Ilık bahar günlerinin zaman zaman yağmurlu ya da soğuk olması gibi bir huyu vardı. Bize güneş ışınlarını cömertçe sunar, tam güneşe alıştık dediğimizde ise sert bir rüzgarla karşılaştırırlardı.
Ancak bu, soğuk havaları seven insanlar için hiç sorun olmazdı. Kat kat giyinmeyi seven herkes gibi ben de hâlimden fazlasıyla memnundum.
Bunu sevmeyenler ise devamlı olarak homurdanıyor, sitem ediyor ve söyleniyordu. Bu kişilerden biri ise Nisa idi.
"Bu nasıl hava ya?! Dondum!" derken durumu kesinlikle abarttığını düşünüyordum. Çünkü hava çok soğuk değil, sadece biraz serindi.
Yine de kendini güneşli ve sıcak günlerden bir anda esintili bir günde bulmak böyle hissettirirdi. Bu sebeple ona kızmıyordum da.
"O kadar soğuk değil ama." dedim gülerek.
"Soğuk Ülkü! Nasıl değil?" diye söylenip kapüşonlusunun içine biraz daha sıkışmaya çalıştı.
Hızlı hızlı yürüyor, beni beklemek için duraksadığında yerinde hafif hafif zıplıyordu. Yüz ifadesi korkunçtu. "Hadisene ya!" diye söylendi onu beklettiğim için.
"Ya abartma Nisa! O kadar soğuk değil ki!"
"Soğuk!" dedi son heceyi uzatarak. "Sallana sallana geliyorsun sen de!"
Güldüm. "Hayır, sen çok hızlı yürüyorsun!"
Son iki adımla yanına vardığımda arkadan birinin ismimi seslendiğini duydum. Dönüp öğrenci kalabalığında göz gezdirirken kadrajıma Çağrı girdi. Ağır adımlarla yanımıza ilerliyordu.
Yüzümü ekşitmemek için büyük bir çaba sarf ederken Nisa, "Ne alaka?" diye sordu.
"Bilmem. Sen git istersen." dedim kısık bir sesle. Ters ters yüzüme bakmaya başladı. "Zaten Çınar'la görüşeceksin. Yani iki dakika içinde ayrılacağız zaten. Bu soğukta bekleme." Son cümlemle ona en güzel bahaneyi sunmaya çalışıyordum.
"Ne soracak ki sana?" dedi memnuniyetsiz bir tavırla.
"Ne bileyim ben!" Bu defa mırıldandım çünkü Çağrı tam arkamdaydı artık.
"İyi, gidiyorum ben. Çok soğuk. Gelirsin sen de." deyip arkasını döndü Nisa.
Hızlı hızlı uzaklaşan bedeninin arkasından, "Gecikmem!" diye seslendim, Çağrı'ya az zamanım olduğu mesajını vermek için.
Çağrı'ya döndüğümde beni baştan aşağı merakla süzüyordu. Bu çocukta hoşlanmadığım bir şeyler vardı. Kafamın içinde hâli hazırda dönen şeyler dışında beni rahatsız eden bir şey vardı ancak ne olduğunu bilmiyordum.
"N'aber?" diye sordu ilk olarak.
"İyidir. Senden?" derken çevremizdeki öğrenci kalabalığında çekingen bir edayla göz gezdiriyordum. Çünkü Çağrı okulda göz önünde olan insanlardan biriydi ve sevgilisi de sevdiğim bir arkadaşımdı. Akranlarımız da insanlara etiket yapıştırmayı ve başka işleri yokmuş gibi birileri hakkında konuşmayı çok sevdiği için fazlasıyla diken üstündeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Göğün Portresi
Novela JuvenilGökdemir ve Ülkü, lisede birbirlerine aşık olmuş ancak henüz sevgili bile olamadan yolları kötü ayrılmış iki gençtir. Yıllar sonra üniversitede yeniden karşılaşırlar. Ülkü lisans eğitimine devam ederken Gökdemir lisans üstü eğitimi için gelmiştir. ...