Birkaç gün sonra;
Annemin bilmem kaçıncı kez aynı sorusuyla bıkkınca "Aradım dedim ya anne." dedim. Arden'e kafayı takmıştı resmen.
"Dedin mi valizinide getirsin diye."
"Dedim dedim."
"Oh oh iyi yarın birlikte gidersiniz." diyen annemle başımı salladım. Yarın Arden ile birlikte İstanbul'a dönecektik annemde bu yüzden Arden'i bu gece tekrardan yemeğe çağırıp burada kalmasını istemişti. Arden ise ilk hayır desede işine geldiği için sonra kabul etmişti.
Anneme "Ben çıkıyorum." dedim çantamı takarak. Bugün Arden ile birlikte son kez Bursa turu atacaktık.
Annem "Tamam kızım dikkat edin." deyip bana sarıldıktan sonra evden çıkmıştım.
Arden ile daha önce Gölyazı, Soğanlı Botanik parkı, Sular vadisi ve bir kaç tarihi yeri gezmiştik. Bugün ise merkezde takılacaktık çünkü çok zamanımızı yoktu iki saat dışarıda kalıp eve dönüp akşam yemeğine yetişmeliydik.
Arkamdan gelen 'piştpişt' sesle hızlıca arkamı döndüm. Arden ellerini cebine koyup duvara yaslanarak gülüp bana sesleniyordu.
"Düzgüncene çağırsana!" diye mızmızlanmamla gülerek duvara yaslanmayı kesip yanıma geldi.
"Hayırdır korktun mu?" diye sordu yüzümü inceleyerek.
"Ne korkacam he bana mı sesleniliyorsun diye anlamadım." dememle başını sallamıştı elimden tutup kendine çekip sarılmasıyla gözlerimi kapattım daha doğrusu gözlerim istemesizce kapanıyor kokusunu istemsizce içime çekiyordum.
"Sende sarılsana." diyen Arden ile iki yanımda olan ellerimi boynuna yerleştirdim. Hoşuna gitmiş olacak ki daha sıkı sarılmış beni taşımıştı deve gibi boyu vardı pisliğin.
"Sen nasıl bir şeysin böyle bu nasıl huzur am- neyse küfür yok.'' demesiyle geri çekilip güldüm.
"Küfür edersen seni döverim." dememle bı dudaklarıma bı gözlerime baktı. O kadar yakındık ki kalp atışlarını bile hissediyordum benimkilerde gittikçe hızlanıyordu...
"Yanağından... Yanağından öpebilir miyim?" diye boğuk çıkan sesiyle başımı salladım. Dudaklarını yanağıma ama dudaklarımın kenarına bastırmıştı. Gözlerim daha önce adlandıramadığım bı hisle kapanmış kalbim delicesine atmaya başlamıştı. Sana ki başım bile dönmeye başlamıştı, ellerim ayaklarım titriyordu. Arden'in omuzlarına daha sıkı tutunarak onu daha da kendime çektim. Dudaklarını çekip tekrardan bastırdıktan sonra baskısını arttırmıştı. Belimde olan kollarından birini çekip boynuma yerleştirip geri çekilerek konuştu.
"Sen farkında olsanda olmasan da bana kapılıyorsun." deyip alnıma öpücük kondurarak geri çekilip elimi tuttu.
"Elini tutabilir miyim?" demesiyle başımı salladım sanki beynim tüm işlevlerini kaybetmiş hipnoz edilmiş gibiydim düşünemiyordum. Arden ile yürürken bı ellerimize birde ona bakıyordum. Ben ona kapılmıştım..
&
"Arden yaaa sen hile yapıyorsun ben kabul etmiyorum!" diye kollarımı göğüsümde birleştirerek mızmızlandım.
"Güzelim yanı başındayım ne hilesi?" diyen Arden'le omuz silktim. Sürekli strike atıyordu.
"Arden yaa kabul etmiyorum bu kadar iyi atamazsın!" dedim ters ters ona bakarak.
"Güzelim gözünün önünde atıyorum işte."
"Nasıl atıyorsun öyle?"
"Aşkım labutlara odaklan kolunu eğme dik kalsın pozisyonun yanlış senin." deyip bana yaklaşmıştı.
"Bak Arden!!!"
"Aşkım sordun söylüyorum işte sana."
"Yavşama Arden yavşama!!" diye sinirle konuşup hafif bı top seçtim. Aptal çocuk tüm labutları deviriyordu bende işe sürekli iki tane kalıyordu bu da sinirlerimi bozuyordu hâliyle.
"Kolunu düz yap Ayla."diye konuştu.
"Yapıyorum."
"Yapmıyorsun." deyip arkama geçmesiyle bayılacak gibi olmuştum. Sol koluyla belimi kavrayıp bana dahada yaklaşıp yüzünü omzumun üstün yerleştirmişti.
"Sol bacağını öne doğru dahada kır, eğil biraz. Sağ kolun dik olsun, düzgün tut topu dik açıyla at." demişti.
"Geometri dersi mi veriyorsun?" dedim gerginliğimi atmaya çalışarak.
"Aylaa bozma kızım ortamı." demesiyle omuz silktim hep bi gerginlik.
"Tamam yaa."
"Hazır mısın?"
"Değilim."
"Aylaaa."
"Tamam ya bi dur hazır hissedecem kendimi." dedim derin bi nefes alarak.
"Hadi."
"Arden!!"
"Tamam hadi."
"Hazırım."
"Şimdi hızlıca at kolunu kırmadan." demesiyle derin bi nefes vererek hızlıca topu attım. Hepsi düşmüş sadece bir labut kalmıştı o da sallanıyordu en sonunda düşmesiyle hızlıca el çırpıp arkamı dönerek Arden'e sıkıca sarıldım.
"Oldu oldu attım Arden attım." diye ben heycanla konuşurken kulaklarımı Arden'in gülme sesleri doldurmuştu.
"Afferim benim kızıma güzel bebeğim benim." diye konuşunca gülerek geri çekildim.
"Ama sen kazandın" dedim dudak büzerek. Elini çeneme koyup okşamasıyla gözlerine baktım.
"Ben sana yenilmişim bowlingte kazansam ne olur." demesiyle gülüp geri çekildim.
"Çok krosun Arden." dedim yüzümü buruşturup.
"Hepsi sana güzelim." deyip gülmesiyle omuz silktim.
"İyi hadi eve gidelim yoruldum ben şimdiye yemek hazır olmuştur." dememle başını sallamıştı.
"Elini tutabilirim değil mi?" diye sormasıyla çantamı ona uzattım.
"Çantamı taşıyacaksan olur." dememle gülüp çantamı omzuna yerleştirdi.
"O zaman hadi gidelim prenses." deyip elimi sahiplenir bir şekilde tutup yürümesiyle bende ona ayak uydurdum. Birlikte yürüyüp AVM'den çıkarken aynı zamanda sohbette ediyorduk. Sürekli konu konuyu açıyor konuşacak bir şey buluyorduk. Ardenle sohbet etmek vakit geçirmek ya da hiç biri olmasın yanında olmak bile güzeldi değişik bi enerjisi vardı, huzurdu bu enerji.
Saçlarıma öpücük kondurup "İyiki varsın." demesiyle başımı kaldırıp ona baktım.
"Sende, sende iyiki varsın." dedim dudaklarımda oluşan gülümsemeyle :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEVLÂ #Texting
ChickLitİmkansız gibi gözüken🎶 Arden: Sadece görünce değil düşününce bile kalbinin ilk önce sıkışıp sonra delicesine atması. Arden: Başına bir şey gelecek diye korkman. Arden: Onu herkesten her şeyden korumak istemen. Arden: Tek bi tebessümü için herkesi h...