Merhabaa biz geldik 💙Bölüme başlamadan önce bu defa kendi kitaplarımdan birinden bahsetmek istiyorum, belki ilginizi çeker 🌸
Mevzubahis kitabın ismi Siyah Üzüm Buğusu. Kısaca konusundan bahsetmem gerekirse; Firuze ve Ferit adlarında iki karakterimiz var. İkisi de üniversite öğrencisi ve aynı okulda, farklı fakültelerde okuyorlar. Bir yıllık arkadaşlıkları var ancak o arkadaşlık bir flörte evriliyor. Kitap, Firuze'nin kafasının ilk kez karışmasıyla başlıyor ve Ferit'in gel gitleri karşısında nasıl bir yol izleyeceğini bilememesiyle devam ediyor. Ve en sonunda Ferit'i neyin durdurduğunu, daha sonra ne olacağını vs okuyoruz. Hali hazırda 25 bölüm var şu an.
Her neyse, bakmak isterseniz esaturk hesabına göz gezdirirsiniz.
Bölüme geçelim, iyi okumalarr 💙
"Kaç tane alacaksın daha?" diye soruyordum. Sesim yankılı ve tizdi. Sesim oturmamıştı.
"On altı," diyordu genç sesi. Sesindeki heyecanın notaları kalbime dokunuyordu.
"Neden on altı? On altı yaşındayım diye mi?" diye sorarken şuursuzca kıkırdıyordum. Ancak biliyordum ki gülüşüm onu rahatsız etmiyor, aksine daha geniş gülümsemesini sağlıyordu.
O güzel gülümsemesi ile yüzüme baktı, baktı, en sonunda, "Hayır." dedi ve devam etmek için dudaklarını araladı. "Ayın on alt-"
Fazlasıyla büyük bir gümbürtü, uykumdan korkuyla sıçramama sebep oldu. Gözlerim büyümüş bir hâlde yatakta nefes nefese otururken ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor ve kendime gelmeye çalışıyordum. Hâlâ uykuda mı yoksa gerçeklikte mi olduğumu sorgularken aklımı yitirip yitirmediğimi sorgulamaya başlamıştım.
Bir gümbürtü daha koptu. Kalbim canla başla atarken gümbürtünün dış kapıdan geldiğini fark ettim. Soluk soluğa kapıya bakmaya başladım. Uyku sersemliği ile ne olup ne bittiğini anlamaya çalışırken aklım bir yandan ahmakça az önceki tatlı rüyama gitmek istiyordu.
Kapıda yeniden gümbürtü koptuğunda birinin kapıyı yumrukluyor olabileceğini düşündüm. "Funda! Kapıyı aç!" diye bağırdı bir erkek sesi. Belki az önce de bağırmıştı ve olan biteni henüz idrak edebilmeye başlamıştım.
Gözlerimi kırpıştırıp soluklandım. Nefeslerim yavaş yavaş düzene girmeye başlamıştı fakat yine de kalbim korkudan halen sarsılıyordu. Yanımda duran telefonumun ekranına baktım. Saat 00:18'di.
Kapı yeniden yumruklandığında yerimde bir kez daha sıçradım. "Funda!" diye bağırdı dışarıda dikilen, adını dahi tam hatırlayamadığım çocuk.
Evden çıt çıkmıyordu. Ne Funda'nın ne de Eylül'ün sesi işitiliyordu. Tek duyduğum şey peş peşe çektiğim nefeslerimin sesiydi. Kısacık bir süre içinde onların ben eve geldiğimde dışarı çıktıklarını hatırladım. Fakat eve geldiğimde saat neredeyse sekizdi. Bu kadar saattir dışarıdalar mıydı gerçekten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Göğün Portresi
Novela JuvenilGökdemir ve Ülkü, lisede birbirlerine aşık olmuş ancak henüz sevgili bile olamadan yolları kötü ayrılmış iki gençtir. Yıllar sonra üniversitede yeniden karşılaşırlar. Ülkü lisans eğitimine devam ederken Gökdemir lisans üstü eğitimi için gelmiştir. ...