Ertesi sabah güneş yüzünü yavaş yavaş gösterirken Nazlı dün gece Alinin bacağına başını koyduğu gibi kıpırdamadan yatarken, Ali de sırtı tahtaya yaslı şekilde kıpırdamadan kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Güneş ışığı Alinin gözüne geldiği an gözlerini kırpıştırdı ve istemeye istemeye açtı.
Az biraz doğrulmaya çalışınca belinde bir acı hissetti. Beli tutulmuştu kıpırdamadan yatınca sonra güneş ışığı Nazlıya denk geldiğinde huysuzlanan Nazlı kıpırdanmaya başlayınca Ali elini onun gözlerinin önüne set çekerek ışığın onu rahatsız etmemesi için çaba göstermeye çalıştı ki Nazlı gözlerini araladı. Gözünün önünde Alinin elini görünce şaşırdı. Ali uyandığını görünce elini çekerken Nazlı yavaşça doğruldu ve üstünden kayan Alinin hırkasını görünce iyice şaşkına döndü. Sertçe yutkunurken gözlerini Alinin gözlerine dikti. Aliyle bakışırken kıpırdayan Ali acıyla inlerken
Nazlı: Ne oldu? -dedi endişeyle
Ali: Yok bir şey belim ağrıyor sadece
Nazlı: Sen? (Aliye baktı) Böyle mi uyudun?
Ali:(ayaklandı) Boş ver hadi kalk gidelim artık -diyerek hırkasını alıp önden ilerlerken
Nazlı:(içinden) Benim için kıpırdamadan oturmuş ve bana hırkasını mı vermiş... -diye içinden geçirirken o da ayaklanıp Alinin arkasından ilerledi.
*
Tanju, Ferda, Güneş, Selvi ve Adil sabahın ilk ışıklarında Ali ve Nazlının bozulan arabalarının yanına varmışlardı. Lastiği patlamış olan arabada kimsesciklerin olmayışı herkesi korkutuyordu.
Ferda: Arabanın lastiği patlamış ee nerede bunlar?
Selvi: Orman yolu ıssız bir yer belli ki kalacak bir yere gittiler
Güneş: Ya da kurt çakal yılan gördüler kaçtılar veya onlara yem oldular
Adil: Güneş!
Tanju: Çocuk doğru söylüyor Adil bey! Nerede bu çocuklar- dedikleri anda
Nazlı: Anne! -diyen sesle herkes oraya dönerken Selvi koşmaya başladı. Nazlıya sımsıkı sarılırken Ferda da kardeşine koştu. Kollarının arasına sertçe alırken Ali acıyla inledi
Ali: Ağğğ! -derken herkes ona döndü Nazlı endişeyle ona baktı
Tanju: Ali? Ne oldu oğlum?
Ali: Yok bir şey belim ağrıyor biraz ablam bir anda sarılınca
Ferda: Tamam tamam hemen hastaneye gidelim bakalım beline
Adil: Kızım... (diyerek Nazlıya sarılıp Aliye döndü) İyisiniz çok şükür Ali?
Ali: İyiyiz Adil hocam ama artık bu saçma yerden gidebilir miyiz?
Güneş: Lastik tek patlamış yedek lastiğiniz yok muydu ya?
Nazlı: Ali bey yanında yedek lastik bulundursaydı böyle olmayacaktı
Ali: Ha tek suçlu benim yani öyle mi? Şeker kamışı suyu diye tutturmasaydın lastikçiye gidip lastik değiştirebilirdik ama senin inadın bizi bu duruma sürükledi
Nazlı: Hadi be oradan 4 km mi daha iyi 12 km mi diye sordum sana da en mantıklısı 4 km geldi gelmedi mi? Sorumsuzluğunu bana yüklemeye çalışma! Her sürücünün yedek lastik bulundurması zorunludur ve sen Ali Korman çok kötü bir sürücüsün! -dediğinde dişlerini sıkan Ali tam bir şey diyecekken
Tanju: Sen yedek lastik bulundurmuyor musun arabanda?
Ali: Ya en son tamire göndermiştim (Nazlıya bakarak) birileri arabama vurduğu için onlar koymayı unuttu herhalde