Ssssssseeeellllaaaaammm
Yıldızı parlatıp bol bol yorum yapmayı unutmayınn ..
Keyifli okumalar dilerimm.
⋆
"Ay sen harbi yakışıklı bir şeymişsin ha." dedim kolumu boynuna dolarken. "Kaçır beni kocacım."
Annemler arkamızda koştururken, ben sevgili kocamın baklavalarını inceliyordum. Sesli bir şekilde iç çektiğimde sırıttı.
Sonunda binadan çıkıp arabasının önünde durmuştuk. Beni arka koltuğa bıraktıktan sonra yanıma oturdu. Şoföre işaret verince araba çalıştı, ve son sürat ilerlemeye başladık.
Uzun süre sessizce ilerledikten sonra dayanamayıp, "Gerçekten beni seviyor musun ulan?" dedim.
Bakışlarını kaçırarak, "Ben yardım etmek sana, o yüzden seviyor demek." dedi.
Türkçe'sinin kötü olduğunu biliyordum. Yine de cümleyi anlamıştım. Demek bana yardım etmek için, 'kızınızı seviyorum' demişti...
Gözlerim yaşlı.
Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Dün gece ağlamaktan gözüme uyku girmemişti.
Uyku ile uyanıklık arasında gidip geldiğim sırada, Diego'nun mükemmel aksanıyla dudaklarından dökülen sözleri idrak etmeye çalıştım. İtalyanca konuşuyordu...
"Non ho mai fatto un favore così grande a nessuno. La gentilezza non è nella mia natura... È strano, mi fai provare cose diverse." (Kimse için bu kadar büyük bir iyilik yapmadım. İyilik doğamda yok... Garip, bana farklı şeyler hissettiriyorsun.)
⋆
Gözlerimi açtığımda büyük bir yatakta uzanıyordum. Kollarımı iki yana açarak esnedikten sonra yatakta doğruldum.
Hayatım aksiyon lan benim.
Yorganı üzerimden çektiğimde üzerimde, arabadaki kıyafetlerimin olmadığını fark ettim.
Başım çok ağrıyordu. Yataktan kalkıp, banyo olduğunu düşündüğüm odaya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıktım.
Canım kocam ya.
Bu iyiliğini asla unutmayacağım.
Yatak odasından çıktığımda büyük bir bedene çarptım. Tam düşecektim ki belimden tuttu. Başımı kaldırıp kim olduğuna baktım.
Ay bu benim kocam galiba.
Geri çekilip, "Günaydın." dedim. Samimi bir şekilde gülümseyerek, "Buongiorno." (Günaydın) dedi. Bu galiba günaydın demekti.
"Uyudun iyi?" diyerek odaya girdi. Peşinden ilerlediğim sırada elindeki elbiseyi yatağa bıraktı ve bana döndü.
Bu 'iyi uyudun mu' demek mi istiyor? Pis türkçesiz.
"Uyudum. Teşekkür ederim." başıyla elbiseyi gösterdi. "Giy bugün bunu." Elbiseye baktım. Mavi, kısa ve sade bir elbiseydi. "Yok itiraz." dedikten sonra odadan çıktı.
Ya ben elbise giymeyi sevmiyorum ki!
Yine de itiraz istemediği için giydim. Saçımı toplayıp odadan çıktım. Sanırım bu ev iki katlıydı. Birinci kata indiğimde, hizmetçi olduğunu düşündüğüm bir kadın somurtarak yanıma yaklaştı.
"Il signor Cavallo l'aspetta in sala da pranzo." (Bay Cavallo, yemek odasında sizi bekliyor.)
Anlamıyorum kadın seni.
Cebinden telefon çıkarıp bir şeyler yaptı. Daha sonra bana uzattı. Çeviriyi açmıştı.
Sevgili kocam beni bekliyormuş.
Başımı salladıktan sonra tüm ingilizcemi kullanarak, "Where is the dining room?" (Yemek odası nerede?) diye sordum. Kadın başıyla koridorun sonundaki odayı gösterdi. Teşekkür ettikten sonra o tarafa gidiyordum ki kadının sesini duydum.
"Diego sarà mio!” (Diego benim olacak!)
Kaşlarımı çattığımda koşarak uzaklaştı. Lan benim italyancam yok. Adam gibi Türkçe konuşsanıza!
⋆
Yedinci bölümü nasıl buldunuz?
Sekizinci bölümde görüşmek dileğiyle, hoşçakalın. ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtalyan Mafya || texting
Teen FictionSiz: *fotoğraf* Siz: Gerçekten mağarada mı doğdun? İlkel İnsan: Kimsiniz? Siz: Gelecekteki karın Siz: Aynı zamanda mutasyonlu çocuklarının annesi Siz: Birde, şey... İlkel mağara kadının .. ⋆ 19/06/2024