" Nicholas Bonnin - Shut Up and Listen. "
Lisa ile birlikteliğimizin 2. ayı bitecekti ve bu haftalar ömrümün en güzel zamanları gibi geliyordu. Gerçekten insan sevince mutluluğu iliklerine kadar hissediyormuş. Ama beni en mutlu eden şey, arkadaşlarımızın bizi çok güzel karşılaması. Jisoo'nun tepkisi hâlâ aklıma geldikçe duygulanıyorum.
Eve dönüp haber verdiğim gibi parıldamaya başlayan gözleri ve geniş gülümsemesi ile beni kollarının arasına çekti. Benimle gurur duyuyor gibi bakıyordu, sonunda hayatımı düzene koyduğum için şanslıydık. Yoongi ve Jimin ise bizi sonuna kadar desteklemiş birlikteliğimize çok sevinmişlerdi. Eh tabii, arkadaşlarımın yanı sıra fanlar bu durumdan henüz haberdar değillerdi. Tahmin etseler de onlar için resmi bir açıklamada bulunmamıştık çünkü şu an kendimize vakit ayırmakla meşguldük.
Bu iki hafta gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçince tebessüm edip yerimden doğruldum. Lisa birazdan burada olurdu, dışarıda buluşmak istemediğim için evime gelmeyi teklif etmişti ve ben de kabul etmiştim. Özlemiştim onu. Mutfağa ilerlediğim gibi kahve yapmaya başladım. Dışarıda hava şartları biraz bozulduğu için üşümüşse bu kahve onu ısıtırdı ve tabii ki benim kollarım.
Su kaynadığı için mutfakta çok kalmadan kahve kupaları ile salona tekrar geçtiğimde kapı sesine karşılık gülümseyip kahveleri masaya bıraktım. Sonrasında hemen sekerek kapıya ilerleyip kapıyı açtım, karşımda duran Lisa'yı kısaca süzdükten sonra içeri geçmesi için yana çekilmem ile Lisa çok hızlı bir şekilde içeri adımlayıp kapıyı kapattı ve kollarını belime sardı. Başımı göğsüne yaslamamı sağladıktan sonra saçlarımın arasında hissettiğim dolgun dudakları ile mırıldandım.
"Senin için kahve yaptım sevgilim." dememle Lisa kollarını usulca benden ayırdı. Montunu ve ayakkabılarını çıkardıktan sonra ben de yavaşça salona doğru geçip koltuğa yerleştim. Adımları önümde son bulan Lisa yanıma oturunca başımla kahve kupasını işaret ettim.
"Güzel sevgilim benim için kahve yapmış, öyle mi?" gülümseyip başımı salladıktan sonra ikimiz de kahvelerimizi yudumlamaya başladık.
"En son dün görüştük ama özledim seni." diye mırıldandım.
Lisa tebessüm edip elleriyle saçlarıma uzandıktan sonra okşadı ve kahvesinden bir yudum daha aldı. Bugün nasıl vakit geçirebilirdik emin değildim fakat yanımda olması yetiyordu.
"Ben de seni özledim güzelim. Bir adım ötemde bile kalma, hep dibimde ol istiyorum. Âşık oldum sana, ha?"
Lisa'nın cümlesi ile kısa süreliğine kahkaha attıktan sonra saçlarımı kulak ardı ettim.
"Biliyorum bana olan âşkından ölüyorsun Lalisa Manobal." kahveyi masaya bıraktıktan sonra bana döndü.
"Evet sana olan âşkımdan öleceğim Park Chaeyoung."
- Smut içerir. -
Bir süre gözlerine öylece kilitlendiğimde yüzüme doğru yaklaşan Lisa ile gözlerimi yumdum ve sıcaklığını dudaklarımda hissettim. Tek sıcaklık dudaklarımda değil kalçalarımda da yayılınca Lisa'nın beni usulca kucağına çekişine şahit oldum. Kalçamı avuçladığında dudaklarına ufak bir inilti bırakırken iyice kucağına yerleşmiştim. Şu an yaptığımız erkendi ya da yanlıştı ama gram umurumda değildi. Lisa'nın sıcaklığı ve dokunuşları sarhoş ediyordu fakat mantıklı kararlar verebiliyordum.
Dişlerimi alt dudağına yavaşça geçirince Lisa'nın gülümsediğini dudaklarının gerilmesinden anlamıştım. Karşılık vermem hoşuna gitmişti. Kalçamı kavrayan bir el tişörtümün altına sızınca sırtımı ister istemez dikleştirmiştim, sırtımı okşayan ılık doku dudaklarından ayrılmamı sağladı. Bir süredir dudaklarımız birleşik olduğu için ciğerlerim bir hava bekliyordu, içime çektiğim havayı Lisa'nın dudaklarına vererek nefeslendiğimde Lisa sırtımı okşamaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘤𝘩𝘦𝘳𝘪𝘦 𝙗𝙮 𝙨𝙚𝙣𝙩𝙧𝙚𝙥𝙞𝙖
Fanfiction"Neden sürekli bu sokaktan geçiyorsun?" Birkaç saniye sonra sesini işittim. "Anlamadım?" Tahmin ettiğim gibi bir kadındı. "Burası hep uzatmadır, neden ana caddeden kısa yolu kullanmak varken bu sokaktan geçiyorsun?" "Geçtiğim yolların hesabını sana...