15. Bölüm

592 67 227
                                    

Beğeni ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum💐

Wattpad'in Türkiye'deki durumundan dolayı uzun zamandır bölüm paylaşmıyordum. Yasemin Kokusunun finalinden sonra buraya yoğunlaşacaktım ama Wattpad'in Türkiye'de kapatılmasından dolayı iki kitabıda askıya aldım. Yasemin kokusunun final bölümü hazır fakat henüz paylaşmadım. Buraların düzelmesini çok bekledim maalesef o da olmadı. Daha fazla sizleri bekletmemek için buradan Gökçe'yle yolumuza devam etmeye karar verdim. Gökçe'nin seveni çoktu. Başka bir platformda yazmayı düşünmüyorum. Kitaplarımı başka bir platforma da taşımayı düşünmüyorum.

Sizlerden ricam burada olanlar sayımız az biliyorum. Okuyanların beğeni ve yorum yapmadan geçmemesi.

Hepinizi çok özledim. Wattpad'in yeri bende ayrı. İnşallah bundan sonra daha sık görüşürüz.

Keyifli okumalar dilerim💐

                                          🍂

GÖKÇE'DEN

Çukurova topraklarını kış güneşinin cılız ışıkları altında esaretini sürdürüyordu. Hafif hafif esen soğuk rüzgarlar güneş ışınlarının etkisini kırmaya yetiyordu. Başımı kaldırıp açık gökyüzüne baktığımda derin bir nefes aldım.

Cihangir Bey'in dudaklarında dökülen fütursuz sözler atacağım adımları havada durdurmaya yetmişti. Bu adamı henüz tam olarak çözememiştim. Zira ne zaman karşılaşsak kendimizi ufak tefek bir olayın içinde buluyorduk. Lakin durum bundan ibaret değildi.

Uzun boylu, heybetli adamı tanıyalı haftalar olmasına rağmen geçen gece karşılaştığımız düğünden bu yana bana karşı davranışları ve sözleri hayli tuhaftı. Her konuda leb demeden leblebiyi anlayan ben, bu adama gelince anlamakta bir hayli zorlanıyordum. Daima kaşları çatık ve sert duruşundan ödün vermezken koyu kahve hareleri benim üzerime çevrildiğinde farklı bakıyordu.

Çiftlik meydanın ortasında büyük bir kaos yaşanırken Cihangir Bey'in herkesin içinde söylediği sözlerin ne yeri ne de zamanıydı. Tek temennim bu sözleri benden başka kimsenin duymamasıydı. Az sonra kan davasına dönüşecek bir olay varken bu adamın benimle olan derdini anlamak zordu.

Samimiyetten uzak bakışlarımı omuzun üstünden arkamdaki adama çevirdiğimde, dudaklarının kenarındaki hafif tebessümü yakalamıştım. Ateş saçan gözlerimi yüzüne sabitlediğimde gergin yüz hatlarımı gördüğüne eminim. Cihangir Bey'in benimle her ne derdi varsa bunu sonraya bırakmaya karar verdim.

Adımlarımı hızlandırıp namlunun uçunda olan Hüseyin abi ve Meleğin yanına yönlendirdim. Çiftlik meydanının büyük olması benim için bir avantaj oldu. Arkamda bıraktığım adama dönüp tekrar bakmadım. Lakin ayaklarımızın altında ezilen beyaz çakıl taşlarının sesini duymamak imkansızdı. Benim sert ve hızlı adımlarımı, Cihangir Bey'in kendinden emin sakin adımları takip ediyordu.

Hüseyin abi, Melek'i arkasına almış Seyit denilen yaşlı adamın namlusuna bedenini siper etmişti. Hüseyin abinin arkasında olan Melek korkudan titrerken elleriyle Hüseyin abinin ceketini sıkıyordu.

Melek'in açık mavi, is rengine benzeyen gözlerinde bir çok duygu vardı. Kahverengi kıvırcık saçları omzundan aşağı serbest bırakmıştı. Henüz 20'li yaşların başında görünüyordu. Zayıf bedeni daha fazla ayakta duramayacakmış gibi titremeye devam ediyordu. Hüseyin abinin neden bu kıza aşık olduğunu anlamak zor değildi. Özellikle o is rengi gözleri bir girdap gibi insanı içine çekiyordu. Masum bakışlarını hiçbir duygu gölgeleyememişti.

GökçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin