Hikayede geçen olay ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.🚩Oy ve yorum yapmadan geçmeyin lütfen :)
Uzun bir bölüm bırakıyorum size.
Bölüm.12
Hayat o kadar hızlı akar ki, gün gelip durduğunuzda yapmam dediğiniz bir çok şeyi çoktan yaptığınızı farkedersiniz. Küçük günahları unutarak, yalanlarınıza inanarak başlar değişiminiz. Yarın daha iyi bir insan olmak uğruna şimdinizi harcayarak kabuslara ilk adımınızı atarsınız .
Elime bulaşan kan kabuslarımdan daha gerçekti. Başını dik tutmaya çalıştığım adamın çektiği acıyı görmek uyanmam için bir sebepti belki de.
Patlamış kaşından , burnundan sızmaya devam eden sıvıyla beraber yüzü daha çok kasılıyordu. Kırmızının yayıldığı dudaklarının bir kez daha konuşmak için açsa da bunu başaramadı. Anlamıyordum.Acısı neden bu kadar çoktu? Gözlerim korkuyla yüzünden ayrıldı. Daha ilk anda giydiği gri kıyafetleri kendi rengine boyayan kanı gördüm. Karnının sağ tarafında, kolunun altındaki delinmiş giysi parçacıkları yarasının nerde olduğunu anlamaya yetiyordu. Nasıl farketmemiştim? Boşta olan elim tereddütle titremeye başladı. Bir türlü oraya ulaşamayacakmış gibi havada asılı kaldı. Yaranın üstüne ulaştığım an korkarak bastırdım. Kısık sesle olsa bile, acısı bir inlemeyle döküldü dudaklarından.
"Yaralı. Doktorlar nerde? " Attığım çığlık yanıtsız kalmıştı. Gözlerine bakmak bile üşütüyorken onların yavaşca kapandığını görmek kalbimi buza çevirmişti. Yıllar sonra bile hatırlasam bu an benim için çok soğuk olucaktı, hep üşüyecektim.
" Neredesiniz?" Bir kez daha bağırdım. Etraftaki hastaların çemberinden bir kaç kişi artık sıkılmış olucak ki, yerlerini terkettiler. O sırada koridorda koşan bir kaç dokturu görebilmiştim.
Yaraya olan temasımı bırakmadan yanıma eğilmelerini izledim. Psikologlardan farklı giyinmiş, iki adam hızla müdahile etmeye başladı. Birisi parmağını nabzına koydu ve onay vericek şekilde başını salladı. Kolumun kenara itilmesiyle yaradan kopmuştum.
Kısa sürede getirilen sedyeyi onun hizasına indirdip, bedenini kaldırdıkları gibi üstüne bıraktılar.Tekerleklerin gıcırtılı sesini duysam da eğilip, kaldığım yerden kalkamadım. Yanından ayrıldığımda gülüyordu, temiz yüzünü gözümün önünden geçirmek istesem de aklım bana yalnızca saniyeler öncesini sunuyordu.
"Kalk Leyla." Ulrica'nın tırnaklarının omzuma değdiğini hissediyordum. Hemen yanımda olmalarına rağmen neden onu yalnız bırakmışlardı?
"Seni odana götürelim." Sakin ses tonunun amacı belliydi, beni yumşatmaya, tepkimi azaltmaya çalışıyordu. Bilerek buraya, bu ana tanık olmam için peşinden sürüklemişti beni.
İstedikleri şeye ulaşmak için ne kadar ileri gidebilirlerdi?
Ali'nin söylediği gibi bir tuzağın içindeydik.
Ellerimi yere yaslayıp, onlardan güç alarak kalktım. Bu sarışın kadın beni avuçlarının içinde sana bilirdi ama onları yaptıklarına pişman etmeden ölmeyecektim." Neden onları ayırmadınız Ulrica?" Sesim o kadar sakindi ki, yıllar sonra gelicek fırtınanın sessizliğine bürünmüştü. Bunu farketti. Eminim çünki gözlerindeki o merak kendini eleveriyordu.
"Bir birlerine zarar vermelerine neden izin verdiniz?" Tüm duygularımı geri plana itmeye çalışıyordum, onun ulaşamayacağı kadar derine saklamam gerekiyordu.
"Ali kendisini bilerek bu duruma düşürdü. Buradan kaçma girişimlerinden bir tanesi daha." Elini sırtıma koyup, beni ilerletirken her gün yaşanan bir şeyden bahsediyormuş gibi hali vardı. "Biz bunu defalarca izledik. Ayırdık ve tedavi etmeye çalıştık. Fakat kendini bir amaç uğruna paralamaktan, akli dengesini kullanarak böyle bir duruma sokmaktan geri durmadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Barut
ActionLeyla İspanyadaki hayatına aşıkken, son defa ailesiyle vedalaşmak için ülkesine döner.Fakat kaderin ona ait olmadığı bir zamanda ihtiyacı vardır. Geçirdiği kazanın ardından hastane odasında ölmeyi beklerken, gözlerini 100 yıl öncesinde açar. Onun...