Merhaba. Hoşgeldinizzz
Yapay zekanın çizdiği Leyla 🥹
. . .
Bölüm.15
Düşünmek ve fazla düşünmek arasındaki farkı bilmeyen insan elini ateşe tutuyordur. Ateş onu yavaş yavaş ısıtırken her şey yolundadır, fakat asıl sorun yanmaya başladığı andır. Elini geri çekmiyorsa tekrar üşümekten korktuğu içindir. Hayatta kalmak için düşünürüz , hayattan korktuğumuz içinse kendimizi yakarız.
Ben uzun zamandır ateşteydim.
Dedemin genç yüzünü ve tanıdığım en soluk yeşile sahip gözlerini o daha gitmeden aklıma kazıdım. Çocukken neden gözlerim onunki gibi değil diye hüzünlenirdim. Fakat şimdi ona benzemek bana yalnızca acı veriyordu.
Onun gibi düşünebilmek, onu anlamak, kendime doğrulttuğum bir namludan farksızdı. Biliyordum ki, benim rızam olmadan bir yolculuğa çıkarıldıysam mutlaka önemli bir sebebi vardı. Onca insan arasından torununu böyle bir yola sokmazdı. Dedem beni yanıltsa bile asla tamamen düşüncesiz ve ya merhametsiz değildi.
Onun sokaktaki kedilere yemek verdiğini, her yıl şehitlikleri ziyaret ettiğini, benim elimden tutup kalbimi, vicdanımı canlı tutabilmem için öğütler verdiğini bilecek kadar çok yanında vakit geçirmiştim. İnsan bu değişir ve ya farklı şekillere bürünebilir ama başkalarına taş olduysa bile bana sert yüzünü göstermezdi.
Şimdi ne olucaktı? Yine ölümü mü bekleyecektim, yoksa bir şeyler değişecek miydi?
Uzun zamandır kendime sormadığım bir soru daha vardı. Peki ben ne istiyordum?Merdivenleri çıkarken Nadya'nın rusça kelimelerini duyuyordum. Öfkeli bir tınıya sahipti. Nerdeyse bağırıyordu ama onu frenleyen erkek sesini de yaklaştıkça duymaya başlamıştım. Bu ses yabancıydı. Doktor olduğunu iddia ettiğim adam olmalıydı.
Kapı dinlemek gibi huylarım olmasa da şuan bundan çekinmezdim. Eğer konuştukları tek bir kelimeyi bile anlayabilseydim bunu yapardım.
Konuşmalarına ilgisiz görünmeye çalışarak içeri girdim. Nadya ayakta volta atıyor olmalıydı ki, tam önümde durdu. Kızıl saçlarından bir kaç tel kulaklarının yanından çıkmış, dalgalanarak yanağına geliyordu. Gözlerindeki hırçın ifade yüzümü gördüğü anda dağıldı. O an bunun duygusal bir geçiş değil, iyi bir maske olduğunu hissettim. Miğdemden geçen ılık hissin endişe olduğunun farkındaydım.
" Adam gitti mi?" Diye sordu sakince. Başımı onaylamak için salladım ve beni izleyen diğer iki çift göze doğru döndüm. Ali'nin yüzü gergindi. Kasılmış çenesinden dişlerini sıktığını anlamak mümkündü. Hemen yanındaki adamsa onu geriye doğru hafifçe itti. Beni görebilmek için doğrulmuş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Barut
ActionLeyla İspanyadaki hayatına aşıkken, son defa ailesiyle vedalaşmak için ülkesine döner.Fakat kaderin ona ait olmadığı bir zamanda ihtiyacı vardır. Geçirdiği kazanın ardından hastane odasında ölmeyi beklerken, gözlerini 100 yıl öncesinde açar. Onun...