" Isabel LaRosa - Heartbeat "
"Jisoo, lütfen bize gel zaten evde kimse yok. Rahat rahat takılırız." diye yalvarıp durduğum yakın arkadaşım büyük bir ısrarla teklifimi geri çevirmekte kararlı olduğunda gözlerimi devirip tekrardan şansımı denedim.
"Evde yalnız olmaktan hoşlanmadığımı bilmiyormuş gibi yapıyorsun." dedim hüzünlü bir sesle. Elbette yalandı, uzun zamandır evde tek kalıyordum ve Jisoo'nun bu sesime dayanamayacağını biliyordum.
İstediğim oldu, Jisoo kabul etti.
Kazanmanın verdiği mutluluk ile yerimden doğrularak şarkı mırıldanmaya başladım. Uzun bir gece olacağını düşünüyordum çünkü Jisoo ile birlikte geçirdiğimiz gecelerde, saat 5 olmadan uyumazdık. Konuşacak konumuz kalmasa bile biz bir yerden konu bulup onu konuşurduk. Ona gerçekten değer veriyordum, o değeri de onun bana yaptığı annelik ile alıyordum sanki. Mutfakta düşüncelerim eşliğinde birkaç abur cubur çıkardım ve hepsine uygun kaplar bulduğum sırada bir gürültü yükseldi.
Motor sesi.
Neredeyse 2 haftadır süren bu motor sesi düzenli aralıklarla sokaktan geçiyordu. Sakin bir yerde yaşıyordum ve bu tarz gürültülere alışık olduğum söylenemezdi. Kendi kendime homurdandığım sırada güzelce masayı hazırladım, masayı süslemekle birlikte ikimizin de çok sevdiği şeyi, yani çilekleri de masaya yerleştirdim. Şimdi Jisoo'yu beklerken telefonumda sosyal medya hesaplarımda göz gezdiriyordum. Instagram'a girdiğim vakit, eski postumun altına gelen birkaç güzel yorumu okuyup beğendiğimde kapı sesi çoktan kulağıma ulaşmış, kapıya ilerlemeye başlamıştım. Kapıyı açtığım gibi karşımda duran Jisoo ile yüzüme bir tebessüm kondu, kollarımın arasına aldığım bedenini güzelce sarmalarken ikimizi de içeri çekip kapıyı kapattım.
"Kızım bir dur, sanki yıllardır görüşmüyoruz." diye söylenirken gülüyordu.
Geri çekilerek saçımı düzelttikten sonra masayı gösterdim. "Sus da masaya bak. Senin için hazırladım."
Güzelce ışıklandırdığım oda ile, masa çok ayrı bir güzel görünüyordu. Jisoo önce çantasını bir kenara koyup masaya ilerlerken gülüşünü duyuyordum. Sevinmesi beni de mutlu etmişti, onunla vakit geçirmekten zevk alıyordum gerçekten.
"Chaeyoung, çok güzel olmuş burası."
Gururla tebessüm ettikten sonra önce onun masaya oturmasını bekledim ve ardından kendim de yerleştim. Normalde yaptığım şeylerden tatmin olmazdım ama bu sefer bir şey kusursuz görünüyordu. İkimizin de ellerinin uzandığı tabaklar, çileklerin olduğu tabaklar olmuştu. Böyle bir durumu tahmin ettiğim için iki ayrı tabak koymuştum.
"Nasıl da biliyor benim en sevdiğim şeyleri. Sincap kılıklı seni."
Kaşlarımı hafifçe çatıp gülerken ellerim telefonuma uzandı. Şu an sadece masayla ilgilenebileceğimizden kaynaklı şimdilik telefonlar ile ilgileniyorduk. Jisoo birkaç dakika sonunda telefonu yüzüme doğru kaldırdığında bakışlarımı kameraya çevirdim. Ne olduğunu tam anlayamadan gelen sesle fotoğraf çektiğini nedense çok sonradan fark ettim.
"İnsan bir haber verir, bakayım nasıl çıkmışım."
"Güzel çıktın al bak." telefonu bana doğru çevirdiğinde gerçekten estetik bir fotoğraf olmuştu. Kısa bir diyalog ardından Jisoo fotoğrafı bana attığında, post atmak için Instagram'a girdim.
@roseannepark:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘤𝘩𝘦𝘳𝘪𝘦 𝙗𝙮 𝙨𝙚𝙣𝙩𝙧𝙚𝙥𝙞𝙖
Fanfiction"Neden sürekli bu sokaktan geçiyorsun?" Birkaç saniye sonra sesini işittim. "Anlamadım?" Tahmin ettiğim gibi bir kadındı. "Burası hep uzatmadır, neden ana caddeden kısa yolu kullanmak varken bu sokaktan geçiyorsun?" "Geçtiğim yolların hesabını sana...