15. BÖLÜM

5K 319 30
                                    

Luhan kutuyu diğerine alması için uzatırken Jongin titreyen elleri ile kutuyu aldı. Ziyu oturduğu yerden onları izlerken oyuncağı ilgi alanından çıkmıştı.

"Luhan, bunu alamam."

"O zaten senin."

"Onu çoktan sana verdim. Artık senin."

"Bunu geri vermek için yıllarca bekledim Jongin. Lütfen..."

Jongin kucağındaki kutuya bakarken Ziyu emekleyerek yanına gelmiş ve esmer babasının ayakları üzerine oturarak paçalarını çekiştirmeye başlamıştı. Jongin kutudaki gözlerini oğluna yönelttiğinde Ziyu kucak için kollarını uzatmıştı. Jongin kutuyu yanına koyarak oğlunu kucağına aldığında Ziyu kutunun içini görerek içindeki ayıcığa yönelmişti.

"Bunu mu istiyorsun? Sana vermemi ister misin?" Jongin ayıcığı diğer eline alarak sorarken Ziyu kollarını uzatarak cevapladı.

"Buh buh puuh"

"O zaman senin olsun."

Jongin ayıcığı minik oğluna verirken Luhan'da onları turtasını yerken izledi. Ziyu ayıcığı kucakladığında Jongin onu yere, geri bıraktı. Ziyu ayıcığa sarılarak yerde yuvarlanırken Jongin tekrar Luhan'a baktı.

"Bende ayıcığı oğluma verdim." pişkince sırıtarak söylerken Luhan omuz silkerek turta yemeğe devam etti. Jongin kısa bir anlığına diğerinin sırıttığını fark edince gülerek kahvesini içti.

Minseok kapı zilinin çalmasıyla işini bırakıp kapıya gitti. Gecikmemek için hızla kapıyı açarken onu eli çiçeklerle dolu biri karşıladı.

"Kim Minseok?"

"Evet benim."

"Burda 25 düzine, toplamda 300 beyaz gül var. Lütfen teslim aldığınıza dair şurayı imzalar mısınız?"

Minseok ona gösterilen yeri imzaladıktan sonra adamın elindekilerin bir kısmını aldı. Arkasında metal sepet içinde güller duruyordu.

"Bunları kim gönderdi?"

"Kim Jongdae adında biri. Kocanız olduğunu söyledi."

"Lütfen bunları geri götürün. İstemiyorum!" Minseok sinirle söylerken adam korkuyla karşılık verdi.

"Lütfen efendim. Bu çiçekleri getirmek benim için yeterince zordu. Göndererek beni zorlamayınız."

"Seninin için kabul ettim çocuk. Buda çektiğin zorluk için benden sana hediye."

Minseok yorgun gence yüklü miktarda bahşiş vererek onu gönderdi. Şimdi evde 25 düzine çiçekle bir arada kalmıştı. Kapının önündeki sepette bulunan 25 düzine çiçeğe şokla bakakaldı.

Kris ve Tao el ele hastaneye girerken birbirlerine gülüyorlardı. Bugün kontrol sonuçlarını alacaklardı ve ikiside deli gibi heyecanlıydı. Birlikte asansöre binerek üst kata çıktıklarında Joonmyeon başka hastasını uğurluyordu. Bir an onları gördüğünde yüzü endişeyle kaplansada hemen kendini toparlayarak onları odasına aldı.

"Bu kadar erken gelmenizi beklemiyordum." Joonmyeon masasına geçerken söyledi.

"Tao heyecanlı olduğu için biraz erken geldik."

"Anlıyorum."

Joonmyeon bilgisayarında bir şeylere bakarken Tao ve Kris karşısına geçmişti.

"Size bir iyi bir kötü haberim var. Önce hangisini istersiniz?" Joonmyeon soğukkanlı olmaya çalışarak söyledi. Kris ve Tao endişeyle birbirlerine baktıktan sonra Tao titrek sesiyle cevapladı.

he's mine! | kaihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin