Three

45 12 28
                                    

Ve çok geçmeden, WereCorp'un zengin ve yakışıklı CEO'su Louis Tomlinson'nın arabasına bindim ve onun götürdüğü oteli kabul etmekten başka seçeneğim olmadığını anladım.

~~~

Güneş ışığına ve geniş açık Fransız kapılarından içeri giren taze, ılık ve biraz soğuk olan esintiyle uyandım. Gözlerimi araladığımda aşağıdaki caddenin sesi kulaklarımı doldurdu ve zonklayan başımı pelüş bir yastığın üzerinde hissettiğimde kendi yatağımda olmadığımı fark ettim.

İnleyerek kendimi yavaşça dirseklerimin üzerine doğru ittim ve bir gece önce olanlar zihnimde canlanmaya başlarken odayı taradım. Seçtiğim siyah transparan gömlekle barda olduğumu hatırladım... Cin tonik içtiğimi ve kötü niyetli orta yaşlı bir adam tarafından rahatsız edildiğimi hatırladım...

Diğer anılar da su gibi geri geldi.

Bir arabanın arkasında Louis Tomlinson ile birlikte olduğumu hatırladım. Ona o derece yapışmıştım ki beni kendi kollarından ayırmakta çok zorlanmıştı ama sonunda beni rezerve ettiği pahalı otel odasına çıkan asansöre götürdüğünü hatırladım.

İpeksi siyah takım elbisesi içinden nasıl güzel gözüktüğünü ve beni kucağına aldığında belimi kavrarken ellerinin vücudumda nasıl bir elektrik hissettirdiğini ve otel odasına güvenli bir şekilde girdiğimizde beni yatağa yatırışını hatırladım.

Dün gece neler olduğunun farkına vardığımda, yavaşça başımı çevirip yanımda uyuyan adama baktım. Adam uyurken bile her zamanki gibi yakışıklı ve seksiydi, çarşaflar beline kadar inmiş, yontulmuş gövdesini ve kasıklarının üst kısmını ortaya çıkarmıştı yine de üzerinde ki gömlekten dövmeleri gözüküyordu, bu yüzümün ısınmasına ve kızarmasına neden olmuştu.

Ama... O Louis Tomlinson'dı. Beni aldatan eski erkek arkadaşımın yeni patronuydu. Onu izlemeyi bırakmam gerekiyordu. Hem bu gece kendi milyarlarıyla aldığı ve hatta yaptırdığı evinde yatmak yerine neden benim yanımda uyumuştu ki?

Yataktan kalkıp etrafı incelerken Louis'nin yatakta doğrulduğunu ve soğuk mavi gözlerini bana diktiğini gördüm. Tek kelime etmeden ayağa kalktı ve üzerinde ki kırışık kıyafetleri düzeltti.

"Gece niye burada kaldın?" dedim kendime hakim olamadan. Evet bu odayı ve hatta dün gece elime geçen her fırsatı o bana yaratmıştı ama daha önce onu görmemiştim ve sabah beraber uyanmıştık. Bunu sormaya tabii ki de hakkım vardı.

Soğuk gözlerini bana dikti ve hiç bir tepki vermeksizin bana buz gibi olan bakışlarını attı "Gece yanında kalmamı isteyen sendin. Korktuğunu söyledin." dedi.

Birkaç adım geri attım, yüzümdeki sorgular ve hafif endişe dolu ifade şaşkınlık ile mahcup bir ifadeye bürünürken ben sadece onun bana doğru ve dağınık üstümde ki kıyafetlere doğru kayan gözlerini inceledim.

"Ben mi istedim?"

Louis sadece omuz silkti. "Sam diye birinin ismini sayıkladın ve seni bulacağından korktuğunu söyledin aynı zaman da rüya görüyordun, bende bir süre burada kaldım yanında uyuyakalmışım herhangi bir şey olmadı" dedi soğuk bir tavırla. 

"A-anladım." diyebildim sadece. Normalde oldukça uzun dilli biriyimdir ve böyle bir durumda karşımda ki kişiye, -kim olursa olsun- lafı yapıştırabilirdim. Ama bu sefer öyle olmadı.

Kaşlarımı çattım, gözlerimi kıstım. "Dün gece bilincim yerinde değildi yaşananlar için üzgünüm," dedim. Kendime oldukça uzak olan bir tavırla.

"Bu arada," diye mırıldandı Louis söylediğim şeyleri görmezden gelirken ceketini giyiyordu ve çıkmaya hazırlanıyordu "Yabancılardan içki almamayı öğrenmelisin. Seni o adamdan kurtarmak için orada olduğum için şanslısın. Bir dahaki sefere sağduyulu olmayı öğren."

Fireside | Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin