Yeni bölüme hoş geldiniz canlarım ciğerlerim. İyi misiniz? Umarım iyisinizdir.
Uzatmadan bölüme geçin bakalım.
Keyifli okumalar...
𖥸𖥸𖥸𖥸𖥸
Yerimde gerilirken istemsizce Barış'ın elini sıkmaya başladım. Didem Mert konusunu bildiği halde hâlâ yanında getirmesine anlam veremiyordum. Hatta Mert'le olan iletişimlerini kopartmaları gerekiyordu.
"İyi misin?" diye Barış'ın sesini duymamla gözlerim, gözlerine tırmandı.
"İyiyim." diye kısa bir cevap verdiğimde gözlerim Mert'in gözlerine tırmandı bu sefer. Gözündeki kıskançlık bariz bir şekilde belliydi.
Bir kaç adımda yanıma gelip tek hamlede beni Barış'tan ayırdı. "Ne yapıyorsun sen be?"
Cümlem havada kalmıştı çünkü Barış çoktan Mert'in kafasına kafasını yapıştırmıştı. "Kimsin lan sen!" derken yumruklar havada uçuşmaya başladı ben ise öylece durup bekledim.
"Asıl sen kimsin de Ayçin'le dans etmeye kalkıyorsun." diye kükredi Mert, öfkeyle nefes alıp veriyordu. Başı Barış'a iyice yaklaşmış, yüzleri neredeyse birbirine değecek kadar yakınlaşmıştı. Gözleri şimşekler çakıyordu, öfkesi yüzünden okunuyordu.
"Ne yapıyorsunuz siz?!" diye bağırdığım. Sesim restoranın uğultusu içinde yankılanırken, aniden belime dolanan güçlü ellerle geri çekildim. "Sen kimsin?!" diye öfkeyle hırladım ve arkamı döndüğümde Yiğit'in yüzüyle karşılaştım. (Hep watty boylar mı hırlayacak canım ahahhag)
"Burada kal!" dedi Yiğit, sert ve korumacı bir tavırla. Beni arkasında bırakıp kavgaya doğru yöneldi. Restorandaki insanlar bu beklenmedik sahneyi şaşkınlıkla ve merakla izliyorlardı. Bazıları ise telefonlarına sarılmış kavga görüntüsünü çekiyorlardı. Garsonlar ve diğer çalışanlar ne yapacaklarını bilemez haldeydiler.
"Senin dalağını sikerim lan!" diye kükredi Barış, sesindeki öfke ve nefret her kelimesinde hissediliyordu. Bir anda Mert'e doğru atıldı. Tekmesi havada süzülürken, adeta zaman yavaşlamış gibiydi. Tekmesi tam isabetle Mert'in göğsüne çarptı ve Mert birkaç adım geri sendeledi. İnsanlar sanki nefesini tutmuş, olacakları izliyorlardı.
Gözlerim telaşla Didem'i aradı. onu kalabalığın arasında, yüzünde de dehşet dolu bir ifadeyle gördüm. yanına gidip saçına yapışma hissi ile baş etmeye çalıştım ama içimdeki panik ve korku beni engelliyordu. Didem de aynı derecede şaşkındı, ne yapacağını bilmez haldeydi. durum giderek kontrolden çıkıyordu ve kimsenin bu kaosu durduracak gücü yok gibiydi.
Barış ve Mert yerde yuvarlanarak birbirlerine vurmaya devam ederken, yiğit araya girmeye çalışıyordu ama Barış'ın öfkesi onunla da bu bulaşmıştı. yumruklar, tekmeler havada uçuşuyor, küfürler havada yankılanıyordu. restorandaki masalar devrilmiş, sandalyeler yerlere saçılmıştı. birkaç müşteri telaşla çıkışa doğru koşarken, diğerleri bu kavgayı bir amire kaçırmamak için gözlerini ayırmadan izliyorlardı.
O anda restoranın kapısı hızlı açıldı ve içeriye güvenlik görevlileri girdi. durumu değerlendirmiş olacaklar ki kavgaya ayırmak için harekete geçtiler. iki görevli Barışış tutup geri çekmeye çalışırken, diğerleri Mert'e ayırmak için uğraşıyordu. barışın öfkesi hala dinmemişti, güvenlik görevlilerine direniyor Mert'e ulaşmaya çalışıyordu.
"Sen Mert'i nasıl getirirsin? Ne zaman bitecek Mert'le bu iletişiminiz." derken gözlerimden alevler fışkırdı.
"Böyle olacağını nereden bilecektim ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Rüya (+18)
Teen Fiction(+18 cinsellik, argo, kan içerir rahatsız olacaklar ve yaşı tutmayanlar okumasın sonra linç yemeyelim.) Ebeveynlerim, iki baskıcı doktor olarak hayatımı şekillendirdiler. Onların katı kuralları ve yüksek beklentileri altında büyüdüm. Çocukluğum, on...