12. Bölüm

4.7K 67 14
                                    

Aşklarım hoş gelmişsiniz iyi misiniz? Umarım iyisinizdir. Bir günde yazdığım ve içime gayet sinen bir bölüm oldu umarım sizde beğenirsiniz.

Birde ben bölümleri her birinize ithaf etmek istiyorum ama isteyen olur istemeyen olur diye sormak istiyorum bu paragrafa yorum bırakabilir misiniz? İstiyorum, istemiyorum diyerekten.

Çok bekletmeden bölüme geçelim.

Keyifli okumalar...

𖥸𖥸𖥸𖥸𖥸

Hayat ne kadar garipti; ben İzmir'e ailemden kaçmak için gelmiştim ama ailem beni burada da bulmuştu. Karşımda gördüğüm kişi annemdi ve babamdı, yüz ifadem şekilden şekile giriyordu. Onları  burada, İzmir'de, bu kalabalığın içinde görmek beni hem şaşırtmış hem de korkutmuştu. Annemin yüzü, yorgundu ve endişeliydi. Gözlerindeki doluluk, özlediğinden dolayı ne kadar duygulandığını ve belki de endişelendiğini gösteriyordu.

Annemle göz göze geldiğimizde, içimdeki bütün duygular bir anda yüzeye çıkmıştı. İzmir'e kaçışımın ardındaki sebep, yıllardır içimde büyüyen özgürlük arzusuydu. Fakat şimdi, burada, bu şehirde, annemin karşısında dururken, özgürlüğün ne anlama geldiğini sorguluyordum. Annem bir adım attı ve elini uzattı. O an, zaman durdu sanki. İnsanlar, arabalar, kuşlar... Her şey donmuştu.

Birden çocukluğumdan anılar canlandı gözümde. Annemle geçirdiğim sıcak yaz günleri, onun o tatlı gülümsemesi, bana sarıldığı anlar... Bu anılar, bir sel gibi üstüme geliyordu.

Bir adım attım anneme doğru, sonra bir adım daha. Artık aramızdaki mesafe kapanmıştı. Ellerini tuttum ve her şeyi bir kenara bırakıp sarıldım. Birbirimizin gözlerine bakarken, kelimeler anlamsız kalmıştı. Gözyaşları yanaklarımdan süzülürken, annemin sıcak bakışları içimi ısıttı. Bir an için, tüm dünyayı unuttum.

Annemden ayrılıp babama sarıldım, içimde karmaşık duygular vardı. Babamın kolları bana hem çocukluğumun güvenini hem de kaçmaya çalıştığım baskıyı hatırlatıyordu. Yüzümdeki çizgileri, gözlerindeki endişeyi ve sevgiyi hissettim. Bu sarılma, kelimelerin ötesinde bir bağın ifadesiydi; hem eski yaraların hem de yeni başlangıçların habercisiydi.

Bu şehirde yeni bir başlangıç yapmak istemiştim, ama aslında ailemle yüzleşmeden hiçbir yere varamayacağımı anlamıştım. İstanbul'un kaosu ve kalabalık sokaklarından kaçıp, deniz kokusunun ve meltem rüzgarlarının huzur verdiği bu şehre sığınmıştım. Ama kaderin cilvesi, peşimden gelen gölgelerden kaçamayacağımı gösterdi bana. İzmir'in Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken, geçmişin hayaletlerinin her köşe başında beni beklediğini fark ettim.

Alsancak'ın daracık ara sokaklarında kaybolurken, her adımda içimdeki özgürlük arzusunu hissettim. O sokaklar, özgürlüğün vaat ettiği huzuru ve bağımsızlığı simgeliyordu benim için. Ancak ne kadar uzağa gitsem de, ailemin beni bulacağı korkusu peşimi bırakmıyordu. Kordon boyunda yürürken, denizin sesi içimdeki huzursuzluğu biraz olsun dindirse de, kafamın içindeki sesler susmak bilmiyordu. Her adımda, arkama dönüp bakma isteğiyle yanıp tutuşuyordum; acaba peşimde miydiler?

Hayalimi bölen annem olmuştu. "İçeriye almayacak mısın kızım?" dediğinde kafamı hızlı hızlı sallayıp kenara çekildim ve ellerindekilere yardım edip içeriye buyur ettim.

Annem salona geçerken gözleri evi incelemeye başladı. Koltuğa oturdu, "okul nasıl gidiyor?" diye sordu.

"Güzel gidiyor. Hem keyifli hem yoğun." derken sesim sitemli çıkmıştı, haklı olarak.

Telefonum çaldığında hemen ekrana baktım, Didem olduğunu görür görmez hemen açıp mutfağa kaçtım.

"Efendim Didem?"

Tatlı Rüya (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin