5. İNKÂR

10 2 0
                                    


Evgeny Grinko,  Once Upon a Time

*

DARCY ROSE

Korkuyu iliklerime kadar hissediyordum.

Ve her bir saniyede o adımlar daha da yaklaşıyordu. Sanki o yaklaşan adımlarla birlikte gerçeklere de ulaşabilecekmişim gibi hissediyordum.

Bir dakika sonra da sesin sahibi konuştu.

"Sonunda karşılaşabildik, Darcy."

Sesten tek seçebildiğim yoğun Rus aksanıydı, sesin sahibini tanımıyordum.

Başımı ona çevirip yüzünü gördüm ve korkuma şok da eklendi. Gözlerim irileşirken keskin siyah gözleriyle beni süzmeye devam etti. Refleks olarak bir adım geri gittiğimde elini kirli paltosunun cebine koydu. Çürüğe benzer kokusu burnuma dolduğundan burnumu kırıştırmamak için kendimi zor tutmuştum.

"Beni gördüğüne şaşırmış olmalısın." Bana birkaç adım daha atınca geri geri gittim. Ama geniş gövdeli bir ağaca yaklaştığımı fark edince durmak zorunda kaldım.

"Yaklaşma bana!" diye bağırdım elimi kaldırarak. Korktuğumu görmesini istemiyordum.

Aferin Darcy, dedi iç sesim. Bunu sen istedin. Aptallık ettin. Böyle bir şey olacağını biliyordun.

O gün beni takip ederken gördüğüm yağlı saçlı sarışın adam, "Hadi ama," dedi pişkin pişkin sırıtarak. "Mesajımı gördün ve geldin. Şimdi kaçıyor musun benden?"

"Ben..." diye başladım. Ne diyecektim? Birden öfkelendim, buraya geldim mi diyecektim? Mesaj aklımdan bile çıkmıştı.

"Evet, sen..." diye ısrarcı oldu o da devam etmeyince. "Ne yalanı söyleyeceksin yine? Bunca zamandır yalan söylediğin yetmedi mi insanlara? Gerçeklerin sen de farkındasın."

"Neyden bahsediyorsun sen?" Sesim öfkeli ve gür çıkmıştı. Adam bu durumdan oldukça memnun görünüyordu, kollarını göğsünde birleştirmiş tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu.

"Bak, yine yapıyorsun aynısını; inkâr ediyorsun."

Hadi, inkâr et Darcy.

"Hiçbir şey inkâr ettiğim yok!" Doğrudan kara gözlerinin içine baktım. "Seni tanımıyorum bile!"

"Merak etme Darcy, çok az kaldı. Yakında öğrenmediğin sır kalmayacak." Pişkin pişkin sırıttı ve yüzüne yumruğu geçirmemek için kendimi zor tuttum.

"Sırlar mı?"

"Evet, sırlar. Sende bu inatçılık olduğu sürece öğrenmenin zaman alacağını sanmıyorum."

"Ben... Kafam çok karışık..."

Yalan değildi. Kafamda bir milyon düşünce, bir milyon teori vardı ve önümdeki bir sürü yoldan hangisine gideceğimi seçemiyordum. Hangi yol güvenli, hangi yol tuzaklarla dolu bilemiyordum ve öğrenmemin tek yolu araştırmak, bilgi toplamak olacaktı.

Çözülmesi gereken bir sürü şey vardı.

İkimiz de bir süre öylece birbirimize baktık. Bir süre sonra duyduğumuz başka seslerle gerildik. Benimkisi kim olduğunu anlayana kadar sürmüştü, adam ise gerildiğini saklama gereksinimi duymamıştı.

Gelen, Daniel'dan başkası değildi. Sert yüz ifadesiyle doğrudan adını bilmediğim adama bakıyor, ardından bakışları bana dönüyordu ve sorgularcasına bana bakıyordu. Aptalca hareketime şahit olduğu için anlık olarak utandım. Gitmemiş miydi o?

MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin