♡4♡

266 11 0
                                    

Dudaklarıma kapanan sıcacık dudakların mükemmel hissi beni tam anlamıyla aylar öncesine götürürken kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Belime sarılan kolları beni hızlıca kendine çekip bizi birbirimize mıhlarken dudaklarımın arasından kaçan inilti onun arzu dolu dudaklarının arasında kayboldu.

Ellerinden biri üstlere doğru tırmanıp yüzümü avuçladığında dudaklarım daha fazla hareketsiz kalamadı. Kontrolümde değildi ama ona boyun eğdim. Dudaklarının sıcaklığına, tutkusuna, ona yenildim.

Ve bu ilk değildi.

Aylar önce de böyleydi bu ve aradan geçen aylar bunu değiştirememişti. Ben ona hâlâ yeniktim. Fakat belki de o bana asla yenik değildi. Belki de onun için yalnızca bir hevestim. Neticede o bir serseriydi. Kimseye değer vermez, kimseyi gerçek manada sevmezdi.

Sadece isterdi.

Tüm bedenim şiddetle titremeye devam ederken, kafamın içindeki zehir düşüncelere rağmen dudaklarının sıcaklığını kendi soğuk dudaklarımla harlamaktan vazgeçmedim. Hatta sarhoşluğun verdiği aptal bir komut ellerimin yüzüne tırmanmasına neden oldu, yüzünü avuçladım, kana kana öptüm onu.

Yarınlar yokmuşçasına hoyrattık ikimiz de.

Yoksa bu? Bu özlem miydi? İçimi yakan bu his, özlem olabilir miydi? Peki o ne hissediyordu? Sadece arzu mu? Sadece tatmin edilmeyi bekleyen bir tutku mu?

Dillerimizi son kez birbirine çarparak yavaşça geri çekilirken alt dudağımı dişleriyle yumuşakça çekiştirmeyi ihmal etmedi ve bu, çok yakıcı bir hareketti. Tutuştuğumu hissediyordum ve içimdeki bu bilinmezlik yangınını yeryüzündeki tüm okyanuslar birleşse söndüremezdi.

Ellerimi zorlukla yüzünden ayırırken, birbirinde kesişen gözlerimiz, nefessizlikten aralanmış dudaklarımız ve âdeta birbirine kenetlenmiş bedenlerimizle hiç de normal gözükmediğimizden emindim. Öyle ki, bakışlarım birkaç saniyeliğine çevremizde gezindiğinde, üzerimizdeki birkaç ilgili tanıdık bakışla karşılaştım. Fakat başkaları tarafından görülmüş olmamızın olası sonuçları sarhoş zihnimin zerre umurunda değildi.

Sarhoş olma nedenim, karşımdaki bu adamdı, onu unutmaya çalışmamdı ama sarhoş olunca onu unutmak yerine sanki daha çok hatırlamıştım. Sanki sarhoşluk içimde birbirine zorlukla tutturduğum tüm zincirleri kopartmıştı. Şimdi savunmasızdım. Şimdi yalnızca onun merhametine tutsaktım.

Beni biraz daha kendine çekip kulağıma doğru eğildiğinde, "Özlem böyle bir şey mi?" diye sordu.

Sorusu karşısında irkilirken, "Mahir," dedim zorlukla. İsmi dudaklarımdan dökülünce gözlerinin parladığını hissetmiştim. "Ben... Seni unutmak istiyorum."

Kaşları çatılırken, bir eli tırmanıp hafifçe yanağımı okşadı. Yüzündeki ifadede hiçbir his seçememiştim ama yanağımdaki dokunuşu oldukça yumuşaktı. Gözleri bir anlığına çevrede gezinip yeniden üzerimde duraksadığında, "Gerçekten unutmak istediğin birini nasıl böyle güzel öpebiliyorsun, Bal?" diye sordu.

Yüzümdeki parmaklarından biri uzanıp alt dudağımı okşarken, "Bilmiyorum," dedim isyan eder gibi. "Sadece..."

Devam etmeme izin vermeden, "Bilme zaten," dedi kestirip atarak. "Sadece kendini bana bırak, olmaz mı?"

Güldüm. "Ya uçurumsan?"

Hiçbir şey söylemedi. Bakışları bir süre etrafta gezindiğinde, boştaki eli elime uzandı ve beni aniden mekânın dışına doğru götürmeye başladı. O sırada, "Millete verdiğimiz dedikodu yeter," demişti ağzının içinde. "Gel seni evine bırakayım."

SERSERİ TUTKUSU +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin