorlardı. Eşleri Yavuz ve Ali ise birisi karargaha birisi karakola gitmişti. Çocukları Pars, Atlas ve Mahperi ise her zaman ki gibi lojmanın bahçesinde oynuyorlardı. Daha doğrusu Atlas, Mahperi ile oynuyor, Pars ise onları izliyordu. O hep böyleydi, oyunlar oynamaz ve kardeşlerini izlerdi.
"Abiii! Lütfen sende oyna bu kez!" Dedi Mahperi.
"Oynamam ben kızım."
"Ama lütfeeeen." Diye dudak büzdü. Kırmızıydı dudakları ve o masum yeşili gözlerini abisine dikince dayanılmaz oluyordu. Kıyamıyordu Pars.
"Ben kovalamaca sevmem." Dedi bahane bularak.
"O zaman misket oynarız?" Dedi Atlas. Pars düşündü, misket bazen oynardı ama sarmazdı. Onun için en iyi;silahlardı. Lojmanın içinde ki parkı saran taştan duvarlara pet şişeleri dizer, ardından oyuncak silahı ile onları devirirdi. Evet, Pars'ın en sevdiği oyun buydu. Aslında ona göre oyun değildi, ona göre oyun ahmakların işiydi, aptalcaydı. Ama kardeşleri oynarken izlemeyi severdi. Yine aynı şeyi yapmak istiyordu ama ikiside onunla oynamasını istiyordu.
"Hayır dedim Atlas." Diye diretti.
"Hadi Atlas beni yakala!" Dediği gibi koşmaya başladı küçük Mahperi.
"Hadi koş yakala miniğini." Dedi Pars.
Atlas, Mahperi'nin peşinden koştu ama yakalamadı, çünkü yakalayınca ağlıyordu. Ne Atlas, ne de Pars onun ağlamasına dayanamıyordu.
Mahperi kaçtı, Atlas kovaladı. Pars ise minik kardeşlerini dudaklarında minik bir tebessüm ile izledi.
Siyah deriden uzun paltosu onun kamuflajıydı. Ellerinde ki siyah uzun deri eldivenin üzerinde parlayan kocaman bir yüzük vardı. Detaylı inceleyemedim ama üzerinde Medusa vardı. Medusa'nın arkası tamamen siyah, kendisi gümüş gibi parlıyordu. Gözleri çekikti, sürdüğü eyeliner onu daha da çekici gösteriyordu. Teni beyazdı, gözleri kırmızı olsa tıpkı bir vampir diyeceğim. Yağmur, ikimizin başından aşağı yağarken, çekik olan gözlerini kısarak bana baktı. Daha önce bir yerde görmüş müydüm?
"Ne var? Hiç mi koşan bir insan görmedin?" Diye terslemeye devam etti.
"Çok dikkat çekicisin." Diye itiraf ettim. Bakışları değişmedi. Sanki bakışlarında ki sularda, merhametsizlik, acı ve intikam yatıyordu. Evet, intikam. Gözlerinde tamda bunu görmüştüm. Belkide bir polis veya askerdi çünkü belindeki şişliği görmemek imkansızdı. Kesinlikle belinde bir silah taşıyordu. Eminimki o uzun siyah deriden paltosunun kollarında bıçak bile vardır. Çok gizemli, bir o kadar da korkutucu bir havası vardı. Uzun süre birbirimize bu denli dikkatli bakmamız gerekmezdi. Ya şu anda bana zarar verirse? Ya da bu kimdi? Amacı neydi? Beni süzmeye başladığın da, gözlerinin değdiği her zerrem yandı kavruldu sanki. O keskin yeşil gözlerle beni bu kadar dikkatli süzmesi ürpertmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi
Teen FictionÇok değer verdiğin bir ailen vardır. Annen ve baban. Mutlu bir hayatın vardır belki ama şu gerçeği unutmayın; Her güzel birşeyin sonu vardır. Annem gibi. Hayat bana çok şey öğretti. En çokta yaşamayı. Kaybederek, ihanete uğrayarak, aldatılarak, doğ...