"Bir hediye"

134 8 2
                                    

İki Ay Sonra..
Güzel, açık bir öğleden sonraydı ve Gülgün yavuzun merdivenlerde oturuyordu. İki çocuğunun oynamasını izliyor, bir yandan da düşünüyor du Orhanla sabah akşam ilişkiye giriyordu bebekleri olsun diye ama daha birsey yoktu üzülüyordu ve olmayacak diye korkuyordu.
Çocuklara kısa bir süre baktı ve gülümsemek zorunda kaldı. Siyah saçları ve kahverengi gözleriyle tek giderek babalarına daha çok benziyorlardı ve Ferit'ın aksine, Fuat Orhanin sakin karakterini miras almış gibi görünüyordu. Orhanin'ın kısa süre önce aldığı ağaç evde oynuyorlardı. Çok yüksek değildi ama Gülgünde hâlâ endişeleri vardı. Ancak henüz hiçbir şey olmamıştı ve bu yüzden itirazları boşa çıkmıştı. Gülgün hüzünle gözlerini kapadı.
Yüksek sesli, parlak bir çığlık Gülgünün hemen dikkatini çekti ve tereddüt etmeden ikisine doğru koştu, böylece kısa süre sonra doğrudan ağacın altında duruyordu. Ferit'ın tutunmaya çalıştığını ama yine de amansızca yere düştüğünü görebiliyordu. Fuat oyun sırasında ona doğru bir sıçrama yapmıştı ve ne yazık ki Ferit bunu beklememişti.
Gülgün onun düşüşünü durdurmayı başardı ve yere çakıldıklarında onu daha iyi korumak için oğluna sarıldı. Gülgün kafa üstü düştü ve yeşil zemine sert bir şekilde çarparak bayıldı.
Ferit ayak bileğinde bir acı hissetti ama annesini uyandırmaya çalışırken bunu görmezden geldi. Fuat koşarak yanına geldiğini Feriti  azarladığını duydu.
"Anne? Ferit, annemin nesi var?" diye sordu.
Ferit  hemen ağlamaya başladı.
Abisi bir kulağını annesinin göğsüne dayadı ve şöyle dedi: "Sorun yok. Hâlâ nefes alıyor. Kalkmama yardım et." Fuat onu yukarı çektiğinde, Ferit çığlık atmaya başladı ve tekrar yere düştü.
"Kalkabileceğimi sanmıyorum. Fuat, babamı çağırmalısın."
"Ama-"
"Git babamı getir! Dedemle çalışma odasinda. Ben annemle kalacağım."
Fuat başını salladı ve onu babasına götürecek dar yolda tökezleyerek ilerledi.
Fuat koşarak  yukarıya çıkmıştı kapıyı çalmadan Dedesinin ve Babasının çalışma odasına girmişti. Halis ağa tam kızacaken Fuat annesine ne olduğunu panikle anlattı. İkiside hemen Bahceye koştu Orhan çok korkmustu Gülgünü baygın görünce hemen gülgünü alıp içeri götürdü. Feriti de koruma yukarıya taşıdı oda çok korkmustu ve ayagi çok acımaya başlamıştı. Hemen içeriye taşıyıp doktoru çağırmışlardı.
Orhan sonunda Gülgünün yatağına yatırdığında rahatlamıştı. Fuatin şaşkın yorumlarından sonra en kötüsünden korkmuştu ama nabzı sakin ve sabitti. Doktorun söyleyebildiği kadarıyla, idare edebileceği bir beyin sarsıntısı geçirmişti.
Sonra Ferit'ın çatlayan ayak bileğini dikkatlice tedavi etti doktor ve korkmuş çocuklardan dışarı çıkmalarını istedi. Fuat annesiyle kalmayı tercih ettiğinde ve Ferit de suçluluk duygusuyla içeride kalmak istediğinde, Gülgün tekrar uyanır uyanmaz onları geri getireceğine söz verdi. Biraz rahatlamış bir şekilde nihayet birlikte dışarı çıktılar. Ağaç eve geniş bir mesafe bıraktılar.
Orhan tam Gülgünün üstünü örterken, Gülgün uyandı ve Orhan ondan yatar durumda kalmasını istedi. Yüzünde endişeli bir ifadeyle onu tekrar baktı.
Gülgün sinirli bir şekilde ona baktı ve düşünceleri yavaş yavaş netleşmeye başladığında dehşet içinde sordu: "Neler oluyor? Çocuklar nerede? Ferit..."
Doğrulmaya çalıştı ama Orhan bir elini omzuna koyarak onu tekrar uzanmaya zorladı. Şu anda ikisi de iyi ama senin hakkında aynı fikirde değilim."
Gülgün şaşkın ifadesi karşısında ona kan sonuçlarını uzattı ve ekledi: "Hamilesin. 12 günlük."
Gülgün şok oldu:
Yaşım, Fuat ve Fertin doğumu, düşük..."
Gülgün sonuçları gördü ve sustu. Sonra fısıldadı, "Hamileyim."
Bir an sessizce birbirlerine baktılar, sonra Orhan elini Gülgünün koluna koydu ve sordu, "Çocuk bir mucize ve bir armağan! Orhan Gülgüne mutluluktan sarılmışti onun gözlerine bakıp öpmüstü. Gülgün hala inanmıyordu şok daydi tabiki bunun için çaba gösterdiler ama böyle çabuk olacağını düsünmemisti.
Orhan rahatlamıştı ve Gülgünün yüzünden bir tutam saçı çekip aldı.
"Biliyorum. Ben de senin gibi hissediyorum," dedi usulca ve onu kollarına alarak gine öptü.
Gülgün sevinçten ağladı O ve Orhan çok uğraştılar, ikisi aşkla mucizeyi yarattılar.
Nazik bir gülümsemeyle ona döndü. Gözlerindeki ışıltıyı gördüğünde kalbi daha hızlı çarptı.
Utangaç bir şekilde önünde durdu ve ona doğru uzanıp gözlerini kapatmadan önce dudaklarını ıslattı.
Hiç düşünmeden ona doğru geldi ve dudakları nazik bir öpücükle birbirine değdi.
İtmek yok, sadece hissetmek var. Refleks olarak Orhan kollarını Gülgünün arkasına koydu, Gülgün de onun boynuna tutundu.
Sonsuzluk gibi gelen bir sürenin ardından tekrar ayrıldıklarında, Orhan nefes alış verişini tekrar kontrol altına almaya çalışırken Gülgün bir adım geri çekildi. Gülgün, Orhan'dan ayrılıp aynanın karşısına geçti ve henüz küçük olan karnına bakarak, "Bebeğim. Dedi, onu nelerin beklediği konusunda çok heyecanlıydı. Kolay olmayacaktı ama güzel olacaktı.
Orhan karısının yanına gitti ve ona sımsıkı sarıldı. Orhan bu akşam yemekte herkese müjdeyi vermek istiyordu, daha önce konuştukları gibi. Akşam yemeğine çocuklarla birlikte el ele gittiler.
Akşam yemeği her zaman saat tam 7'de yenirdi. Önce herkes gelir, sonra Halis Ağa gelir, o gelince herkes ayağa kalkardı. Halis Ağa masanın başına oturdu, Orhan onun sağına oturdu, sonra gülgün Fuat Ferit onun yanına. Halis Ağa'nın solunda İfakat oturdu.
Hizmetçiler yemeği servis etti ve herkes Halis Ağa'nın onayıyla yemeye başladı.
Şirketten bahsettiler. Sonra Orhan herkesin dikkatini çekti, önemli bir şey söylemek istiyordu. Herkes Orhan'ın ne söylemek istediğini duymak için bekledi Gülgün onun elini tuttu ve heyecanla sıktı.
Orhan başladı: ,,baba sana bir müjde vermek istiyorum biz hamileyiz yani Gülgün hamile. Üçüncü kez dede olacaksın.
Orhan ve Gülgün çok mutlu oldular ve sevinçlerini paylaşmak istediler. Halis ağa Orhan'a tiksintiyle baktı, bir çocukları daha olacağına hiç sevinmemişti. Onların beceriksiz ebeveynler olduğunu düşünüyordu. O sadece torun istiyordu, böylece soy ağacı devam edebilecekti. Halis ağa Orhan'a dönerek, "Senin çocuk yapmaktan başka işin yok mu. Sofradaki herkes susmuş, herkes korkmuştu.
Halis Ağa: Şirketle bu kadar ilgilendiğini hiç görmedim Orhan, Karinla daha çok ilgileniyorsun ve sonucu gördük, bir çocuğunuz daha olacak çok sinirlidi. Ebeveyn olarak yeterli değilsiniz, neden normal insanlar gibi korunmadiniz ve hayvanlar gibi .....tövbe?
Orhan duyduklarına inanamadı ve hemen Gülgün'ün elini bıraktı. Ne yaparsa yapsın babası onu pek düşünmezdi, onu küçük düşürürdü. Orhan tam bir şey söyleyecekti. Sonra Gülgün cevap verdi, bütün cesaretini topladı ve çocuğun sevgiyle yapılmasını istediklerini söyledi. Halis ağa ona tepeden baktı, beceriksiz, bencil ve aynı zamanda hamile bir kadın di. Gülgün sinirden,, Biz iki yetişkin insanız baba, ne yapıp yapmayacagimizi da size soracak değiliz,, dedi ve Sofradan acelece kalktı. Orhan Gülgünün peşinden gidecekti Halis Ağa otur diye bağırdı.
Hizmetliler Fuat ve Ferit'i yanlarına aldılar -
o kadar korkmuşlardı ki kardeşlerinin olacağına bile  algılayamadılar. Halis Ağa Orhana Evde başka bir çocuk istemediğini söyleyerek ona bağırdı. Karına çocuğu aldırmasını söyle yoksa her şeyini elinden alırım ve dışarıda ölürsün dedi. Orhan Gülgün'ün peşinden gitti, babasının anlattıklarıyla yıkılmıştı. Odalarına girdiğinde Gülgün'ün ağladığını gördü. Ona doğru gitti, bir elinden tuttu ve duvara yasladı. Orhan, Gülgün'e çocuğu istemediğini söyledi. Gülgün'ün gözyaşları akmaya başladı ve Orhan'ın ona söylediklerine inanamadı.
Gülgün: Bana bunu yaptırma Orhan, aylardır, yıllardır uğraşan insanlar var, bunu sen de biliyorsun. Bu çocuğu ne kadar çok istediğimizi biliyorsun. Bu bizim çocuğumuz, bizim canımız. Orhan elini sıktı ve ona kürtaj yaptırmasını söyledi. Aksi takdirde onu zorlayacak ve zorla doktora götürecekti.
Gülgün söylediklerine inanamıyordu. Bu onun Orhan'ı değildi. Bu daha önce hiç görmediği biriydi.Orhanin tutuşu o kadar güçlendi ki Gülgün çığlık atmak zorunda kaldı, ağladı ve korktu. Kendini onun elinden kurtardı ve hemen kendini banyoya kilitledi Orhan öfkelendi ve kapıyı tekmeledi. Gülgün şimdi ne yapacağını bilmiyordu ama bebeğinin hayatta kalacağından emindi .......

Enfâl 63 Where stories live. Discover now