Sizi dumura uğrattım seviniyorum 😁
Her bölümden önce size alıntı vermeye çalışacağım. Bölümü yükledikten sonra kaldırıp kaldırmamam konusunda kararsızım.
🌼🌼🌼
Oturma odasında sinirden titriyordum. Elimdeki telefonu sıkıca tutarken, az önce telefonda söyledikleri kulaklarımda yankılanıyordu. "Kendine hakim ol! Nerede durman gerektiğini bil! Mert'ten uzak dur, onunla hiçbir yere gitme!" demişti. Bu cümle beynime kazınmış gibiydi. Kendimi kontrol etmeye çalışıyordum ama öfkemin beni ele geçirmesine engel olamıyordum.
Tekrar telefonun çalmasıyla öfkeli sesimle "alo!" dedim. Yüzümdeki ifadeyi görse sil şu yüzündeki ifadeyi derdi, hayatıma tam olarak bu kadar karışmaya başlamıştı. "Ne oldu?" diye sordu, sanki hiçbir şey olmamış gibi. Bu kadar kayıtsız olabilmesi beni daha da çıldırttı.
"Ne mi oldu?" diye patladım. "Senin ne dediğini duymadım mı sanıyorsun? Sürekli ne yapmam gerektiğini söylüyorsun. Ben senin oyuncağın değilim!"
"Ne diyorsun sen? Sadece senin için edişeleniyorum. Beni yanlış anlıyorsun."
"Yanlış mı anlıyorum?" dedim, sesim titriyordu. "Sen sürekli beni kontrol etmeye çalışıyorsun. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi, kiminle görüşeceğimi söyleyip duruyorsun. Bıktım artık!"
Derin bir nefes aldı. "Bu kadar abartmana gerek yok. Sadece seni önemsediğim için söylüyorum. Neden bunu anlamak bu kadar zor?"
"Önemsediğin için mi?" dedim alaycı bir şekilde. "Önemsediğin için mi hayatımı yönetmeye çalışıyorsun? Ben kendi kararlarımı verebilecek biriyim. Sürekli sana hesap vermek zorunda değilim!"
"Tamam, tamam ne yaparsan yap." dedi tekrar derin derin nefes alırken. "Bu kadar büyütmene gerek yok. Sadece seni korumaya çalışıyorum. Neden bu kadar inat ediyorsun anlamıyorum."
İçimdeki öfke, patlamaya hazır bir volkan gibiydi. "İnat mı ediyorum?" dedim, sesim yükselerek. "İnat etmiyorum, kendi hayatımı yaşamak istiyorum. Senin beni kontrol etmene izin vermeyeceğim. Birinin beni kontrol etmesini isteseydim annemlerle kalırdım zaten anladın mı?"
"Sen gerçekten anlamıyorsun, değil mi? Bu dünyanın ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyorsun. Ben sadece seni korumaya çalışıyorum."
"Tehlikeli dünya mı?" dedim, gözlerim dolmaya başlayarak. "Asıl tehlike senin bu kontrol manyaklığın. Beni boğuyorsun. Bunu görmüyor musun?"
"Lütfen abartma. Sadece seni sevdiğim için böyleyim. Bunu neden anlamıyorsun?"
"Sevgi böyle bir şey değil," dedim, sesim çatallandı. "Sevgi özgür bırakmak, güvenmek demek. Sen ise beni kafese koymak istiyorsun. Artık dayanamıyorum."
Derin bir nefes aldı. "Tamam. Eğer böyle hissediyorsan, belki de bir süre konuşmamalıyız. Düşünmek için zamana ihtiyacın var."
Bu sözler beni daha çok sarstı. Bir yandan öfkeden deliye dönmüşken, bir yandan da kalbim kırılmıştı. "Belki de haklısın," dedim, gözyaşlarımı silerek. "Belki de gerçekten düşünmemiz gerekiyor."
"Kendine iyi bak." dedi ve telefonu suratıma kapattı. İçimdeki öfkenin yerini derin bir boşluk aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Rüya (+18)
Teen Fiction(+18 cinsellik, argo, kan içerir rahatsız olacaklar ve yaşı tutmayanlar okumasın sonra linç yemeyelim.) Ebeveynlerim, iki baskıcı doktor olarak hayatımı şekillendirdiler. Onların katı kuralları ve yüksek beklentileri altında büyüdüm. Çocukluğum, on...