1.Bölüm

31 9 2
                                    

Hikayenin gerçeklikle bir alakası yoktur.Kurgusal karakterler içermektedir.  

Sınavdan çıkmıştı. Heyecanla sınavının sonucunu bekliyordu Chun Hei. Jangsu' da eğitim pek iyi değildi bu yüzden Chun Hei'nin çok çabalaması gerekiyordu. Öyle yaptığını düşündü. Ancak sınavdan bir hafta geçti. Chun Hei kendinden çok emindi. Başaracağını ve en sonunda hayaline kavuşacağını düşündü. Sınav sonuçlarına baktığında ise yüzü kararmıştı. Sınavdan geçememişti. Gördüğü manzara karşısında resmen şoke olmuştu. En büyük hayal kırıklığı onun için bu kariyeri kaybetmek oldu ancak buna bir çare bulmalıydı. Jangsu'dan gitmesi gerekiyordu burda daha fazla kalamazdı. Diğer ülkelerde belkide bu daha kolaydı. Evinde oturup saatlerce düşündü. İsminin hakkını vermeliydi çünkü o adalet için doğduğuna inanıyordu. En sonunda önüne koca bir harita açtı ve gidebiliceği yerleri işaretledi. Buralara giderse belki hukuk okuma ihtimali vardı. Aradan günler geçti. Bir mesleği elde etmek için bu kadar çabalayan bi kız için kolay mıydı bunlar? Ailesini belki de burda olan tüm arkadaşlarını hiçe sayacaktı bu kariyer için. Ama bunu yapmak zorundaydı.Günler sonra pekin'e gitmeye karar verdi. Çinin başkenti olan pekin'e gitmek için bir uçak bileti aldı. Ve valizini hazırlamaya başladı. Annesi ve kız kardeşine veda etmek üzere salona giriş yaptı en sonunda. Annesi hüzünlüydü eşini kaybettiğinden beri hiç yüzü gülmezdi ancak kızları için ayakta durmaya devam eden güçlü bir kadındı. Chun Hei son kez annesine ve kız kardeşine sarıldı ama bu bir son değildi elbet ki geri dönecekti. Ailesine bunun için söz vermişti. Amacı her ne kadar kariyer olsada ailesini yarı yolda bırakamazdı. akşam uçuşu vardı,valizini aldı ve çıkarken kapının yanındaki vazodan bir karanfil aldı. Annesi sorgulamadı çünkü neden aldığını biliyordu. Her ölüm gününde Chun hei ve kız kardeşi yedi yaşındayken o vazodan bir çiçek alır ve evin yukarısındaki babalarının mezarına götürürdü. Şimdi Chun hei 21 yaşındaydı. Babasının mezarına kadar çıkıp,kabrine elindeki karanfili bıraktı.Ve kabrinin başında ki o cümlelerini söyledi: "Gurur duyacağın her şeyi yapmaya devam edeceğim" bu tek cümlesini söyleyip arkasına döndü. kapının önündeki valizini aldı ve yoluna devam etti. Havalimanına vardığında ise korenin son kez havasına baktı. Geri dönmekte kararlıydı. Sevdiklerini bırakamazdı,tek ailesini...Uçağı kalkmak üzereydi. En sonunda artık uçağa binmek zorundaydı. Babası onun her zaman bir hukuk görevlisi olmasını isterdi. Ama Chun hei'nin doğduğu yerde bile adalet yoktu. Yapması gerek şey çok çalışmaktı ve mesleğini eline almasıydı. 3 saatin sonunda pekin e vardı. hemen otel arayışına girdi. Otellerin çoğu turistler ile dolu olduğu için 2 yıldızlı bir otele yerleşmek zorunda kaldı onu alan özel şoför onu gece yarısı 2 yıldızlı otele götüreceğini söyledi.şoför arabanın kapılarını kitledi. Bu Chun Hei'nin gözünden kaçmadı. Az da olsa endişelenmeye başladı ama neler olduğunu sormak onun için erkendi. İçindeki paniği saklıyordu. Ancak siyah maskeli ve gözlüklü olan şoför birden rotasını değiştirince Chun hei dayanamadı ve bağırdı: "Durdur arabayı!"
Şoför artık kıza saygı gösteremeyecekti ve olanları anlayan kıza şu şekilde seslendi:
"Kes sesini ve otur yerine!"
Chun hei sadece içinden "lanet olsun..." diyebilirdi. Başka çaresi yoktu ve oturdu. Olay çıkarırsa başına bişey geleceğini biliyordu. Bu eyaletdeki hiç bir şeye güvenmiyordu. 2 saatlik yolun sonunda bir eve vardılar. Çok ıssız olan bir yere benziyordu. Sanki şehirde kilometrelerce uzaktaydı. Vale Chun hei'ni arabadan çıkardı ve gözlerini bağladı. şoför onu zorla içeri götürüyordu. Chun hei çok soğukkanlı olsada o şoförün elinden kurtulmaya çalışıyordu. İçeri geldiğinde onu bir yere oturttular ve Gözlerini açtılar. Chun hei ilk etrafa bakındı. Etrafta kızıl panda resimleri,mızraklar,yanan sarı mumlar ve dövüş malzemeleri vardı. Karşısına baktığında ise keşişe benzeyen yaşlı bir üstad görüyordu. Chun hei sormadan üstad konuştu: "seni bu şekilde buraya getirtmek istemezdim evladım.Ama buraya gelmek zorundaydın..."Chun hei etrafına bakarak sordu: " Ben nerdeyim?" Yaşlı üstad cevap verdi:"Eğitimin en üst seviyesini başarmak için buradasın."Chun hei hafif tebessüm etmişti çünkü ne yapacağını anlamıştı. Bu yaşlı üstad güvenilir biriydi.Üstadın arkasında ki kapıdan bir oğlan geldi ve babasına seslendi:"Baba ben hazırım"dediği anda içerideki Chun hei'yi gördü.Oğlan şaşırmıştı ve babasına merakla sordu:"Baba?"Sorunun devamı gelmeden yaşlı üstad konuştu:"artık o da bizden birisidir! 'Chun hei..'" oğlan hemen Chun Hei'nin yanına geldi ve selam verdi:" hoşgeldin Chun Hei! burası bizi alemimiz. Benim ismim yufeng..."Selam verirken çok yakın duruyordu. Chun hei ise   baş parmağıyla onu uzaklaştırdı. Üstad bunu görünce tebessüm etti. Ve Chun hei ikisinede " Bana kısaca Chun diyebilirsiniz" dedi. Her şey Chun için çok hızlı ilerliyordu. Buraya nasıl gelmişti?Nasıl bu kadar alışabildi? Hepsinin bir anlamı olmalıydı.Chun için kalacak bir yer vardı artık. Hem eğitim alacaktı hemde güvenilir kişileri vardı. eğitim süreci boyunca üstadın oğlu yufeng'den yardım alacak ve pekinden gizli bir adalet sürdüreceklerdi. Her yerde adalet bulmak zordu ve pekin gerçekten gereksiz tahliyesi bulunan bir eyaletti. Bunu sonlardırmak için burdaydılar. Pekin adalet sistemini çökertip kendi adalet sistemlerini kuracaklardı. peki çinli adalet görevlilerinden bu gizli saklı işi yapmak kolay olacak mıydı?..

Gizli SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin