Lisa telefon konuşmasından dönüp avuçlarıyla yüzünü sıvazlarken endişeli görünüyordu. Doğrusu bu durum beni korkutmuştu, ne olduğunu sormaktan çekiniyordum.
Geçen birkaç dakikanın ardından cesaretimi topladığımda elimi Lisa'nın sırtına koyduktan sonra yavaşça okşarken dudaklarımı araladım.
"Bir sorun var, onu anlayabiliyorum. Paylaşmak ister misin?" Sorumla birlikte afallamış olan Lisa bakışlarını gözlerime taşıyınca insan gerçekten bir acı içinde olduğunu algılayabilirdi ve ben onun üzülüp, acı içinde olmasına dayanamadığımı fark ediyordum.
"Chaeyoung ben çok yanlış bir şey yaptım ama bunu şu an seninle paylaşamayacak kadar sıkışmış durumdayım."
Kalbim ağrımaya başlamıştı.
Yutkunup konuşmaya devam ettim. "Anladım. Bunu şu anlık halı altına süpürebilir miyiz peki?"
Minnettarlık duygusunu dolu dolu tattığı gözlerinden belli olurken gülümseyip saçlarını okşadım. Gergin atmosfer biraz da olsa gevşediği için ben de rahatlamış hissediyordum fakat bu ertelediğimiz sorunların bir gün karşımıza çıkıp dikileceğinden de emindim. Sorunlarımdan kaçmak hiçbir zaman çözüm olmamıştı.
Aniden aklıma göğüslerimin hâlâ açıkta olduğu gelince gözlerimi kaçırıp hafifçe önüme döndüm. "Üstümü giyinmeli miyim?"
Lisa yarı çıplak olduğumu daha yeni hatırlamış gibi heyecanla bana döndüğünde tebessüm ettim. "Güzelim bu şamatadan bunu tamamen unutmuştum, özür dilerim. Devam edeyim mi?"
Sorusunu öyle bir cilveyle sormuştu ki insanın etkilenmemesi imkansız kalıyordu. Derin bir nefes alıp başımı salladıktan sonra arkama yaslandım. Yeniden büyük bir keyifle üstüme yerleşen Lisa gözlerini gözlerimden çektiği gibi göğüslerime taşıdı. Dudaklarının arasına aldığı göğüs ucumu aç bir bebek edasıyla emerken iniltilerim eşliğinde saçlarını okşarken hafif hafif çekiştiriyordum.
Başını kaldıran Lisa bana bir soru yöneltti.
"Hoşuna gidiyor değil mi?"Titrek nefesimi dışarı verip sorusunu cevapsız bıraktım. Bu durumdan hoşnut olmadığı bariz belliydi. Göğüslerimin ortasına bir öpücük bıraktıktan sonra yeniden dudaklarını araladı.
"Seni emmem hoşuna gitmiyor mu yoksa?"
Sözünü bitirdiği gibi diliyle göğüs ucumu ezdi, okşadı ve oynamaya başladı. Altında hareketlenirken inledim.
"Kes şunu."
"Neyi?" Benimle alay ederek flörtleşiyordu resmen.
"Hem sözlerinle hem de hareketlerinle yükseltmeyi?"
Bu kadar net bir cevap beklemediği gözlerinden okunuyordu. Kendimden emin bir şekilde sırıtıp arkama yaslandıktan sonra Lisa'nın dudaklarının keyfini çıkardım. Sol eli karnımın üstünden kayıp usulca şortumun içine girdiğinde belim yay gibi gerilmişti. Ne yapacağı açıktı.
Önce iç çamaşırımın üstünden okşadığı vajinamın ıslaklığı kolayca fark edilebilirdi ve ben gerçekten çok utanıyordum. Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi tavana diktim. Bu sırada iç çamaşırımı yana çekip parmağını deliğime soktuğu gibi ağzımdan çıkan büyük inleme onu tatmin etmiş gibiydi. Parmağını alışmam adına yavaş yavaş içimde kaydırırken şortumu ayak bileklerime kadar indirmişti.
Sevişirken konuşmamayı tercih ettiğini aklımın bir köşesine yazmıştım.
Orta parmağı içimde ağır ağır hızlanmaya başladığında benim de inlemelerim doğru orantılı olarak artıyordu. Elimin altındaki yastığı sıkıp belimi mümkünmüş gibi daha da çok germiştim.
"Güzel kızım, sakinleş. Hızlı mı gidiyorum?"
Lisa'nın ses tonu beni çıldırtacaktı.
Başımı olumsuz anlamda sallayıp devam ettim. "Hayır hoşuma gidiyor."
Lisa hafifçe sırıttıktan sonra diğer eliyle vajinamın tepesinde ovaller çizmeye başladı. İşte telefon çalmadan önce tam burada kalmıştık.
Lisa ellerini tamamen vajinamdan çekerken neden durduğuna bakmak için hafifçe başımı doğrulttum. Tam o sırada bacağıma yerleşen elleri, bacağımdan destek almak içindi. Kendini geriye doğru ittirip dudaklarını vajinama kapattı. Nefesimi içime çekip büyük bir ses ile karşılık verirken bacaklarımı istemsiz olarak kapatmaya çalışıyordum fakat Lisa bacaklarımı tutarak buna engel oluyordu. Vajina dudaklarımın arasında yavaşça kayan dili beni tetikliyordu.
Çok geçmeden emmeye başladığı klitorisim beni gerçekten zorluyordu. Daha önce kimseyle bu kadar tutkulu bir şekilde birlikte olduğumu hatırlamıyordum. Bu kadın aklımı başımdan alıyordu.
"Nefesini düzenli kullan, zorlanıyorsun." Lisa'nın bu kurduğu cümle tepemin tasını attırmıştı.
"Pardon hanımefendi siz orada oturmuş beni yükseltirken gayet rahat olabilirsiniz ama inanın ben hiç rahat değilim. Islanıyorum ve kıvranıyorum." Demek gelse de içimden, başımı sallamakla yetinmiştim.
Lisa'nın gözleri kısa süreliğine sol tarafa kayarken kaşlarını çatıp yerinden doğruldu. Nefesler içinde ne olduğunu anlamak için gözlerine bakarken sol tarafta bir şeye odaklanmıştı. Ama neye?
Yutkunup yerinden kalktı ve bana sırtını dönecek şekilde önümde durdu. Hâlâ bir şeye odaklıydı, beni tamamen kapatan vücudu kasılmıştı. Üstündeki tişörtü tek hamlede çıkardıktan sonra sütyenini de çıkarmış ve ben de iyice gerilmiştim.
"Sorun ne balım?" Yönelttiğim soru cevapsız kaldı.
Lisa soyunmaya devam etti, ben de onu anlamayan gözlerle izlemeye. Lisa'nın baktığı yere bakmak için yana kaydım. Bir tabloya bakıyordu, evindeki tablonun önünde birden soyunmak gibi bir fantezisi olamayacağına göre başka bir şey vardı.
Daha dikkatli bakmak için gözlerimi hafifçe kısıp tabloya odaklandığımda üst tarafta çok küçük bir noktayı zorla görmüştüm. Hayır, yanıldım.
Nokta değil, yanıp sönen kırmızı bir ışık.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir, finale biraz az kaldı diyebilirim. En azından hesapladığım şekilde giderse 5 ya da 6 bölüm sonra kitabı bitireceğim. -sentrepia
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘤𝘩𝘦𝘳𝘪𝘦 𝙗𝙮 𝙨𝙚𝙣𝙩𝙧𝙚𝙥𝙞𝙖
Fanfiction"Neden sürekli bu sokaktan geçiyorsun?" Birkaç saniye sonra sesini işittim. "Anlamadım?" Tahmin ettiğim gibi bir kadındı. "Burası hep uzatmadır, neden ana caddeden kısa yolu kullanmak varken bu sokaktan geçiyorsun?" "Geçtiğim yolların hesabını sana...