~Uzun bir aradan sonra tekrar merhabaaa. Keyifli okumalar. Bu bölüme sınır koymayacağım çünkü sizi çok beklettim.🥰
_____________________________
Hala şoku atlatamamıştım. Karan karşımdaydı. Gözlerim dolmuştu onu görünce ama o bana aynı şekilde bakmıyordu. Benden tiksiniyormuş gibiydi. Gözlerimi üstüme çevirdim. Beni kaçırdıkları günkü kıyafetlerim üstümde pislikten renk değiştirmişti. Saçlarım yağlanmıştı. Çok zayıflamıştım ve pis kokuyordum. Ellerim bütün gün havaya doğru bağlanmaktan mosmordu. Kangren olmuştum sanırım. Gözlerimi tekrar Karan'a çevirdim ve bende ona dümdüz baktım. Bunların hepsi onların suçuydu. Burada olduğumu bile bile kurtarmamıştı beni. Ben neden gocunacaktım ki?
"Oğlum biricik sevgilin seni çok özlemiştir. Ben çıkayım siz özlem giderin." dedi Ivan o iğrendiğim tavırlarıyla. Ona yüzümü buruştura buruştura baktım. Bu halime alayla gülüp adamlarını da alıp çıktı. Gözlerimi dümdüz duvara çevirdim. Karan'ı görmezden geldim. Zaten onunda şu an arkasını dönüp çıkacağına eminim.
Ama tam tersi bir şey oldu. Karan ağır adımlarla yürüdü ve karşımda eğildi. Bir zamanlar içimin ısındığı ama şu an ölümü vaad eden gözlerini yüzümde gezdirdi. Ellerime baktı ve kapıya doğru Rusça bir şeyler söyledi. Onu ilk defa Rusça konuşurken görüyordum. İtiraf etmeliyim ki aşırı seksiydi. İçimden bunları düşünüyordum ama bakışlarım buz gibiydi.
Karan'ın yanına daha önce görmediğim iri bir koruma yaklaştı ve eline anahtar verdi. Karan anahtarla ellerimi çözdü. Canım çok acıyordu. Ellerim cansızca kucağıma düştü. Hep böyle oluyordu. Tuvalete gideceğim zaman da ellerimi birkaç dakika oynatamıyordum. Acımı belli etmemek için dudaklarımı dişliyordum. O arada şaşıracağım bir şey oldu.
Karan ellerimi ellerinin arasına alarak yavaş yavaş masaj yapmaya başladı.
Onun bu tavırlarına sinirlenmeye başlamıştım. En sonunda konuşmaya karar verdim yoksa kafa göz dalacaktım.
"Cidden mi Karan? Aylar sonra karşıma çıkıyorsun ama tek kelime bile etmiyorsun. Sen zaten beni bırakıp gitmiştin. Baban benden ne istiyor? Annem kim bilir ne haldedir?" diye sonlara doğru sesimi yükselterek konuştum.
"Bağırma." dedi sadece. Ağzımdan sadece alaylı bir gülüş çıktı. Ellerimi ellerinin arasından çektim ve kafamı onun tersine döndürdüm. Gitmesini istiyordum sadece. Buradan kurtulamayacaktım sanırım. Beni kurtarmak isteseydi zaten babası ona bu halimi gösterdiğinde gelirdi ama gelmemişti.
"Hayır anlamıyorum. Sen 18 yaşında birisin daha. Ne bu mafyacılık anlamıyorum seni."
Bu sefer alayla gülme sırası ondaydı. "Sence ben 18 yaşında bir velet miyim? 21 yaşındayım ben Akşin. Sadece okula ara verdiğim için lise sonda okuyordum."
Tamam hep büyüm gözüken biriydi yaşıtlarına göre ama böyle olduğunu düşünmemiştim hiç. Ayrıca velet mi dedi o?
"Hatırlatırım Karan. Velet diyorsun ama kendin 18 yaşındaki bir veletin arkasından aylarca koştun ve onun teninde kayboldun hem de defalarca." dedim şak diye. He rne kadar son cümlede utansam da iyi olmuştu. Son cümlemle bakışları dudaklarıma kaymıştı.
Bir şey diyemedi ama.
Sonra yerinden doğruldu ve arkasını döndü. Gidecekti sanırım. Kendimi tutamadan ona doğru konuştum. Ne olursa olsun burada daha fazla kalmak istemiyordum.
"Beni cidden burada mı bırakacaksın? Hiç mi değerim yok gözünde. Sen iğrenç birisin." diye bağırdım. Bana doğru döndü ve gözlerime soğukça baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PETROV | Rus Mafyası
Teen FictionKaran Andrei Petrov-Akşin Ulusoy Belime sarılan kaslı kollarla adımlarım kesildi. Ağzımdan kocaman bir çığlık kaçtı ama onun elinde yok oldu. Çırpınmaya başladım. Ayaklarımla ona tekmeler atıyordum ama işe yaramıyordu. Gözlerimden yaşlar akmaya başl...