Korkular ve Tutkular

620 25 15
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEK OLURSANIZ SEVİNİRİM.

VERA'NIN YILDIZI PARLASIN.



"Onun nefesiyle başlayan her an, hayatımın geri kalanını onunla geçirmeye mecbur bırakıyordu beni. Beni mahvediyordu; ve ben bu yıkımın peşinden koşuyordum." — Viktor Volkov

"Harika olur." Vera'nın sözleri ağzından dökülürken, gözleri tedirginlikle bana çevrildi. Bir hata yaptığını düşündü, ama sorun değildi.

"Affedersin," dedi alçak bir sesle.

Gülümseyerek başımı hafifçe salladım. "Sorun değil. Seni ailemle tanıştırmak benim için büyük bir zevk olur."

"Hafta sonuna ne dersiniz?"

"Olabilir, amca."

Amcam yanımızdan ayrılırken Vera'ya dönüp masayı işaret etti. Gözlerinde onun geçmişine dair bir şeyler arar gibi bir ifade vardı.

"Blini'yi beğendiniz mi?"

"Bayıldım."

Vera'nın gözlerinin içine bakıyordu, bir ipucu, bir kırıntı... Ama bulamıyordu.

"Sizi evimde ağırlamak bir onur olacak. Aşçım çok daha iyisini yapar. Sizin için hazırlatacağım, Vera."

"Teşekkür ederim Bay Volkov."

Amcam, son bir kez bakışlarını üzerime dikti. "Bugün bir ara yanıma uğrarsan sevinirim, Viktor."

"Gelirim amca."

Onun ardından sessizce oturduk. Bu sessizlik, Vera'nın hep içinde bulunduğu ama asla tam anlamıyla kavrayamayacağı bir karanlık gibi aramızda yayıldı.

"Amcanla aranızda bir sorun mu var?" diye sordu çekingen bir sesle.

"Yok," dedim kısa ve keskin bir tonda.

Vardı. Elbette vardı. Ama şu an Vera'nın bunu bilmesine gerek yoktu. Çünkü bu sorun ona ulaşamayacak kadar derindeydi. En azından şimdilik.

"Viktor?"

Elini yanağıma koydu, hafif ve nazik bir dokunuş. Parmaklarının sıcaklığı içimde bir kıvılcım ateşledi. Onunla her temasımda bu kıvılcım beni yakmaya biraz daha yaklaştırıyordu. Elini tuttum ve avucunun içini öptüm.

"Sorun yok, bebeğim. Kahvaltımıza geri dönelim, olur mu?"

"Ailenden ne zaman bahsedeceksin?"

"Yarın anlatırım."

O an yüzü ışıldadı, içindeki umut ve masumiyet gözlerinde dans ediyordu. Bu kadar saf olmasına hayran kalıyordum.

"Hadi, biraz daha ye," dedim, ona gülümseyerek.

Yemek bittiğinde, Vera'nın yorulduğunu fark ettim. Gözleri yavaşça kapanmaya başladı, bedenindeki ağırlık onu ele geçiriyordu. Arabaya bindiğimizde, müzikle birlikte içini sessizlik doldurdu. Yol boyunca, bana tatlı bir tebessümle baktı.

"Sana âşık oluyorum, Viktor," dedi aniden, sesi bir fısıltı kadar kırılgandı. "Daha önce kimseye âşık olmadım... Bu beni korkutuyor."

Neredeyse direksiyon hakimiyetini kaybedecektim. Hayatım boyunca hiçbir şey beni böyle hazırlıksız yakalamamıştı. Kontrol, benim için kolaydı, hiçbir şey beni böylesine hazırlıksız yakalayamazdı, ama Vera tüm dengelerimi bozuyordu.

Derin bir nefes aldım, sakin kalmaya çalıştım. Onun söylediklerini sindirmem gerekiyordu. Eve yaklaştığımızda, zihnimde hâlâ onun bu itirafı yankılanıyordu.

Ama sessizliğim ona farklı bir mesaj vermiş olmalıydı. Gözlerinde beliren hayal kırıklığı, içimdeki karanlığı daha da yoğunlaştırdı, sanki boğuluyordum. Sessizlik, yanlış anlaşılan bir durum gibi aramıza duvarlar ördü. Evin önüne geldiğimizde, artık daha fazla dayanamadım. Onu kendime çevirdim, gözlerinde yakalayamadığım her şeyi geri almak istercesine dudaklarını tutkuyla öptüm.

Zaman durmuş gibiydi. Geri çekildiğimde, nefeslerimiz birbirine karışmıştı, baş döndürücü bir sessizlik hâkimdi. Bana şaşkın, masum ve biraz da savunmasız gözlerle bakarken, yüzünü ellerimin arasına aldım. Parmaklarım, o büyüleyici tenine dokunurken, sanki onu sonsuza kadar koruyabileceğimi düşündüm—peki karanlığım buna izin verecek miydi?

"Ben, ilk gördüğüm andan beri sana aşığım, Vera Vasiliev," dedim, sesim derin ve kararlıydı. "Büyüleyicisin, sana tapıyorum. Ne var biliyor musun? Hayatımda ilk kez bir anlığına konuşamadım. Beni mahvediyorsun, Vera. İçimde kapladığın yer öylesine büyük ki... Ve korkuyorum. Seni kaybetmekten, beni bırakmandan delicesine korkuyorum."

Gözleri doldu, ama bu gözyaşları bir umudun ışığıydı.

"Seni bırakamam, Viktor. Bir insan kalbini arkasında bırakıp gidemez ki? Yaşayamaz."

O an, her şeyin anlam kazandığını hissettim. O, benim karanlık dünyamda bir ışık gibiydi. Ama o ışığın beni ne kadar süre aydınlatabileceğini bilmiyordum. Çünkü karanlığım, ışığını söndürebilecek kadar güçlüydü.

Ona sarıldım, boynunu koklayarak öptüm. İçimdeki bu karanlık arzuyu bastırmak imkansızdı. Ama ona zarar vermekten korkuyordum. Onun masumiyetini mahvetmekten korkuyordum.

"Yanında kalmak isterdim ama işlerim var."

"Sorun değil Viktor."

Onun burkulmuş gülümsemesi... Bir yandan kalbime bıçak gibi saplanırken, diğer yandan bu aşkın gerçek olduğunu hissettirdi.

O beni sevmişti. Ama bu sevgiye layık mıydım?

Bu kez o geri çekildi, bakışlarında bir şeyler değişmişti. Kapıyı açtı, inmeden önce bana döndü ve gözlerimin içine baktı. Gözlerimin içine bakarken, sanki kelimelerden daha fazlasını anlamak istercesine, tüm kalbimle ona odaklandım. Aramızda bir sessizlik vardı, ama bu, boş bir sessizlik değildi; içinde sorular, belirsizlikler ve kaygılar barındırıyordu.

"Korktuğun her neyse, anlatmanı bekleyeceğim. Ama benden uzak durmana göz yummam, Viktor Volkov. Hayatımda ilk kez birine âşık oldum. Kalbime bu mutluluğu borçluyum. Ama eğer beni istemiyorsan..." Duraksadı, nefesi boğazında düğümlendi. "O zaman bu şehirden, bu hayattan giderim. Çünkü sana bu kadar yakınken, nefes alarak yaşamak mümkün olmayacak."

Bana gerçekten aşıktı. İnanılmaz ama gerçek.

Arkasından bakarken, onun bu dünyadaki en değerli varlık olduğunu düşündüm. Ona sahip olmalıydım. O, benim olmalıydı.

"Umarım yarın bir açıklamayla gelirsin," diye ekledi. "Çünkü bekliyor olacağım."

Kapıyı kapatıp eve doğru yürüdüğünde, onu izledim. Hayatımda beni bu kadar şaşırtabilen tek kadındı. Gözlerimde beliren bir gülümseme, içimdeki derin hislerin bir yansımasıydı. Onun ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladım; o, hayatımın merkeziydi.

O, benim için her şeydi; kaybolmuş bir ruhu tekrar hayata döndüren bir sevdaydı. Gözlerim onun peşinde, kalbimse onun sıcaklığını özlüyor, bir an bile ondan ayrı kalmanın verdiği çaresizliği hissediyordum. Fakat gitmeliydim.

Amcamla çözmem gereken büyük bir meselemiz vardı, Vera... O, en büyük zaafım haline gelmişti.

"Sen benim kurtuluşum değilsin, Vera. Sen karanlıkta bana ışık tutan yıldızsın. Ve ben o ışığa tapıyorum." — Viktor Volkov

Tutku ve Dans: VeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin