Üç ay sonra.
Gülgün ve Orhan arasındaki durum doruğa ulaşmıştı. Orhan ne söylerse söylesin ya da ne önerirse önersin, Gülgün onu geri çeviriyordu.
Onunla her küçük şey hakkında tartışacak ne isteği ne de enerjisi kalmıştı. Orhan hâlâ Gülgün'ün çocuğu aldırmasını istiyordu. Fuat ve Ferit haftada üç kez onu görmeye geliyorlardı. Orhan ve Gülgün gittikçe daha çok tartışıyorlardı. Halis, Gülgün'ü ve karnındaki bebeği istemiyordu. Orhan ona boyun eğmek zorunda kaldı. Bugün Orhan'la gine kavga etmişti Orhan Boşanma konusunu açmıştı ilk kez.
Gülgün duşta durdu, sıcak su çıplak vücudunun üzerinde akıyordu. Sırtını fayanslı duvara yasladı ve gözleri kapalıydı. Gülgün bacaklarını bükmek ve kollarını etrafına sarmak için duvardan aşağı kayıyor. İleri geri sallanarak acı bir şekilde ağlamaya başladı. Su çıplak vücuduna vurmaya devam ediyordu. Gözyaşları durana kadar ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Suyu kapatmak için dikkatlice ayağa kalktı. Aniden bacaklarının arasında sıcak bir şey fark ettiğinde aşağıya baktı. "Ah hayır," diye nefes aldı. Her yeri kanla kaplıydı, kanı toplamak için bacaklarının arasına koymak üzere bir havlu aldı. Sonra Gülgün üzerine bir şeyler giyip evden dışarı koştu. Doğmamış çocuğu için çok korkuyordu. Panik içindeydi. Orhan Gülgünle konuşmak için ona gelmişti o an sinirden çıkmıştı boşanma lafı. Orhan, Gülgün'ü dışarıda gördüğünde evinin önündeydi, panik içindeydi, hemen arabadan dışarı çıkıp yanına gitti. Gülgün taksiye binip acile gitmek istedi bağırıyordu Orhan ne olduğu anlamadi sonra Gülgünün elindeki kanı gördü. Orhan hemen onu tuttu ve arabasına bindiler. Hemen hastaneye gittiler.Gülgün: "Doktor, yardım edin kanamam var, ahh ve hamileyim" dedi çılgınca ve bayıldı. Orhan onu hemen tutu ve kucağına aldı. Orhan Gülgünün saçının hâlâ ıslak olduğunu ve aceleyle birseyler giydiğini fark etti. Doktor hemen muayeneye başladı,"yatağa yerleştirdi Orhan. Minyon kadını incelemeye başladı, yüzünüde bir üzüntü oluştu Orhanin. "Sorun ne doktor, eşimin nesi var?" Bebeğimiz iyimi diye çaresizce bilmek istiyordu.
Doktor hemen kanamayı durdurdu ve Serumu Gülgünün eline taktı. Gözlerini açması ve Orhan'ın endişeli yüzüne bakması birkaç dakikasını aldı. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdı ve doğrulmaya çalıştı.
"Lütfen bir süre burada kalın," dedi Doktor.
Gülgün başını salladı ve tekrar uzandı.
"Ne oldu?" diye sormak istedi.
"Bayıldın," dedi Doktor.
Tekrar doğrulmaya çalıştı ve başardı.
"Yavaş ol," dedi Orhan.
Sorduğu ilk şey "Bebek nasıl?" oldu.
"Bebek iyi," diye güvence verdi doktor.
"Iyki çabuk geldiniz yoksa bebeği kaybetmek durumunuz olabilirdi?"diye devam etti Doktor.
Gülgün rahatlayarak başını salladı.
"Peki ne oldu?" diye sordu Orhan.
Alnını ovuşturdu, "Duş aldım ve sonra kötü bir hisse kapıldim kanama hissetim. Hepsi bir anda, hepsi çok fazlaydı."
Doktor: Bebeğinizin iyi olduğundan emin olmak için ultrason yapacağız. Lütfen bekleyiniz. Doktor ve hemşire ultrason cihazıyla birlikte geldiler. Gülgün çok gergindi, Orhan her şeyi izliyordu. Hemşire Gülgünün karnını açtı ve üzerine jeli koydu. Gülgün soğuk bir şey hissetti. Doktor ultrasona eline aldı ve her şeyi iyice kontrol etmeye başladı. İkisi de gergindi. Orhan ve Gülgün monitöre baktılar ve bir embriyo gördüler embriyo sanki dans ediyormuş gibi bir aşağı bir yukarı zıplıyordu. Doktor bebeğin hiçbir sorunu olmadığını söyledi. Gülgün ve Orhan rahatlamışlardı. Doktor: Bebeğinizin kalp atışlarını duymak ister misiniz? Gülgün sadece başıyla onayladı. Çocuğunun kalp atışlarını ilk kez duydu ve refleks olarak Orhan'ın elini tutup sıktı. Orhan ise seslerden ve doğmamış çocuğunun görüntüsünden büyük mutluluk duyuyordu. İçinde babalık duyguları alevlenmişti. Doktor odadan çıktı. Hemşire gülgün'ün üzerindeki jeli sildi ve gülgün giyindi.
Gülgün dışarı çıkmak istedi ama Orhan onu durdurdu. Onunla konuşmak istedi.
Dik durdu, kollarını göğsünün önünde kavuşturdu ve "Konuşacağız ama burda değil." dedi Orhan.
Gülgün isteksizce onu takip etti ve ondan uzağa oturdu: "Sana söyleyecek bir şeyim yok."
"O zaman sadece beni dinleyeceksin," dedi ciddi bir şekilde, kasıtlı olarak sen ifadesini kullanarak.
Gülgün kollarını kavuşturdu ve ona öfkeyle baktı.
Orhan yılmadı ve konuşmaya başladı: Beni suçladığını biliyorum. Ve bunun ne kadar acı verdiğini de biliyorum."
Gülgün:"Bunu nereden biliyorsun?" diye tısladı ve devam etti Evet, sana çok kızgındım. Sen benden önce bebek istedin sonra vazgeçtim beni bırakıp gittin zorla bebeğimizi aldırmak istedin ben öldüm Orhan senin için nasıl bir şey olduğunu söyleyemem."
"Hayır Gülgün, şimdi beni dinle," dedi kararlı bir şekilde Orhan. Bak çok özür dilerim gülgün, biliyorum yaptığım bir hataydı ama nolur beni affet. Bebeğimiz için bize son 1 şans verir misin. Gülgün gülmeye başladı "Benim sorunum sensin," diye tıslayarak arkasını dönüp gitti. Karnını okşadı. Son kez Gözlerinin içine bakabilmesi için başını çevirdi. Orhan Şaşırdı, gözler boştu, içlerinde sadece hüzün ve acı vardı.
Gülgün o anda ortadan kayboldu.
Orhan az önce olanlara inanamıyordu. Ona geliyor ve sonra da tek yaptığı onu suçlamak oluyordu.
Umutsuzluk içinde başını sallayarak ayağa kalktı ve gitti.
Gülgün biraz hava almak için dışarı çıktı, yaşadıkları ona çok ağır geliyordu. Kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Sadece çocuklarını görmek istiyordu. Gülgün çocuklarını almak için taksiyle okula gitti. Çocukları alıp Orhana götüren şoför hemen haber verdi. Orhan, Gülgün'ün çocukları yanına almasına izin verdi. Gülgün ayrılmak üzereyken bir öğretmen onu durdurur ve çocuklara Fransızca dersi verebilecek birini tanıyıp tanımadığını sorar. Gülgün'ün aklına hemen kendisi geldi, küçüklüğünden beri Fransızca konuşuyordu ve çok iyi biliyordu. Gülgün öğretmenlik yapabileceğini söyledi. Öğretmen çok sevindi ve ona her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı. Gülgün şansına inanamıyordu, hayatında ilk kez para kazanacak ve kimseye muhtaç olmayacaktı, gözleri yaşardı. Ferit ve Fuat'ın elinden tutup çocuk parkına gitti. Birden bir hırlama sesi duydu Gülgün, kendisi zannetti ama hayır, Ferit'in açlıktan midesi gurulduyordu. Çocukları aldı ve hep birlikte hamburger yemeye gittiler. Fuat ve Ferit'in yemek yemesini izlerken çok mutluydu. Huzurluydu. Çocuklarıyla her şeyi yapabileceğini düşünüyordu. Umudunu yitirmedi, kolay olmayacaktı ama cesareti onu bu işin üstesinden getirecekti.
YOU ARE READING
Enfâl 63
FanfictionÇok büyük bir kavga eder Orhan'la Gülgün artık çok geçtir hersey için ...