Nöbetten çıkmış, yorgun argın bir şekilde karşımda duran Nur'u dinliyordum. Bütün gün o kadar sesten sonra birde Nur'un konuşması başımın ağrısını iyice arttırmıştı. Boş gözlerle ona baktığımı anladığında gözlerini irileştirerek söylenmeye başladı. "Aydeniz, aşk olsun ya burada sana bir şey anlatıyorum ama sen beni dinlemiyor musun?" Evet, başlıyoruz. Hadi bakalım nasıl bir azap beni bekliyor göreceğiz."Tabi ki de dinliyorum canım. Dinlemediğimi nerden çıkardın sen acaba?" Salağa yatmaktan başka bir çarem kalmadı maalesef. Gerçi salağa yatsam da pek bir şey değişmeyecek çünkü Nur dinlemediğimi biliyor. "Ne zaman boş gözlerle baksan dinlemediğini anlıyorum Aydeniz. Yani, ne söylersen söyle dinlemediğini biliyorum." Tamda tahmin ettiğim gibi.
"O kadar mı belli ediyorum ya?" Yalandan düşünür gibi yaptım. Ama tabi ki de beni bırakması için bunu belli ediyorum. "Evet Aydenizcim, o kadar belli ediyorsun." Tatlı tatlı ona bakmayı denedim. "Ama ne yapayım Nur? Gerçekten çok yoruldum bu gün. Yoksa biliyorsun ben seni her zaman dinliyorum."
"Tamam, bu seferlik öyle olsun." Oh, neyse ki ucuz yırttım. "Neyse, bak ne diyeceğim. Hafta sonu benim dağ evine gidelim mi? Hem kafamızı dağıtırız, güzel olur. Ne dersin?" Şöyle bir düşünüyorum da güzel olabilir aslında, çünkü buna oldukça ihtiyacım var. Son zamanlarda işten dolayı çok yorulmuştum bu dağ evi iyi gelebilir. "Tamam, olur gidelim hem benim içinde değişiklik olur." Nur, bu teklifi kabul edeceğimi düşünmemişti galiba. Çünkü gözlerinde büyük bir şaşkınlık oluştu. Aslında şaşırması normal çünkü çoğu kez bir yerlere davet ettiğinde gitmemiştim. Kalabalık ortamları sevmiyordum. Ama dağ evi fikri aklıma yattı sonuçta kimse olmayacak.
"Tamam o zaman, haberleşiriz." Nur ile vedalaştıktan sonra arabama binip evimin yolunu tuttum. Saat geç olduğu için trafikte yoktu ve çabuk bir şekilde eve varmıştım. Arabayı park ettikten sonra eşyalarımı alıp apartmandan içeriye girdim. Güzel bir uykuyu hak ettiğimi düşünüyorum. Zaten gözlerim isyan bayraklarını çekti bile.
Kapıyı açtım ve sonunda evime girdim. Gerçekten insanın evi gibisi yok. Tabi ailemin de olduğu bir ev olsa çok daha iyi olurdu... 3 yıl olmuştu. Annem, babam ve erkek kardeşim Doruk öleli 3 yıl olmuştu. Onları çok özlemiştim.
Tıpta beşinci senemdi. Ailem İstanbul'dan Ankara'ya yanıma geliyordu. Fakat feci bir trafik kazası üçünü de benden aldı. Uzun bir süre kendime gelememiştim. Nur bu süreçte bana çok destek olmuştu. Hatta hayata devam etmemin en büyük sebebi de o. Keşke ailemde bu gün yanımda olabilselerdi. Bu kazadan dolayı hep kendimi suçluyorum. Çünkü benim yüzümden oldu bu kaza. Yanıma gelmemiş olsalardı belki hala hayatta olurlardı.
***
Gözlerime çarpan güneşle uykumdan uyanmıştım. Güneş gözlerime çarptığına göre öğlen olmuştu. Bu kadar uyuyacağımı tahmin ediyordum zaten. Dün oldukça yorucu bir gündü ama bu uyku çok iyi geldi. Bu gün gece nöbetim olduğu için evde vakit geçirebilirdim. Evi temizlerim, yemek yaparım sonra duş alır biraz uyurum. Zaten o zamana kadar da nöbet vakti gelir.
Öylece tavanı izlerken telefonum çalmaya başladı. Büyük ihtimalle Nur arıyordu. Yastığımın altından çıkardığım telefonun ekranına baktığımda tahminimde yanılmamıştım. Nur'u daha fazla bekletmeden telefonu açtım. "Alo? Kuzum günaydın." Sesinde ki enerji beni mutlu etmişti. "Günaydın Nur'um."
"Ne yapıyorsun uykucu?"
"Yeni uyandım. Şimdi kalkıp evi temizleyeceğim, sen ne yapıyorsun?" Büyük ihtimalle dışarı çıkıp bir şeyler yapmak isteyecek ama bu gün evi temizlemem lazım. Çünkü uzun zamandır bunu erteliyordum. "Evimi temizleyeceksin? Ben de bir şeyler yapalım diyecektim." Evet yine tahminimde yanılmamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/371121064-288-k533489.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK RUH
ChickLitKoşuyordum. Nefesim kesilmişti koşmaktan ama durmuyordum. Eğer kurtulacaksam koşmam gerekiyordu. Sürekli düşüp kalkmaktan her yerim yara bere içindeydi. Yılmak yok Aydeniz. Yakalanmak istemiyorum. Bir süre daha bu yaşadıklarıma katlanamam. Yine düş...