Griff Caira'nın kapısını çaldığında içinden birden ona kadar saymaya başladı. Eğer Caira on saniye içinde cevap vermezse Liz'in odasına geri dönüp Caira'nın teklifini geri çevirdiğini söyleyecekti. Ama Caira altıncı saniyede kapıyı açınca planı suya düştü. Yine de Caira'nın onu başından savması için henüz çok geç değildi. Caira genelde yalnız bırakılmak ister, ev arkadaşlarıyla vakit geçirmezdi. Ama bugün evrenin Griff'e bir garezi olsa gerek, Caira, Griff'i kapısında gördüğünde yüzünde rahatlamış bir ifade vardı.
"İskambil oynayacağız. Liz, bize katılmak ister misin diye soruyor." Griff tüm benliğiyle Caira'nın hayır demesini diledi. Onun yerine Caira, kapıdan anahtarını alıp,Griff'in yanına, koridora çıktı. Eliyle Griff'e yolu göstermesini işaret ettikten sonra Griff önde, Caira arkada, Liz'in odasının yolunu tuttular.
"Caira!" Liz'in sesindeki neşe yüzündeki gülümseme ile yarışır cinstendi. "Gel, otur," dedi, yatakta oturduğu yerde sağa kayıp Caira'ya yer açarken.
"Üç kişi kart mı oynanır," diye şikayet etti Caira, ama sesinde her zamanki bezginlikten eser yoktu. Griff, gelmeseydin o zaman dememek için kendini zor tuttu.
Başka zaman olsa, Caira'nın onlarla vakit geçirmek istemesi Griff'in hoşuna giderdi. Ama Liz ile başbaşa vakit geçirme şansını elinden aldığı için içten içe Caira'ya bileylenmişti.
"Yeterince zorlarsan üç kişiyle her oyunu oynayabilirsin."
"Nereden biliyorsun?" Caira Liz'in yanına oturdu.
Griff de ikisinin karşısına yerleşti. Kanatlarını yatağın ucundan aşağı sarkıtıp bağdaş kurdu.
"Küçükken çok fazla oyun oynardım." Liz'in gözü uzaklara daldı.
"Kiminle?"
"Kardeşlerimle." Liz, baktığı yerden gözlerini ayırmadı.
"Kardeşlerin olduğunu bilmiyordum," dedi Griff.
Liz kafasını sallayıp yüzüne zorlama gibi gözüken bir gülümseme koydu. "Konusu hiç açılmadı."
Griff Caira'ya bir bakış attı, o da Griff'e bakıyordu.
"Kartları ben dağıtıyorum," Liz konuyu değiştirdi. Üçünün yatakta oluşturduğu üçgenin ortasına kağıtları dağıtmaya başladı.
Griff, sormak istediği soruları kendine saklamaya karar verdi. Liz'in konuşmak istemediği ortadaydı. Belki daha sonra, başbaşa oldukları bir anda, ama şu an değil. Bir işin ortasında, üstelik yanlarında Caira varken, Liz'e geçmişi hakkında sorular sormak iyi bir fikir değildi.
Baloya kadar geçen iki gün, gerekmedikçe odalarından çıkmamışlar, çıktıklarındaysa ya birbirlerinin odalarına gitmişler, ya da yemek yemek için en yakındaki restorana inmişlerdi. Balonun gerçekleşeceği günün sabahı, Liz ve Caira kasabadaki terziden maskelerini almaya gitmişler, Griff ise odasında somurtarak zaman öldürmüştü.
Öğle yemeğinden bir kaç saat sonra, Caira ve Griff, Liz'in odasından ayrılıp kendi odalarına hazırlanmaya gitmişlerdi. Griff, hazırlandıktan sonra son kez aynada kendine baktı. Kırmızı kadife pantolonu ve aynı renk ceketi, altın rengi maskesiyle çarpıcı bir kontrast oluşturuyor, ela gözlerini ortaya çıkarıyordu. Ama Griff'in ne düşündüğü önemli değildi. Önemli olan Liz'in ne düşündüğüydü. Bu yüzden Liz'in odasına kadar olan kısa mesafede en az altı kere siyah gömleğini düzeltmiş, maskesini çıkarıp geri takmış, sonra elinde tutmaya karar vermişti.
Liz'in kapısının önünde durup son kez ceketinin yakasını düzeltti ve kapıyı çaldı.
"Liz? Hazır mısın?"
Birkaç saniye süren sessizlikten sonra kapının diğer tarafından Liz'in ayak sesleri duyuldu. Kapı açıldığında Griff nefes almayı unuttu.
Liz'in sarı renk elbisesi yere kadar uzanıyor, kolları ve boynu dışında her yerini sarıyordu. Liz'in, yeşil pulları, köprücük kemiklerinden omuzlarına kadar uzanıyor, koridorda yanan gaz lambasının sarı ışığı altında, saten elbisesinden daha çok parlıyorlardı. Saçları, kafasının tepesinden başlayan bir örgüyle arkasında kayboluyordu.
"Yüzünde aşırı aptal bir ifade var."
"He?" dedi Griff nefes almayı hatırladığında.
"Neden salak gibi önümde dikiliyorsun? Çekilsene geçeyim." Liz, sert sözlerine rağmen gülümsüyordu.
"Ha. Pardon." Griff, yana bir adım atıp Liz'in kapısının önünden çekildi.
Liz, koridora çıkıp odasının kapısını arkasından kapattı. "Caira?"
"İlk seni almaya geldim," dedi Griff, Liz'in pullarına dik dik bakmamak için kendisiyle savaş verirken.
Liz bir şey demeden arkasını Griff'e dönüp Caira'nın odasına doğru yürümeye başladı. Griff, Liz'in arkasında yürürken elbisesini ve pullarını incelemekten kendini alamadı. Boynunun iki yanından arkaya uzanan ince tül kumaşlar neredeyse yere değiyordu. Elbisenin arkası beline kadar açıktı ve Liz'in uzun altın rengi örgüsü sağa sola sallandıkça, omurgası boyunca uzanan pulları ortaya çıkıyordu.
Liz, Caira'nın kapısının önünde durup döndüğünde, Griff hızla gözlerini kaçırdı.
"Caira?" Liz kapıya iki kere vurdu.
Birkaç saniye sonra kapı açıldı ve Caira her zamanki gibi somurtan yüzüyle sordu, "Alvis?"
"Daha gelmedi." Liz Caira'nın siyah maskesini elinden alıp incelemeye başladı.
Caira iç geçirip odadan çıktı.
"Kestin mi bunu sen? Aldığımızda böyle değildi sanki." Liz elindeki maskeyi Caira'ya geri uzattı.
"Hayır," diye yalan söyledi Caira. Griff, maskenin ilk haline bakmamıştı ama altındaki tırtıklı çizgiden, Caira'nın bıçağının sorumlu olduğuna emindi.
"Öyle diyorsan," diye pes etti Liz.
O sırada Caira'nın yanındaki odanın kapısı açıldı ve dışarı Alvis çıktı.
"Ben de sizi bekliyordum."
"Bizi mi bekliyordun?" dedi Caira dişlerini sıkarak.
Alvis'in, baykuşu andıran maskesinin sahte kulakları, kafasının üzerindeki boynuzlarla hizalanmış, maskenin, yüzünün bir parçası gibi gözükmesini sağlamıştı. Kahverengi takımı ve yosun rengindeki gömleğiyle, her zamankinden daha az rahatsız edici gözüküyordu. Ama Griff bunun sebebinin, yüzünün büyük bir kısmının, maskenin ardına gizlenmesi olduğunu düşündü.
"Saat üçten beri odamdaydım."
Liz, elini Alvis'in omzuna koyup yürümeye başladı. "Hadi gidelim, Alvis. Geç kalmak istemeyiz."
Caira gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Griff, koridorun ortasında kurtadama dönüşmesinden korkmanın yersiz olduğunu bildiği halde bir adım uzaklaşmadan edemedi.
"Bugün onu öldürmeye kalkarsam tut beni."
Griff, "Tamamdır," dese de, eğer Caira gerçekten Alvis'e saldırırsa onu kimsenin durduramayacağından emindi.
Brimtzen şatosuna gitmek için bir at arabasına bindiler. Şato yakın olsa da, Alvis'in iki kere arabadan aşağı atlamaya çalışmasından dolayı yol, olduğundan çok daha uzun hissettirmişti.
"Maskeni tak, kuş çocuk."
Griff Caira'ya dik dik bakarak maskesini yüzüne yerleştirdi. Sonra Liz'e dönüp, kırmızı dantelli maskesinin parlak kurdelesini başının arkasında bağlamasını izledi. Boğazını temizleyip kafasını şatoya çevirdi.
"Bitirelim şu işi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Ardında - Bronz
FantasyCanavar avcısı dört arkadaş, intikam peşinde birine yardım etmek için yola çıkar. Peşinde oldukları canavardan ve peşlerini bırakmayan geçmişlerinden nasıl kurtulacaklar?