sonunda gelebildim!! yaklaşık yirmi gündür bir daha buraya giremeyeceğimi düşünerek korku yaşıyorum ya.
yeni bölüm de getirdim taslaktan hemen taze taze, keyifli okumalar dilerim (çok mutluyum)🌛
çalan telefonunu duyduğunda birkaç dakikalığına çıktığı mutfağına geri dönüyordu. sabah kendine bir şeyler hazırlamak istemişti, her zamanki klasiğinden bağımsız bir şeyler. boş zamanlarında mutfakta uğraşmayı çok severdi.
telefonda kızılın adını görünce büyüttü gülümsemesini. hayatında hiç olmadığı kadar mutlu, keyifli ve canlı hissediyordu kendini.
"benden ayrı yapamıyorsun bakıyorum da."
"sana da günaydın." berk'in zihni cümleyi 'dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan çocuk' olarak tamamlamıştı. kadının söylediklerine gülerken bir yandan da merakla telefonu dinlemeye çalışan ve telefona elini uzatan yasmin'in eline hafifçe vurmuştu. "kahvaltı yaptın mı?"
"yapmadım da, biz her öğünümüzü birlikte mi yiyeceğiz?"
"şikayetin varsa?"
"yok." kızılın mırıltısıyla onaylamasına gülümsedi yeniden, var demesini beklediğini biliyordu ve onu her zaman ters köşeye getirmeye bayılıyordu.
"peki, bu sefer başbaşa olmayacağız zaten." gülümsemesi silinen kadın ise bunu berk'e belli etmeyecekti tabi.
"güzel, bence de. kiminle olacağız peki?"
"yasmin, asistanım, senden özür dilemek ve seninle doğru düzgün tanışmak istiyormuş."
"hmm, flörtün olan asistanın değil mi?" kadının bunu unutmayacağını ve devamlı hatırlatacağını biliyordu berk.
"evet, flörtüm olan."
"iyi, geleyim o zaman. ben de bir şeyler hazırlıyordum kendime, onları da getiririm."
"tatlı kurabiye mi yapıyordun yoksa?"
kaşlarını çattı kadın, ister istemez kameranın açık olup olmadığına da baktığında berk'e döndü tekrar.
"nereden bildin?"
"çok severim, öyle olmasını istedim demek ki." birkaç saniye nefes alıp verdiler sadece. aybike arkadan yasmin'in fısıldayan sesini duyabiliyordu. ya gelsin berk ısrar et, dediğinde gülümsedi.
"sevindim sevmene."
"geliyorsun o zaman dimi? hava çok güzel, dışarıda yapalım kahvaltıyı diyoruz. konum atarım sana olur mu?"
"olur, görüşürüz."
"görüşürüz görüşürüz."
genç kadın telefonu kapattıktan sonra hemen saçlarını açıp hazırlanmaya koyuldu. siyah bol, yüksek bel bir pantolon ve beyaz kalın askılı bir crop giymişti. güneş gözlüğü ve çantasını aldığında da fazla makyaj yapmadı.
fırından çıkardığı kurabiyelerini az önce yaptığı milföylerin yanına koyduğunda onları da kutulayıp çıktı evden.
berk'in attığı konumdaki parka geldiğinde etrafı inceledi. gerçekten çok güzel bir yerdi burası, göl kenarıydı, yeşilin içindelerdi zaten ve şahane görünüyordu.
berk kadına yerlerini belli etmek için uzaktan el salladığında yanlarına gitti.
"günaydın tekrardan."
"günaydın."
yasmin gelip gayet arkadaş canlısı bir tavırla sarıldığında şaşıran kadın kaşlarını çattı berk'e bakarak. sarılmasına hafif bir karşılık verdiğinde de geri çekilmişti yasmin.
YOU ARE READING
who is the guilty one | ayber
Genç Kurguberk'in psikologu olduğu hasta, aybike'nin de müvekkili olmak zorundaydı. başka seçenekleri yoktu.