19. BÖLÜM

2.5K 141 44
                                    

Jongdae, kutuyu diğerinden aldıktan sonra kötü hatıraların resmedildiği çikolataları elinde topladı. Hepsini ayıkladıktan sonra kutuyu kenara koyarak mutfağa gitti ve Minseok'un şaşkın bakışları arasında onları çöpe attı.

"Artık yoklar." Jongdae gülümseyerek söylediğinde Minseok eski eşinin dudak kıvrımlarına bakarak yutkundu.

"O zaman geri gel de yiyelim artık."

Minseok kutuyu tekrar kucağına aldıktan sonra yemeye başladı. Jongdae eski yerine geçerek oturduktan sonra diğerinin umursamazca çikolata yemesini izledi.

"İstemez misin?"

"Hayır, onlar senin."

"Peki... Teklif var ısrar yok."

...

Luhan ve Jongin geç olduğu düşünerek eşyalarını arabaya geri taşımışlardı. Luhan bu sefer yavruları arkaya, Ziyu'nun yanına bıraktığında yavrular yumuşak koltuğun üzerinde kıvrılarak uyumaya başlamışlardı.

"Dükkanın kapanmasına daha var. İstersen oraya giderek yavrular için gerekli şeyleri alalım." Jongin yola odaklanmış bir şekilde söyledi.

"Olur. Oradan babanın evine gideriz. Nasılsa oraya yakın."

Jongin olumlu anlamda başını salladıkdan sonra arabayı mağazaya sürdü. Mağazaya ulaştıklarında yavruları uyandırmak yerine onları bırakarak tekrar mağazaya girdiler. Görevli bayan onları tanıyarak yanlarına geldikten sonra onları aksesuarların yanına yönlendirdi. Luhan beğendiği şeyleri görevliye gösterirken Ziyu onu rahat bırakmayarak kulağı ile oynuyordu. Sonunda alacakları şeyleri tamamladıklarında arabaya geri binerek Minseok'un evine gittiler.

Yavruları uyandırdıktan sonra Jongin önden yavrular ile gitti. Luhan ise arkasından Ziyu ve onun eşyaları ile takip etti. Luhan kapıyı çalarken Jongin kucağındaki hareketli yavruları tutmaya çalışıyor, bir yandan da babasının kapıyı hemen açması için dua ediyordu.

"Sen yemeğe devam et, kapıyı ben açarım." içeriden gelen Jongdae'nin sesinin ardından kendisi de açılan kapının ardında göründü.

"Hoş geldiniz gençler." hiç bir şey olmamış gibi konuşan adam diğerlerini geride bırakarak içeri girdi.

"Kimmiş?" Minseok ağzı dolu konuşurken diğerleri de kapıyı arkalarından kapatarak içeri geçtiler.

"Biziz baba." Jongin kucağındaki yavrular ile şaşkın bir şekilde iki babasına bakarken cevapladı.

"Oh! Çocuklar, hoş geldiniz. Bu ziyaretinizi neye borçluyuz?"

"Hiç... Sadece dışarı çıkmıştık ve sana uğrayalım dedik ama-"

"Köpek yavruları mı aldınız? Amanın ne kadar tatlılar! Monggu ne olacak peki?"

"Bir şey olduğu yok. Yavrular Ziyu için, onun için iyi birer arkadaş olacaklarını düşündük."

"Ne kadar duyarlı yetiştirmişim seni. Aynı ben." Minseok esmer olanın sağ omuzunu pat patlarken gururla söyledi. Eski eşi ise göz devirmekle yetinmişti.

"Neyse, siz içeri geçin. Bende size bir şeyler getireyim."

Minseok diğerlerini arkasında bırakarak mutfağa geçtiğinde su ısıtıcısına yöneldi. İçine bir miktar içme suyu doldurduktan sonra kahve için gerekli eşyalarını çıkardı. Kahve kavanozundan yeni kavrulmuş taze kahve çekirdeklerini minik el öğütücüsüne atrık alıştığı ölçülerde, göz kararı kahve çekirdeklerini koyarak öğütmeye başladı. Bu sırada Luhan sessizce bakışan baba oğula bebeğini bırakarak mutfağa, diğer adama yardıma gitti. şimdi üç nesil aynı odada dururken Luhan mutfak kapısından şaşkınlıkla, işini özenle yapan adamı izliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 23, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

he's mine! | kaihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin