kendimi hemen eve attim. olanları dusunmem gerekiyordu. bikac gun icinde cevremdeki herkesten kazık yemeyi beklemiyordum tabii ki. ustumu cıkardım ve dusa gırdım.
sıcak suyun basımdan akarken verdigi his beni rahatlatmıstı. birden aklıma poyraz geldi. 5 dk bile konuşamamıştık ama kısa sohbetimiz oldukca hos bi izlenim bırakmıstı... onu bi gun tekrar gormeyi gercekten istiyordum sanırım.
dustan cıktım ve telefonu elime aldım.
*lale adlı kişiden 15 cevapsız arama*
*osman adlı kişiden 9 cevapsız arama*
*ismail adlı kişiden 1 cevapsız arama*lale ve osman ikilisi degilde ismail'in ortada bi sebep yokken araması dikkatimi cekmisti. cabucak mesajlara girdim ve bir sey yazmıs mı diye baktım. hicbir sey yoktu, sadece 1 cevapsız arama.
bi sure dusundum ve onu geri aramaya karar verdim.
"sonunda geri dönmeyi akıl etmişsin" hicbir sey yasanmamıs gibi konusması sinirimi bozmustu. "ne istiyorsun ismail? çabuk ol uyuyacagım" telefondan ic cekme sesi geldi. belli ki canı sıkılmıstı. "seni dinliyorum??" cevap vermesı ıcın onu zorluyordum adeta.. "bir şey yok zeynep. bugün her ne gorduysen veya osman sana ne anlattıysa oyle bir seyin olmadıgını sana soylemek istedim."
"ee ismail?? bunu bana neden söylüyorsun? umrumda degil ki?"
bunu soyledikten sonra telefonu birden yuzume kapattı. neyse zaten mal ismaille ugrasamazdım.uzerime rahat bıseyler giydim ve yataga girip gozlerimi kapattim.
------------------
"zeynep." basımda dikilen annem beni uyandırmıstı. "noldu anne??" elindeki kocaman siyah gullerle yapılmıs buketı bana uzattı. "sana gelmis, ha birde uzerinde not var. ama merak etme okumadim" buketi uzerime koyup odadan cıktı. cevirdim ve notu alip okudum.
"ismini öğrenmek benim için çok zor olmadı zeynepciğim."
okur okumaz buketin kimden geldigini anlamıstım. poyrazdandı. ismimi bırak adresimi nasıl bulmustu bu manyak?
gulleri inceledim. cok guzellerdi. aslında hayatımda ilk defa biri bana böyle bi hediye veriyordu. ismimi ve adresimi gizlice ogrenmis olmasi detayini saymazsak oldukca romantik bi hediyeydi.
buketi bi kenara koydum ve uzerime rahat birseyler giydim.
(siktimn outfit fotosu yuklenmip crop tayt şste amk)
ardından telefonumu alıp evden cıktım. bugun ilk is gunumdu. (fark etmediyseniz yaz tatilinegirdiler)
bütün yaz meybuz satacaktım ama en azından paramı cıkaracaktım. is yerime gittim ve meybuz yapmaya başladım.
neredeyse aksam olunca telefonumu fln aldım ve eve gitmek uzere yola cıktım. artık her gun okula gidip lale ve osman aptallarını gormeme gerek yoktu. kendimi gercekten mutlu hissediyordum. ben huzurlu bi sekilde eve giderken birden bi motosiklet hızlıca gelip onumde durdu. tam küfür edecektim ki adam kaskını cıkardı.
bu poyrazdı.
"ne yapıyorsun sen ya?" parmaklarını dudaklarına goturdu ve sus 🤫 dedi. kaskı bana uzattı. "tak şunu ve bin."
itiraz edecektim ki bunu yapmayı benim de gercekten istedigimi fark ettim. kaskı taktım ve arkasına binip kollarimi beline doladım. "nereye gideceğiz?"
"görürsün."
sonra birden gaza basti, dusecegim sanip ona daha sıkı sarıldm... "hey, yavaş mı sıksan? canım acıyorda." belki beni duyamaz diye biraz bagirdim "pardon!!" guldu. "saka yapıyom"sonunda durdurdu ve indim. sehirden biraz uzaktaydi. ucurum vardi ama asagısı denizdi.daha once hic boyle biyere gitmemistim.. arkamı dondum ve poyraza baktım. sanki burayıbegendigmi soylememi bekliyormus gibi bi yuz ifadesiyle bana bakıyordu. "eee? beğendin mi?"
"beğendim. ama bence konusacak daha onemli konularımız var." kaşlarını kaldırdı. "neymiş onlar?"
"mesela adımı ve adresimi nasıl bir günden kısa bi sürede öğrendin?" kollarını kaldırdı ve esniyormuş gibi yaptı. "bende gerçekten önemli bir şey konuşuruz sanmıştım." ardından biraz bana yaklastı. "hoşuna gitmedi mi? en azından gülleri beğendiğini söyle." o uzerime gelince otomatik olarak bi adim geriye attim. "korkuyor musun?" sırıttı.
"evet? sonuçta seni tanımıyorum." aramızdaki mesafeyi korumaya calısıyorken o inatla uzerime geliyordu. "ama ben seni çok iyi tanıyorum. hatta bu bilgilere neredeyse 2 saatte falan ulaştım. bayağı ilgimi çektin yani."
"ilgin icin sana minnettar falan mı olmalıyım?"birden geri cekildi. "sana kalmış."
"beni neden buraya getirdin poyraz?" cebinden sigara paketini çıkardı ve dudaklarına bi sigara götürüp yaktı. bu cocuk gercekten cok gizemliydi. ama bi yandan da cok cekici... (islandi)bi nefes alıp soruma cevap verdi. "çünkü öyle istedim zeynep. şimdi değil ama beni tanıdıkça anlayacaksın," bana yaklaştı. "ben ne istersem alırım. hangi yolları kullanacağım veya ne kadar zorlanacağım umrumda değil. her zaman en sonunda ben kazanırım." dudakları neredeyse dudaklarıma değiyordu. onunla göz teması kurmamak ıcın elimden gelen her seyi yapıyordum. sigarasından bi nefes aldi ve dumani yüzüme üfledi.
geri çekildim. "beni baştan çıkarmaya falan mı çalışıyorsun?" güldü "eğer öyle bir şey isteseydim bunu sorgulamazdın." kendini begenmis tavırları bi yandan canımı sıkıyor bi yandan da onu ve kafasının icinde ne dondugunu daha da merak etmemi sağlıyordu. "peki poyraz bey. manzara harikaymış. adresimi de bildiğine göre beni artık eve bırakabilir misin? annemin eve dönme saatleri konusunda katı kuralları varda."
sigarayı yere attı ve üstüne basıp söndürdü. "hava soğudu. üstünde pek kapalı değil, ceketimi vereyim mi?" göz devirdim. "gerek yok-" sözümü kesti ve ceketni cıkarıp ustume attı. "giy de gidelim hadi." o an kollarını ilk defa görmüştüm.
oldukca kaslıydı ve sag kolu full dovmelerle kaplıydı. cekiciligine cekiciilik katmıstı adeta... 💧 💦💦
ceketi giydim ve arkasına bindim. ardından evime dogru yola cıktık...
devam edecek...