8.Bölüm

8.1K 483 273
                                    


Bir hafta sonra:

"Neredeymiş Ateş acaba?"

Gelen gülme sesiyle arkama döndüm. Sağda bulunan duvarın arkasında gizlice bana bakıyordu. Çaktırmadım, yönümü bize gülerek bakan Âhi ve ev halkına çevirdim.

"Bu çocuk nerede ya? Hâlâ bulamıyorum." dedim.

İki adım attım, derken arkamdan bir gülme sesi geldi. Arkamı döndüğümde, küçük adımlarla hızla koşan Ateş'i gördüm. Saydığım duvarla aramda iki adım mesafe vardı; tam hareket edecektim ki arkadan Âhi belimi tuttu.

"Koş oğlum, tuttum ben!" dedi. Ateş daha fazla gülüp küçük küçük ilerliyordu. Konağın büyüklüğünden, çocuk o küçük ayaklarıyla yetişemedi tabii.

"Ya, ama hile oluyor bu!" dedim, sesimi üzgün çıkarmış gibi yaparak. Âhi, beni biraz daha kendine çekti; sırtım göğsüne yapışmıştı. Kulağıma eğilip saçımı kenara çekti, ensemdeki nefesiyle irkildim.

"Sen yaparken sorun olmuyor ama," dedi sessizce.

"Ben hile yapmam," dedim, onun duyabileceği şekilde.

"Bende bıraktığın etkinin sebebi ne o zaman?" dedi. Ona cevap vereceğim sırada, öksürük sesiyle birbirimizden ayrıldık.

"Yenge, neyi kazandın bilmem ama Agir oyunu kazandı," dedi Deniz. Âhi'nin en küçük kız kardeşiydi, 19 yaşında, berdel verilmek istenen kişiydi.

Arkamı döndüm, küçücük ellerini duvara vurup bir şeyler söyleyen Ateş'i gördüm. Onun bu haline gülüp yanına gittim.

"Aferin sana Ateş," deyip onu kucağıma aldım. Yanağından öptüm. O, kucağımda alkış çalarken Rojin yanımıza geldi.

"Agir'in uyku saati yaklaştı, çocuğu alayım," dedi. Onun gelmesiyle Agir ağlayıp boynuma sarıldı.

"İstemiyor galiba. Biraz daha oynayalım, ben yatırırım," dedim.

"Onun isteyip istemediğine göre hareket etmiyoruz biz. Çocuğun keyfini bekleyemeyiz. Ver çocuğu, yeter bu kadar oyun," dedi. Onun bu yükselmesine kaşlarımı kaldırdım.

"Sen niye bu kadar yükseldin ki? Sana çocuğu bırak, uykusu geldiğinde ben yatırırım dedim. Sen niye bu kadar sinir oldun?"

"Haddini fazla aşıyorsun! Geldiğinden beri evin düzenine karşı çıkıp duruyorsun. Her şeyi geçtim, doğduğundan beri yanımdan ayrılmayan Agir'i benden uzaklaştırmaya çalışıyorsun. Ne yaptığını biliyorum ama yemezler, ver çocuğu!" deyip hızla Agir'i aldı.

"Bir dakika, bir dakika, ne yapıyormuşum ben? Söyle de biz de bilelim," dedim.

"Bu konakta gözün var. Ağa karısı oldun diye her şey senin emrin, isteğin altında olmaz, anladın mı beni?"

"Ne? Ne saçmalıyorsun sen be?"

"Yenge!" Âhi'nin uyarmasıyla daha da sinirlendi.

"Yalan mı ağam? Geldiğinden beri hep bir karşı çıkma, hep bir düzen bozma!" dedi Rojin.

"Karımla doğru konuş! İkimizin de tadı kaçmasın," dedi Âhi.

"Yeter bu kadar! Rojin, odana git. Aden, sen de kocanla holdinge, hadi," diye Rojhat Ağa konuştu. Rojin odasına doğru giderken ben sinirle arkasından bakıyordum. Bu kadın benim canımı sıkacaktı, belli ki.

Yaklaşık bir haftadır bu konaktaydım. Geldiğimden beri etmediği söz kalmadı. Acısı var diye sesimi çıkarmayayım diyorum ama fazla zorluyor. Elimde kalacak, ama ne zaman?

"Gidelim mi?" Âhi'nin sözüyle arkamı döndüm. Kafamı sallayıp dışarı çıktım. Arabaya ilerledik beraber.

"Aden, yengemin kusuruna bakma. Abimden sonra Agir'e bağlandı. Agir'in sana bağlandığını görünce kıskandı herhâlde," dedi Âhi.

YARIM KALMIŞ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin