10. Yaşındaki Elena oturmuş koltukta ailesinin açtığı televizyondan haberleri izliyordu. Bir anne vardı feryat figan ortalıkta dolanıyordu. Kadının perişan halini görmüştü Elena.
Annesine soracaktı? Ama annesi ona yanıt vermicekti. Alt yazıdan okudu. Ve anladı kızını kaybetmişti. Çok kötü bir durum du kızına bunu yapanlara nolmuştu?diye de düşündü.
O günden bu yana kendine söz vermişti Elena. İyi bir avukat olup mazlumlarının yanında olmayı. Hayatta birine yardım etmek onun için koşulsuz bir sevdiydi.
Şimdide karşısında ona yardım elini uzatmak istiyordu. Yardım elini bekleyen bir kadın vardı ve hali çok kötüydü. "Nasıl olur bu?" Hepimiz çok şaşkındık. Kadın bizden yardım istiyordu anladık ama bir polise gitse daha iyi olurdu.
"Kardeşim. İçine çok kapanık biri kimse ile konuşamaz sadece sınıf arkadaşı ile ve bu kapanık halinden daha çok kapandı. Sordum söylemdi, onu canına kıyarken yakaladım bize öyle söyledi. Tam anlamı ile anlatmıyor"
Çok ama çok vicdansızlık kim bilir ne ile tehdit etmiştir bunu yapan. Ah dünya ne kadar mavi görünsende bazen siyahın gün yüzüne çıkıyor. Kadını çimlere oturduk. Batın koşarak su almaya gitti. "Onu tehdit mi ediyorlar?"
Kadın bir süre durdu. Gözlerime baktı kafasını salladı."ne hakkında bilmiyorum polise gidecektik ama delil yok gitsek de Ceyda gelmez" insanım bazen çaresizlik de maf eder.
"Suzan hanım yaşadığınız olay kötü,kardeşinizki daha kötü ama bizim yapabileceğimi ne var ki" batın gelip elindeki suyu kadına uzattı. Kadını suyu alıp içti. İzan haklıydı biz napabilirdi ki?
"Dediklerinde haklısın amaç o hocayı bulup ağa çekmek ve yakalamak" kolay gibi gözükse de aslında değildi. Ve bunu yapmazlardı. Kimse kimsenin canını tehlikeye atmazdı.
"Suzan hanım durumunuzu anladım bende bir kadınım ama bizden umutsuz yanıt alıcaksınız. Bir gaflet ile yanımıza gelip söylediniz sonuç kötü çıkarsa suçlusu biz oluruz. En iyisi polise gitmeniz" güneşin sözleri ortama bıçak etkisi yarattı. Herkes güneşe katıldı. Ben hariç
"Anladım sağ olun bugün benim kardeşime yarın size" dedi ayağa kalktı yürümeye başladı. Arkasından seslendim."ben varım o pisliği bulmaya varım. Ben sizinle ilerlicem" tunç kolumu sıktı. Canım acımıştı kolumu ondan kurtmaya çalıştım."Elena sen ne diyorsun geç şuraya otur"
Kolumu çekip suzanın yanına gittim. Bana baktı beni kendine çekip sarıldı. Gözlerinden yaşlar aktı." Çok teşekkür ederim demekki dünyada hala senin gibiler var" ona tebessüm ettim."bu benim numaram kayıt et haberleşiriz"
Sonra geldiğim yere yürüdüm. Hepsi bana sert bakıyordu. Bu kadar kötü olunacak ne vardı bir insan dan bahsediyorduk. "Siz iyimisiniz bir kadın kalkıp bizden yardım istiyor" hala öyle bakmaya devam ettiler." Biz farkındayız ama sende farkına var polise gidebilir biz de öğrenceyiz ya" dudağımı ısırdım sinirden
"Tamam anladım ben" onlara sırtımı dönüp gittim. Şu an ne hissediyordum hiç bilmiyorum. Bazen sanırsam evrenden yok olmak olabilirdi. Hava kararmıştı ve biraz soğuk esiyordu. Biri bizden yardım istedi ama sadece ben kabul ettim şaka gibi.
Hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Ne düşündükleri zerre umrumda değildi. Kolumdan biri tuttu adımlarım durdu. Beni kendine doğru çevirdi. Tunç ve su diğerleri onların arkasındaydı. "Tamam biraz sert oldu ama biz söz verdik dime sen şimdi onaylıyorsan su ve bende varız" gülümsedim."evet Elena ne demiştik unutma ve bir daha sırtını dönüp gitme" ikisini de kendime çekip sarıldım.
Saçlarımı kulaklarımın arasına koydum. "Sizi çok seviyorum" tekrar sarıldım sonra öptüm yanaklarından. "Bizde seni seviyoruz" su koluma girip sıkıca tuttu. Tunç da aynı şekilde.
Söze su girdi."biz hep birbirimize söz verdik. Eğer siz olmak istemiyorsanız buna hiç bir şey diyemeyiz"
YOU ARE READING
AŞK LAZIM
Teen FictionBiz üç arkadaş. Sevgi,bağ ve daha fazlası. Biz üç dost. Kalp, acı, kader olan kısacası her şey. Biz üç aile. Birbirimize, güven, sadakat koruyucu olan gene her şey. Birbirimizden hiç ummadığımız anda olan hayatlar. En yokuşu, en ağırı, en mutlusu...