14. BÖLÜM

4.8K 305 44
                                    

"Buraya gel." Luhan gülümseyerek diğerine seslendi. Kai'de arkasından, kucağında Ziyu ile geliyordu.

"Evet, bana neyi göstereceksin." Kai merakla sordu.

"Bunu."

Kai diğerinin uzattığı şeyi boş eliyle aldı. Diğer eliyle tuttuğu Ziyu, babasının saçlarını yolmakla meşguldu.

"Bu?"

"Evet." Luhan 32 diş sırıtarak ona bakarken Jongin gülerek elindeki siyah beyaz, küçük, kare kağıda baktı. Jongin başını kaldırdığında öne atılarak Luhan'a sarıldı.

"Teşekkür ederim Luhan, teşekkür ederim."

Luhan gözlerini kapatarak diğerinin sıkı kucaklaşmasına karşılık veriyordu. Jongin saçlarını okşayarak onu ne kadar sevdiğini söylerken gözleri dolmuştu. Bir eliyle karnını tutarken diğer eliyle esmer eşinin ensesindeki saç tutamlarıyla oynuyordu. Jongin'in kolundaki Ziyu ağlamaya başlayarak dikkat çekmeye çalışırken Luhan'ın gözleri açılmıştı.

Beyaz tavan onu karşılarken Ziyu yanındaki beşikte kendini yırtarak ağlamaya devam ediyordu. Bir eli karnında dururken baştaki elini terli alnına atarak soluklandı. Son günlerde sık sık Jongin ile birlikte olduğu ve ikinci çocuk ile alakalı rüyalar görüyordu. İstemsizce kendini bu rüyalara kaptırmaya başlamıştı.

Yatağından kalkarak bebeğinin yanına gittiğinde Ziyu beşiğinde kıvranarak ağlamaya devam ediyordu. Kucağına alarak bebeğinin minik başını omuzuna yerleştirerek sırtını okşayarak pış pışlamaya başladı. Odada bir ileri bir geri giderken bebeğini sakinleştirmeye çalışıyordu.

Ziyu ağlamasından hız kesmezken Luhan bir yandan neler yapabileceğini düşünürken bir yandan cırtlak bebeğini susturmaya çalışıyordu. Ziyu'nun kulak memesi ile oynamaktan hoşlandığını hatırlayarak kulağını bebeğine yaklaştırırken Ziyu onunla ilgilenmedi bile. Luhan bu durumdan vaz geçerek Ziyu'nun kulağı ile ilgilenme kararı aldı. Başını çevirerek bebeğinin minik kulak memesini dudakları arasına aldığında Ziyu titrek bir nefes alarak ağlamayı duydurdu.

"Şimdiden hassas noktanı buldum sanırım."

Luhan kıkırdayarak söylerken Ziyu onu umursuyor gibi görünmüyordu. Az önce Luhan'ın emdiği kulak memesini minik parmakları arasına alarak oynamaya başladı.

Minik bebeği kulak memesiyle oynanmasından ve minik göbeğine üflenmesinden hoşlanıyordu ve son zamanlarda küçücük olan ayakları ilgi odağındaydı.

Minseok geldiği kafede, sessiz bir köşeye geçerek elindeki dosyalarla ilgilenirken kahvesini bekliyordu. Garson önüne geldiğinde kahvesini koyması için bekledi ama diğeri elinde kahveyi tutmaya devam ediyordu. Minseok kafasını kaldırdığında, pişkince sırıtarak elinde kahve bardağını tutan eski eşini gördü.

"İki şekerli, kremalı kahve değil mi?"

"Kahvemi artık şekersiz içiyorum."

Minseok umursamazca söyleyerek önündeki dosyalar ile ilgilenmeye devam etti. Jongdae'nin gülümsemesi solarken geri dönerek yanından uzaklaştı. Tekrar geri geldiğinde Minseok tek kaşını alayla kaldırarak ona baktı.

"Şekersiz kremalı kahveniz."

Minseok bir şey demeden bardağı aldığında diğeri başında beklemeye devam etti. Kahvesine üfleyerek soğutmaya çalıştıktan sonra dağılan buharı arasında minik bir yudum aldı. Bardağını masaya bırakarak dosyalarla ilgilenmeye devam ederken Jongdae'de başında bekliyordu.

"Neden başımda dikiliyorsun?"

"İşine odaklanmış halinle çok güzelsin."

Minseok duyduğu iltifat ile kızarırken Jongdae başında sırıtıyordu.

he's mine! | kaihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin