16. Bölüm

208 44 163
                                    

Beğeni ve satır arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın💐

Wattpad hesabımı takibe almak için @kitapkolik_46

Instagram hesabım @kitapkolik

Okuduğum kitapları instagram hesabımda yorumluyorum. Takibe alırsanız sevinirim.🥰

Keyifli okumalar dilerim....

🍂

CİHANGİR TATAROĞLU

Taş konağın geniş terasında durmuş uçsuz bucaksız gökyüzüne bakıyordum. Aklımda bin bir düşünceler varken sabahın keskin soğuğu tenimi yalayıp geçiyordu. Sıcak vücuduma pek etkisi olmayan soğuk hava keskin bakışlarıma karışıyordu.

Havanın kış soğuğuna inat yüreğim yangın yeriydi. Aklımdan çıkmayan orman yeşillerinin sahibini düşünmekten kendimi alamıyordum.

Neydi aklımı bu kadar meşgul eden? Bende bilmiyordum. Otuz bir yıllık ömrümde kimsenin yapamadığını bir tek yeşil gözlerin sahibi yapmıştı. Zihnimin bu kadar meşgul olduğu hiçbir zaman dilimi hatırlamıyorum.

Beğeni miydi? Hoşlantı mıydı? Ne olduğunu bende bilmiyorum. Bildiğim tek şey ömrümde ilk defa hissettiğim duyguların ardından gitmek istememdi.

Toy bir delikanlı değildim. Daha önce birkaç ilişkim olmuştu. Fakat hiçbiri ne beni heyecanlandırmıştı ne de ileriye yönelik düşüncelere sevk etmişti.

"Gökçe...." İsmi dudaklarımda bir fısıltı gibi döküldü. Beş harf iki hece. Dudaklarımdan dökülen en güzel isim...

Dün akşamdan bu yana bütün benliğime zuhur etmiş gibi...

İşim bir hayli zordu. Gökçe daha önce tanıdığım kızlara benzemiyordu. Yeşil gözlerinin keskin bakışı insanlarla arasına sınır çizmeye yetiyordu.

Orman yeşili iri gözleri, beyaz teninde ay ışığını andırıyordu. Kalın pembe dudakları ve biçimli burnu yuvarlak yüz hatlarında şah eser gibiydi. İnsanı en çok merakta koyan ise saçlarıydı. Bunu neden bu kadar çok merak ettim bilmiyorum.

Acaba benim gördüğüm güzelliği başkaları da görüyor muydu? Bunu düşünmek bile sabahın soğunda kanımın ısınmasına neden olmuştu. Yumruk yaptığım elimi birkaç dakika sonra fark ettim.

İlk defa önyargılı davranmıştım. Günler önce Eminönü'ndeki cafenin kapısından giren genç kız dikkatimi bir hayli çekmişti. Fakat kan kardeşim Alptuğ'yla olan samimi hallerini tamamen yanlış anlamıştım.

Alptuğ ise başka bir konuydu. Bunca zaman bir süt kardeşi olduğundan hiç bahsetmemişti.

Taş konağın merdivenlerinde ve avlusunda ayak sesleri artmaya başladı. Hizmetliler sabahın erken saatlerinde konağın günlük işlerine koyulmuşlardı. Fakat bugün konakta farklı bir telaş vardı.

Babaannem yıllar sonra konağa ayak basacaktı. Neden geldiğini tahmin etmek zor değildi. Her zaman olduğu gibi istediğini yaptırmak isteyecekti. Özellikle annem diken üstündeydi.

Asiye hanım bir zamanlar bu taş konağın hanımıydı. Çukurova'da onu tanımayan yoktu. Sert mizacıyla tanınan babaannem bu dünyada en çok anneme çektirmişti. Annemin başını yakan kendiyken hatasını kabul etmeyip tüm suçu on sekiz yaşında gelin getirdiği genç kıza atmaktan geri kalmamıştı. Bazen babaannemin kalbinin yerinde et parçası değilde taş taşıdığını düşünürüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 6 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GökçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin