Ocak 2024,

407 84 16
                                    

Hayat çok tuhaf.

Sabahleyin "Akşam edemem," dediğim bir olay yaşayıp akşamına keyifle pizza yedirecek kadar. İlginç gelecek ama günlerimin böyle geçmesini sevdiğimi söyleyebilirdim. Plaza hayatı tam bana göreydi.

Özenle kesilmiş bir pizza dilimine daha uzandığım vakitlerde telefonum yeniden titremeye başladı. Göz ucuyla kimin aradığına baktığımda Numan Bey'in ismini görünce hiç şaşırmadım. Muhtemelen toplantıda olanları sorgulamak için arıyordu. Holdingde vakit bulup hesap soramadığından gecenin bu saatinde aramasını garipsemedim.

Pizza dilimini dikkatle tutup ağzıma götürürken ileri atılıp kocaman bir ısırık aldım. Sarsıntıdan olsa gerek üzerindeki birkaç mamulü pizza kutusunu boylamıştı. Çokça mısır, cüzi miktarda mantar kaybım vardı. Aldırış etmeden pizzamı yemeye devam ettim. Telefonum hala tir tir titriyordu. Uyuduğumu varsayarak açamamam kadar normal bir şey yoktu.

İki ısırık halinde aldığım dilimleri ağzımda döndürmeye çalıştığımda bocaladım. Zira dönmedi. Uzanıp bira dolu bardağımı aldım ve dudaklarıma götürerek birkaç yudum dikledim. Bardağı geri masaya sertçe koyarken ağzımdakileri yeniden döndürmeye çalıştım. Bu defa başarılı olduğumdan ötürü yemeye nihayet kaldığım yerden devam edebilmiştim.

Aramaya gelirsek o sonlandı.

Yerini ise yeni bir arama aldı. Yine Numan Bey'di.

"Aslında ne diyecek merak ediyorum," kendi kendime konuştuğum sırada pizzalardaki sucuklarla göz göze geldim. İçim gidiyordu şu lanet yiyeceğe. Abur cubur için ölüp biten yanım geçmiş hayatımdan süregeliyordu. Ağzımdakileri hızlıca bitirmeye koyuldum. Daha elimdekini yiyecek sonra kutudakilerle ilgilenecektim. "Şey mi diyecek? 'Toplantıda iflasımız konuşulurken neden oğlumla fingirdeşiyordun?'"

Dinçer Bey'in elini masanın altına götürüp bacağıma sardığı anlar hatıralarımda canlanırken içim gıdıklandı. Birkaç parmağını hareket ettirdiği anlarda tenimi okşuyor sanıp ister istemez bacaklarımı birbirine bastırmıştım. Oysa bu hareketimle dönüp bana bakmış, sonra parmaklarını hareket ettirmeyi kesmişti. Ama ne var ki toplantı bitene kadar elini oradan çekmemişti.

Numan Bey'e gelirsek, normalde burnu yere düşse eğilip kaldırmayacak adam aramızdaki çekimi fark edince kaşla göz arası yere bir şey düşürüp eğilip ne olup bittiğine bakmıştı. Gerisi ise ortadaydı. Hala patronumdan kaçıyordum.

Bacaklarımı sanki o anı yaşıyormuş gibi birbirine bastırırken aptal bir gülümsemeye dudaklarımda peyda oldu. "Adam hem yakışıklı hem çalışkan hem hırslı hem," bacaklarımı birbirine bastırdım, "Hem beni istiyor."

Duyumsadığım eşsiz keyifle iç çektiğim vakitlerde zilim çaldı. Bacaklarımı gevşettim, elimdekini zar zor kutuya bıraktım ve ellerimi çırpmak suretiyle uzanıp telefonuma göz attım. Arama çoktan son bulmuştu. Ekrana iki kez dokunduğumda açıldı. İlk on yedi cevapsız arama yazısı dikkatimi çekti sonra atılan mesajlar. Numan Bey'in bu kadar ulaşmaya çalışmasına karşılık bulamayınca kapıma geldiği fikri aklıma belirirken gerildim.

Ellerimi silke silke ayağa kalktım ve küçük adımlarla kapıya ilerledim. Eğer gelen Numan Sarrafoğlu'ysa aynı sessiz ifademi takınıp içeri geri dönecektim. Sabah holdingde de uyuduğumu söyleyecektim. Belki kulaklık takarak uyuduğumu söylemem faydalı olabilirdi. Bu fikri aklımın bir köşesine yazdım.

Zilin bir kere daha çalmasıyla eş zamanlı olarak kapının çaprazında kalan ekrana yöneldim. Gelene göz attığımda gördüğüm kişiyle küçük dilimi yutacak seviyeye geldim. Numan Bey gelseydi üstümde bu kadar etkisi olur muydu bilmiyorum.

ASİSTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin