4 - ESKİZ DEFTERİ

728 111 69
                                    

Sağ bacağım huzursuzlukla sallanırken tek yaptığım gözlerimi masada gezdirmekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sağ bacağım huzursuzlukla sallanırken tek yaptığım gözlerimi masada gezdirmekti. Yıllardır değiştirmediğim kahvemden bir yudum bile içememiştim ve buz gibi olmuştu. Ben yıllardır aynı kahveyi bile değiştirmemişken değiştiğimi nasıl düşünürdü? Bunu dile getirirkenki sesi fazlasıyla samimi, sesine kurulan ifade fazlasıyla sahiciydi.

Yine de yıllar sonra ilk kez karşılaşmış olmamıza yormak istiyordum bunu. Sesinden işitilen notalardaki tüm o gerçekliği görmezden gelmek istiyordum.

Kahvesini almış ve sessizce gitmişti. Ilık bir rüzgar gibi gelip esmiş, bedenimde süzüldüğü kısacık süre içinde beni yıllar önceye götürmüştü. Birkaç dakikalık varlığı, beni yeniden bir şeyleri sorgulamaya itmişti. Gerçekten yanımda mıydı az önce? Beni lisedeki toy günlerime götüren gözleri, gerçekten az evvel beni dikkatle süzmüş müydü?

Aradan dakikalar geçmişti ve kahvemden bir yudum bile alamamıştım. Ayla'nın gelmesi ile daha da konuşkan bir hâle gelen Serhat susmak bilmiyordu. Burak, Leyla ve Ayla zaman zaman ona eşlik etse de masada en çok onun sesi duyuluyordu.

Ben ise dalgın gözlerimi masada dolaştırıyor, zihnimde koşturan soru cümlelerini takip etmeye çalışıyordum. Artık kalabalıklaşmış masadaki konuşmalara biraz bile aldırış etmiyor, gözlerimi nezaketen de olsa diğer yüzler üzerine çıkarmıyordum.

Tüm konuşulanlara kulaklarımı tıkamıştım. Sesler boğuktu çünkü. Denizlere daldırdığım başımı o köpüklü dalgalardan çıkaramıyordum.

Serhat'ın uğultulu cümle kalabalığının arasında bir sözcük işittim. Tüm o anlamsız seslerin içinde netlik kazanan tek sözcük O'nun ismiydi.

"Demir!" dedi ve ayaklandı. Benim başım yukarı kalkıp gözlerim Gökdemir'in çenesine dönerken, "Seni bizimkilerle tanıştırayım!" dedi şevkle. İlk etapta Ayla'ya yöneldi. Ayla ve Gökdemir el sıkıştıktan sonra bu kez sıra Burak'taydı.

Gökdemir tebessümle kendini tanıtıyor, nazikçe başını eğiyor ve onlarla tanıştığına ne kadar memnun olduğunu dile getiriyordu. Ben ise sessizce, asalak gibi çenesini izliyordum.

Artık daha yapılıydı. O zamanlar bir tel sakalı bile yokken şimdi belli ki gür sakalları çıkıyor ancak onları kesiyordu. Çene hatları daha belirgin, omuzları ve kolları daha genişti.

Tam solumda duran bedeni bana döndü. Mavi gözleri yüzüme dik dik bakarken, "Ülkü," dedi Serhat.

Yüz hatlarına belli belirsiz bir alay konuşlandı. Belki de daha evvelden tanıştığımızı dile getirecekti. Ancak ben garip bir reaksiyon gösterdim ve Gökdemir dudaklarını aralarken hızla araya girdim. "Memnun oldum."

Dik bakan yüzü ifadesiz olmasına rağmen afalladığını anbean izledim. Yüz hatlarında biraz bile hareketlilik olmadı ancak gözleri her zamanki gibi onu ele veriyordu.

Mavi Göğün PortresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin