" Sufjan Stevens - Fourth of July. "
"Lisa'yı karşında görünce ne tepki verdin?"
Dün Jisoo ile instagram üzerinden konuştuğumuz konuyu şimdi yüzyüze konuşuyorduk. Dün geceyi tüm ayrıntılarıyla anlatıp, Lisa'nın attığı postu da göstermiştim.
Saçımı düzeltirken konuşmaya devam ettim."Aşırı şaşırdım tabii ilk başta. Kadın olduğunu tahmin etmiştim de bu kadarı pes yani."
Jisoo meyveli yoğurttan bir kaşık daha alırken başını salladı hızlıca. "Evet evet. Bir sokakta karşına çıkıyor, bir Instagram'da karşına çıkıyor. Şimdiki hedef ne acaba?" dediğinde pencereden dışarı bakıyordum.
"Neyse takma bunları kafana bebeğim benim. Hem bugün bizim 9. yılımız. Bu şekilde suratını asmaya devam edersen çıkıp giderim, küserim."
Bugün Jisoo ile dostluğumuzun, kardeşliğimizin, aile olmamızın 9. yılıydı. Bana annemden daha çok sahip çıkan bu kadın hayatıma girdiğinden beri her şey daha iyi gidiyordu. En paramparça olduğum dönemde kucak açmış, yarama merhem olmuştu. Bana aile olmuştu. Birine en ihtiyaç duyduğum zamanda saçımı okşayıp her şeyin yolunda olduğunu söylemişti. Bu kadın benim için onca şey yapıp hayatıma renk katmışken, sosyal medyada dolanan iki aptal dedikodudan dolayı suratımı asamazdım. Bunları düşünürken yüzümde ister istemez bir tebessüm oluşmuştu. Jisoo'ya sarılıp onu sarmalarken mırıldandım.
"9 yıl boyunca bana aile olduğun için teşekkür ederim."
"Chaeyoung eğer duygusal bir konuşma yapacaksan peçete getireceğim."
Bu cümlesi nedense komiğime gitmişti, 8 yıldır hep bu konuşmalar yapılır ve ben o konuşmanın sonunda hüngür hüngür ağlardım. Jisoo ağlamazdı, sadece güzel parmaklarıyla göz yaşlarımı silip beni güldürürdü. Ama 9. yılımızda böyle olmayacaktı. Bu sefer benimle uğraşmasını, onu çocuk gibi ağlamalarım ile bunaltmak istemiyordum. O benim annemdi, ablamdı, ailemdi.
"Benim ağlamamam için pasta yememiz gerekiyor." dedim hüzünlü bir ses tonuyla. Eğer biraz daha bu konu üstünde durursak gerçekten ağlamaya başlardım ve beni susturmak çok basit bir şey değildi.
"Ben zaten pasta siparişini verdim, dışarıda kameralara yakalanıp huzurumuz kaçmasın diye evde kutlayalım dedim."
"Sen nasıl bir şeysin? Ne güzel düşünmüşsün öyle."
Bu konuşmamızın üstünden 10 dakika gibi bir süre geçtikten sonra kapı sesi ile hızlıca kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda beni karşılayan kuryenin elinden orta boyuttaki paketi aldıktan sonra teşekkür edip içeri geçtim.
"Pasta geldi Chichu."
Bunu dememle direkt yanıma ulaşmasına karşılık güldüm ve birlikte pastayı düzgünce kesip tabaklarımıza koyduk. Meyveli pasta sipariş etmişti, ikimizin de ortak sevdiği pasta bu olduğu için büyük bir memnuniyetle pastayı yiyorduk.
"Böyle kuru kuru pasta yemekle olmaz ama bak, gece bir şeyler izleyelim." dedi dilimini yarılayan jisoo.
"Yeter ki sen iste kızım, izleriz."
"İşte benim enerjik Chaeng'im."
Bu 9 yılı yad etmekle geçen birkaç saatin sonunda bu bünyemizle koca pastayı bitirmeyi başarmıştık. Sindire sindire yediğimiz için şimdilik çok bir etki etmese de ilerleyen vakitte karnımızın ağrıyacağına yemin edebilirdim.
"Kaç saattir Instagram'a girmiyorum kim bilir neler oldu." deyip telefonu alırken ana sayfama düşen gönderiler ile güldüm.
@dispatch
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘤𝘩𝘦𝘳𝘪𝘦 𝙗𝙮 𝙨𝙚𝙣𝙩𝙧𝙚𝙥𝙞𝙖
Fanfiction"Neden sürekli bu sokaktan geçiyorsun?" Birkaç saniye sonra sesini işittim. "Anlamadım?" Tahmin ettiğim gibi bir kadındı. "Burası hep uzatmadır, neden ana caddeden kısa yolu kullanmak varken bu sokaktan geçiyorsun?" "Geçtiğim yolların hesabını sana...